Velayet davaları, manevi olarak zor ve aynı zamanda çocuğun geleceğini ilgilendirmesi açısından çok hasas olan davalardan biridir. Aile Mahkemesi Hakimleri, bu tarz davalarda daha hassas davranmakta ve tarafların beyanlarını ayrıntılı şekilde incelemektedir. Çocukların velayet hakkı, genellikle kadınların üzerinde olduğundan daha çok kadınları ilgilendiren bu hak, elinden alınma olasılığı nedeniyle kadınların ciddi şekilde kaygılanmasına sebep olan haklardan biridir.
Velayet hakkına sahip kadınların bir çoğu, adalete olan güvensizliğinden dolayı eşlerin açmış olduğu velayet davasının olumsuz sonuçlanacağı şeklinde kaygı yaşamaktadır. Velayet davası, tebligatını alan anne, psikolojik olarak değişik duygular içine girmektedir. Boşanma davasından yorulan taraflar, "tam herşey bitti, boşanma mücadelesi sona erdi" derken bunun üzerine açılan velayet davası, yeniden yaşanacak gerginliklere ve bir takım öfke nöbetlerine vesile olabilir. Kadınlar, en çok "ya baba çocuğumu alırsa benden, çocuğum ne yapar veya ben çocuksuz ne yaparım" korkusu yaşamaktadır. Bu korku ve kaygının akabinde kadında, karşı taraf ve ailesine karşı öfke, nefret ve intikam duyguları da yaşayabilir. Genelde boşanma davasını kaybetmeyi hazmedeyen babalar, kadına zarar verme ve kadından intikam alma duygularıyla hareket etmektedir. Baba, boşanma davasından sonra annenin açıkları bularak anneyi rencide etmek ve velayet davasında delil olarak göstermek amacıyla delil aramaya başlar. Babanın bunu en iyi yapacağı yer, sosyal medya ve çocuktur. Baba, çocukla kaliteli vakit geçirmek yerine çocuğu sorgulayıp annenin yaşantısı ve özel hayatı hakkında bilgi almaya çalışır. Küçük çocuk, masumiyeti ile annesini anlatır ve özel bilgileri babasıyla paylaşır. Bunu öğrenen anne bu sefer yaşanılan ani öfkelenmelerle çocuğa kızmaya ve bilmeden bile olsa psikolojik baskı uygulamaya başlar. Çocuk, bu durumda nasıl davranacağını bilemeyebilir. Çocuk sanki bir kolundan babanın diğer kolundan annenin çektiğini hissetmektedir. İleriki zamanlarda artan uyuşmazlıklarda çocuk, farkında olmadan kimin yanında ise onun tarafına olmaya başlar. Velayetinde olan annenin telkini çocuk üzerinde olmasa bile çocuk anneyi savunabilir. Çocuğun kişisel görüş günlerinde çocuğu alan baba, çocuğun annesi gibi konuşmaya başladığını ve anneyi savunmaya çalıştığını görünce baba, anneyi suçlamaya başlayacaktır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, çocuğun aleyhine olacak şekilde giderek artacaktır.
Çocuğu yanında olan anne, baba tarafından açılan velayet davası sonucu çocuğu kaybetme korku ve kaygısı ile kafasında değişik taktik ve stratejiler geliştirmeye başlamaktadır. Anne, çocuğu için en mantıklı yolu seçmelidir. Genellikle kadınlar tarafından yapılan iş, aynı şekilde velayet davası yaşayan kişileri dinlemek, sosyal medya ve internet üzerinden yazılan bu tarz haber ve yazıları okumak ve araştırmaktır. Muhtemelen bu yazıyı da bu amaçla okuyacaksınızdır. Bu arada çevreden yaşanan çok çeşitli hikayeleri dinleyen annenin kaygı ve korkuları geçmemektedir. Annenin bu tarz hikayeleri dinlemesi ve kendi davasına uyarlaması kesinlikle yanlıştır. Çünkü, her olay kendi başına farklı olduğu gibi her babanın davranışı, kişilik özelliği ve aile yapısı tamamen birbirinden farklıdır.
Peki, çocuğu velayetinde olan anne dava açıldığında nasıl hareket etmelidir? Öncelikle anne uzman pedagog veya psikologa giderek çocuğun sorunlarını tespit ederek sadece çocuğun geleceği için hareket etmelidir. Yaşanılan sorunları çözümü için aile veya uzmanlardan yardım talep etmeli, sorunları görmezden gelerek veya erteleyerek daha büyük sorunların oluşmasına engel olmalıdır. Anne, çaresizlik veya yanlızlık duygusuna kapılmamalıdır. Sorun her çocukta olabilir. Çocukta sorun olması velayetinin anneden alınacağı anlamını taşımamaktadır. Dava esnasında çocukla babanın kişisel ilişkisinin nasıl ve ne şekilde olacağı uzman tavsiyelerine ve varsa avukata danışarak yapılabilir. Aile kültürü ve yaşantınızı, çocuğun yaşamını, çocuğun aile bireyleri arasında ilişkisini bilmeyen avukatlara, telefonda "davayı veya velayeti alır mıyım avukat bey" diye sormanız anne olarak kaygınızı geçici olarak hafifletebilir fakat tamamen kaygınızı sona erdirmez. Mahkeme dışında zihninizde kurmuş olduğunuz Mahkeme, sanal Mahkemeden başka bir şey değildir. Annenin maddi imkanları varsa güvenilir, tamamen çocuğunun menfaatini düşünen avukat ile birlikte çalışması da tavsiye edilir. Dava veya para kazanma hırsıyla hareket eden, anne ve çocuk psikolojisini bilmeyen boşanma avukatından veya umursamayan bilinçsiz avukatlardan uzak durmalısınız. Maddi imkanları olmayan kişiler, bulunduğu şehrin Barosundan ücretsiz avukat talep edebilirler. Taraflar, avukat tutmadan da avukattan hukuki danışmanlık alarak süreci mantıklı şekilde yürütebilirler. Anne, kendine vekil tayin etmesi halinde pedagog, avukat ile belirli periyodlarda görüşme sağlayarak bilgi paylaşımı içinde bulunmalıdır.
İlk bakışta felaket olarak görünen velayet davası, aslında çocuğun sorunlarına odaklanmanızı ve çocuğunuzun gerçek sorunları ile ilgilenmenizi sağlayacaktır. Zaman içerisinde sorunlar çözüldükçe, yaşanan korku ve kaygı artık yerini daha özgüvenli ve mutlu hayat şekilde yer almaya devam edecektir. Yaşanılan ve çok kötü zannettiğiniz bir olay anı, aslında gelecekte çok iyi bir olayın sebebi olabiliceğini asla unutmayınız.
iletişim kurabilirsiniz.