İSTİFA ETMEDEN ÖNCE MUTLAKA OKUYUNUZ
İnsan psikolojisi, zor ve sıkıntılı durumlarda panik yapar ve yaptığı panikle yanlış kararlar verebilir. Kişi, panik halinde verilen önemli kararların sonucunda, bir süre sonra düşündüğünde verdiği kararın ne kadar yanlış olduğunu görür. Karar veren kişi, bu pişmanlık psikolojisi ile çaresizlik içinde yaptığı yanlıştan dönmenin yollarını arasa da artık iş işten geçmiştir. Kişi, kendine yanlış yaptıran kişiyi verdiği kararlarla ödüllendirerek, adaletin olmadığı düşüncesiyle iç dünyasıyla hesaplaşmaya gidecektir. Belki de ani hırsla karar veren kişide, yıllarca içine yer edecek olan bu olay, ya kişinin iç dünyasında sürekli nüksedecek olan vicdani rahatsızlığa neden olacak ya da, bu olayı yaratan kişilerle mücadele ederek bir şekilde de olsa vicdanını rahatlatacaktır.
İşte istifa dilekçelerinin bir çoğu da panik, baskı, korku, bir anlık sinir gibi duygusal hallerde verilmiş kararlardır. Bu sebepledir ki kişi, öncelikle bu anormal olan ruhsal durumundan kurtulup, sakin şekilde düşünüp, olayı çözümleyebilecek profesyonel kişilerden danışmanlık hizmeti alması gerekir. Yetkisi ve bilgisi olmayan kişilerden alınan yanlış bilgiler, kişiyi daha çok zora sokabileceği gibi işçi adına geri dönüşü olmayacak olan hukuksal yönden daha da vahim sonuçlara yol açabilir. Ülkemizde ise “bilmiyorum” diye bir kavramın olmadığı düşünüldüğünde herkesin farklı cevaplar vermesi muhtemeldir. Bu sebeple farklı cevaplar sonucu kafası karışan işçilerin, istifa etmeden önce İş Hukukunda uzman olan kişilerden hukuksal destek almasını önermekteyim.
İşçi, işveren arasında yaşanan uyuşmazlıklarda fesih konusunda ispat külfeti, işverene aittir. İşçinin, işverene istifa dilekçesi vermesi durumunda ise işveren, akdin bozulmasını istifa ile ispatladığından ispat külfeti işverenden, işçiye geçmektedir. İşçi, işveren ile yaşadığı uyuşmazlığın sonunda istifa dilekçesi verdiğinde ispat külfetini işverenden alarak, işvereni bir nevi ödüllendirmiş olmaktadır. Buna rağmen Yargıtayımızın vermiş olduğu kararlarda ise, “işçi, istifa etmiş olsa da istifa sürecinin öncesinin ve sebebinin araştırılması gerektiğini” belirterek işçinin, işveren karşısında güçsüzlüğünü de düşünerek, işçi lehine hükümlere imza atmıştır. Örnek verecek olursak,
*Aylardır maaşını alamayan işçi, istifa dilekçesini yazmış olsa bile işçinin iş akdini haklı nedenle feshetmiş sayarak, Mahkeme istifanın asıl nedeninin maaş alamama olarak tespit ederek kıdem tazminatının ödenmesine karar vermektedir.
*İşverenin, işçiye hakaret etmesi sonucu verilen istifa dilekçesi
*İşçinin istifa etmek hiç aklında yok iken işverenin işçinin üzerine yüz kızartıcı suç atması veya etik olmayan gurur kırıcı iddialarda bulunması sonucu işçi tarafından ani öfke ve gururla verilen istifa dilekçesi
*Fazla çalışmalar sonucunda bunalmış olan işçinin yorgunluk ve bitkinlik halinde vermiş olduğu istifa dilekçesi
* SGK’nın eksik ödenmesi sonucu işçi tarafından verilen istifa dilekçesi
*İşçinin statüsünden ve görevinden daha alt işlere verilmesi sonucu gururu kırılan işçi tarafından verilen istifa dilekçesi
*İşçiden işin başında alınan veya işçiye boş kağıda imzalatılan istifa dilekçesi
*İşçinin iş sağılığını tehdit eden veya iş güvenliğini sağlamayan işverenin uyarılmasına rağmen çözülmeyen sorunlar karşısında verilen istifa dilekçesi
*İşverenin her türlü baskıcı ve tehditkar ve kanunsuz hareketlerine karşı işçi tarafından verilen istifa dilekçesi
Yukarıdaki sayılan örnekleri çoğaltabileceğimiz gibi belirtilen olayları işçi, Mahkemede tanık, yazılı belge, mail ve her tülü kanıtla ispatladığı takdirde verdiği istifa dilekçesinin İş Kanunu 24/2 maddesi uyarınca haklı nedenle verdiğini Mahkemeye kabul ettirerek fesihten doğan kıdem tazminatı hakkına kanun yoluyla ulaşabilir.
İşverenin, salt istifa dilekçesi sunması onu haklı çıkarmaz. İşverenin maddi ve manevi gücü ile işçiden her zaman istifa dilekçesi kolayca alabilme olanağı bulunmaktadır. Yine de işçilerin, işveren provokasyonlarına ve baskılarına karşı direnip uyuşmazlık durumunda duygusal yıkım yaşamadan mantıklı ve soğuk kanlı bir şekilde hareket etmeleri gerekmektedir.
İstifa eden işçinin, işsizlik sigortasından yararlanamayacağı da düşünüldüğünde istifa etmek çok ciddi haksızlıklara yol açacaktır. Bu husus gözetildiğinde işçinin, ne olursa olsun işverene istifa dilekçesi vermemesi gerekir. Buna rağmen bir şekilde istifa dilekçesi vermiş ise işçi, ancak İş Mahkemesine dava açarak haklı olduğunu kanıtlayabilir. İşçi, İş Mahkemesinden alacağı kesinleşmiş ilamla ile ancak geçmişte hak ettiği işsizlik maaşını alabilecektir. Görüldüğü üzere işçinin, bilinçsizce attığı bir imza ile büyük hak kayıplarına yol açabilmekte ve işçinin yıllarca çalıştığı emeklerin saniyede yok olmasına yol açmaktadır.
Sonuç olarak, kendinizi haklı görüyorsanız istifa etmek yerine, Noter kanalıyla sebepleri de belirtilerek iş akdinizi haklı nedenle feshediniz.
Türkiye’de mücadele etmeden hak alınmaz. Hakkınızı arayınız hayatınız boyunca mağdur olmayınız.
http://www.ismagdurlari.org dan iletişim numaralarımıza ulaşabilirsiniz.
twitter.com/suatyurdseven