KIDEM TAZMİNATI DÜZENLEMESİNE BOYUN EĞME
Kıdem tazminatı, işçinin yıl itibariyle çalışmış olduğu işyerinde yıpranması nedeniyle oluşan tazminat olarak görülmektedir. İşçi, yıllarca emek harcadığı işyerinde çalışması sonucu yıpranmakta ve bu yıpranma sonucu da alacağı tazminat ile bir nebze olsa tatmin olabilmektedir. Milyonlarca işçi, sırf bu tazminatlarının yanmaması için işyerinde fazla çalışmakta, işverenin özel işlerini yapmakta, tatillerde çalışmakta ve işyerinde her türlü fedakarlığı yapmaktadır. Çocuklarıyla, eşleriyle ve dostlarıyla geçiremedikleri vakitlerinin geri gelmediği dönemde, sadece aldığı maaşı sonuna kadar hak etmek için çabalayan milyonlarca işçinin hakkını, bu işçilere sormadan tek taraflı olarak daha zor şartlarla neredeyse bertaraf edilmesinin ne kadar ahlak kurallarına uygun olduğunu takdirlerinize bırakıyoruz.
Kıdem tazminatı, yıllarca verilmiş olan mücadelenin bir ürünüdür. Bu ürün, diğer haklarda olduğu gibi işçilerin, zamanla boyun eğerek, susarak, sesini çıkarmayarak tamamen zamanla ortadan kaldırılmasına vesile olacaktır. İşçiler, tarih boyunca hak alırken bir çok bedeller ödemişse de hak kayıplarında ise reform ve müjde haberleriyle kandırılmışlardır. Tam liberal ekonomi politikası uygulayan kanun koyucular, işverenin önünü açmak için her türlü kanunu çıkarırken işçilerin veya devletin bekasını nasıl etkileyeceğini düşünmeden hareket etmektedirler. Ülkemizde, iş güvencesi kavramı henüz yerleşmeden çıkarılması düşünülen kıdem tazminatı fonu uygulaması, çalışma hayatında ciddi sorunları da beraberinde getirecektir. İşçilerin, gerçek ücretlerinin SGK ya eksik olarak bildirilen ülkemizde, ücret uyuşmazlığı her dönem içinde yaşanacak ve işsizlik tehdidi altında olan işçiler ciddi sıkıntılar çekecektir. Toplu ödeme ile bir çok atılım yapan ve küçük ölçekli işletme açabilen işçiler, evlenme döneminde bayanlar veya askerlik döneminde olan erkekler toplu ödeme imkanından yaralanamayacaktır.
Hileli iflaslar yoluyla veya her türlü hukuka aykırı işlemler yaparak işçilerin işçilik alacaklarını ödemeyen işverenleri, kanun koyucu cezalandırmak yerine, işçilerin haklarını daha da kötüye götürerek yeni kıdem tazminatı fonu uygulaması yaparak sosyal adalete aykırı olan din ve ahlak kurallarıyla bağdaşmayan bir hareket içine girecektir. Madem ki, işçiler, tazminatlarını kötü niyetli işverenler yüzünden kıdem tazminatını alamıyor ise o zaman kanun koyucunun işverenlere yaptırımlar düzenlemesi daha mantıklı ve ahlaklıdır. Özellikle ihale yoluyla taşeron şirketler çalıştıran kamu işverenlerini yani devlet tüzel kişiliğini tamamen rahatlatacak olan kıdem tazminatı fonu uygulamasında, işçilerin haklarını küresel şirketlerin oyuncağı haline getirilmesi kabul edilemez bir durumdur.
Yaptık oldu, her şeyi yaparız ederiz, kimse bize karışamaz mantığı ile hareket eden kanun koyucu, milyonlarca çalışanın en hassas olduğu kıdem konusunda seçim öncesi yapacağı düzenleme ile boyun eğmeyen sivil bir direnişin fitilini ateşleyebilir. Kendi vatandaşın haklarını azaltırken ülke dışından gelen mültecilerin, emek harcamadan veya hiç bir vergi ödemeden yüksek refah seviyesinde yaşamasına izin veren zihniyet, ülkedeki sosyal adaleti ciddi şekilde zedelemektedir. Kanun koyucuya önerimiz, kıdem tazminatı fonu uygulamasının bireysel emeklilik şirketleri yerine devlet garantisi altında fon kurulmasının sağlanması ve şu an ki var olan şartlarla işçilerin kıdem tazminatının hak etmesini sağlayan düzenlemeyi daha da kolaylaştıran uygulama yapması ve kaçak veya yasadışı çalışan işçileri sistemli şekilde denetlemesidir. Sosyal adalet, kamu vicdanı ve ahlak kuralları da bu durumu emretmektedir.
Adaletsizliğe sessiz kalmayın, hakkınızı arayın.
twitter.com/suatyurdseven den iletişim kurabilirsiniz.