Deprem bölgesinde kırsala yardım son derece acil. Gerçek bir kırsal dönüşüm başlatmanın tam zamanı.
Deprem bölgesindeki tarım ve hayvancılık sadece bölge için değil tüm ülke ekonomisi için hayati önem taşıyor. Tarım uzmanı gazeteci Ali Ekber Yıldırım’ın verdiği bilgiye göre, bölgedeki büyükbaş hayvan varlığı ülke geneline göre yüzde 12, küçükbaş hayvan varlığı ise yüzde 16.3 oranında. Gene onun hatırlattığı bir Anadolu sözü var: “Cenaze bekler, süt beklemez!” Hayvanlara su ve yem sağlanması, düzenli sağım yapılması acil ihtiyaçlar arasında dile getiriliyor. Diğer taraftan tarım sektöründe de zaman akıp gidiyor, tarım mevsimi afet dinlemiyor. Deprem bölgesi ülke bitkisel üretiminin yüzde 20’sinden fazlasını karşılıyor. Ekim, budama sezonu açıldı, toplanması gereken son narenciye mahsulü gibi ürünler var; baharın eli kulağında, sıraya yeni mevsim ürünleri girecek. Ancak şu da bir gerçek ki, pek çok yerde tarım köylüsü, kendi toprağında mevsimlik göçmen tarım işçisi konumuna düştü; evsiz barksız kaldı, tarımsal üretim araçlarının çoğunu kaybetti. Bir süre çadır ve konteyner kentler barınma sorunun çözmeye çalışacak, ama kırsalı yeniden planlamak gerekiyor. Orta-uzun vadede tüm yerel paydaşları gözeten, kırsal nüfusu yerinde tutmayı hedefleyen ve verimliliği ana hedef olarak odağına koyan bir kırsal kalkınma planı yapılması elzem.
Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Başkanı Sencer Solakoğlu, verimliliğin önemini özellikle vurguluyor, bu konuda dünyada başarısı kanıtlanmış örnek modellerinden ve bilimsel verilerden yararlanabileceğini hatırlatıyor. Kırsal dönüşüm, bugünlerde en çok konuşulan konular arasında. Diğer taraftan konunun doğru ele alınması hayati önem taşıyor; köylerin betonlaşma tehlikesi de yok değil! Yıkılan köylerde yeniden yapılaşmanın rant amaçlı değil, gerçek kullanım gereksinimleriyle şekillenmiş, yöresel geleneksel mimari değerleri gözeten, sürdürülebilir ve çevre dostu, doğa ile çarpışmayan bir mimari ile şekillenmesi çok önemli. Verimi hedefleyen ortaklaşa üretim dayanışması sistemleri kurulursa, zaten tarım ve yiyecek üretim pratiğinde imece gibi geleneksel öğretileri içselleştirmiş köylünün önü açılır. Bu sayede kırsalda yaşlanan nüfusun tersine gençlere imkânlar sağlanabilir; kente göçün tersine kırsala dönüş bile başlatılabilir. Bu sadece verimli bir tarım ve hayvancılık sektörü için değil, betonlaşmaya boğulmuş kentlerimizi rahatlatmak için de son derece önemli.
Pandemide açılan kapı
Pandemi dönemi bize yeni bir pencere açtı. Üretici ile tüketici arasında aracısız doğrudan iletişim kanalları kuruldu, pek çok üretici, meyvesini sebzesini doğrudan kentteki tüketiciye sattı. Kimi birleşti, kooperatifler kurdu. Kadınlar da geri kalmadı birleşti; kadın kooperatifleri evde oturan kadının sesi oldu, evinin rızkını çıkardı. Ev kadınlarının el emeği erişte, tarhana, salça, ev yapımı yiyeceğe hasret kentlinin sofrasına geldi. Bütün bunlar kırsaldaki üreticinin, evinde oturan kadının kendini güçlü hissetmesini sağladı. Pandemi kendiliğinden gelişen böyle bir dönüşüme yol verdi. Deprem felaketi de kırsalda yeni bir açılım yaratabilir. Kırsalı doğru ve verimli bir şekilde, çevre dostu üretim odaklı yeniden yapılandırmak, gıda geleceğimiz için birincil önemde. Daha iyi bir gelecek kurmak için felaketten ders almanın tam zamanı.
Tayland’dan Türkiye’ye şeften şefe
Depremin ilk günlerinde bir grup yabancı gazeteciyle birlikte Bangkok’taydım. Son gün şoför normalin üzerindeki trafik sıkışıklığını herkes Türkiye Büyükelçiliği’ne bağış için geliyor diye açıkladı. Dönüşümde bizi ağırlayan Şef Ton ve Şef Pam’den bir dayanışma haberi geldi: “Türkiye ve Suriye’de kentleri yerle bir eden yıkıcı depremin ardından bu trajediden etkilenenlere desteğimizi göstermek üzere Tayland toplumunu 5 Mart gecesi yapılacak bir dayanışmaya davet ediyoruz. Bangkok Marriott Marquis Queen’s Park’ta El Ele Bağış Toplama Galası düzenliyoruz. Kelimelerle ifade edilemeyecek kadar üzgünüz. Bu kez düşünce ve duaların yeterli olmadığına inanıyoruz. Her ne kadar Tayland olarak uzakta olsak da, umutsuzca yardıma muhtaç olanlara yardım etme şansımız var ve bu da amacı mızı son derece değerli kılıyor.” Listede Potong, Nusara, Keller, Akira Back, Embassy Room, Eat Me, 80/20, Gaa, Baan Tapa Appia & Peppina, Bo.lan, Vilas, Ojo, Signature, Mia, Wana Yook, IGNIV gibi önde gelen mekânlar var. Sessiz bir müzayedenin de yapılacağı şeften şefe dayanışma geliri deprem bölgesinin her köşesinde mutfak açan şef José Andrés’in World Central Kitchen organizasyonuna gidecek.
Tek gecelik galaya destek veren şefler Bangkok’un en iyilerini temsil ediyor.