İŞÇİ VE İŞVEREN AÇISINDAN HAKLI FESİHTE SÜRELER
Feshe bağlı olan haklar olan kıdem, ihbar tazminatı ve yıllık izin alacağı bakımından önem arz eden feshin sebepleri, 4857 sayılı İş Kanununda işçi ve işveren açısından açıkça bahsedilmiştir. İşçi veya işveren açısından haklı fesih nedenlerinin ortaya çıkması halinde, bu fesih hakkını kullanma süreleri sınırsız olmamakla birlikte, İş Kanununun 26. maddesinde işçi ve işveren açısından 2 ayrı tarih ortaya koyulmuştur. İşçi veya işverenin olayı öğrendiği tarih ve olayın gerçekleştiği tarih olarak 2 ayrı süre öngörülmüştür. Bu sürelere uymayan işçi veya işveren feshi, haklı bir feshin sonuçlarını doğurmaz. Bu süre Kanunda, feshe bağlı olan olayın diğer tarafça öğrenilmesinden itibaren 6 işgünü ve herhalde fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren 1 yıl olarak belirtilmiştir. Bu hükme ayrıca istisna getiren Kanun işçinin, maddi bir menfaat sağlaması halinde 1 yıllık sürenin uygulanmayacağı ne kadar süre geçerse geçsin 6 iş gününe riayet etmek koşuluyla işverenin haklı fesih imkanı vermektedir.
Kanunda belirtilen 6 günlük süre işçi veya işverenin haklı feshe sebep olan olayı öğrendiği günden itibaren başlar ve olayı öğrenme günü sayılmaz ve takip eden iş günleri sayılarak 6. Günün bitiminde haklı fesih yetkisi sona ermektedir. Eğer işveren tüzel kişi ise 6 günlük süre feshe yetkili merciin öğrendiği günden itibaren başlayacaktır. 1 yıllık sürede her durumda olayın gerçekleştiği günden itibaren başlar.
Haklı fesih nedeninin devamlı olması halinde ise HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE İŞLEMEZ. Çalışma hayatında en çok görülen durum olan, işçilerin ücretinin zamanında ödenmemesinde işçi açısından hak düşürücü süre olan 6 işgünü süresi işlemez. Burada yaşanan maaş ödememe hali süreklilik arz etmektedir. İşçinin ücretinin ödenmemesi temadi eden durum olmakla birlikte ücret ve eklerinin ödenmesi anına kadar işçi, fesih hakkını kullanabilir.Ancak işçinin daimi olarak bir başka göreve atanması ve iş şartlarının ağırlaştırılması halinde sonuçlar sürekli gibi gözükse de işlemler anlıktır. Bu sebeple iş sözleşmesini feshetmek isteyen işçi, 6 iş günü içerisinde işverene bildirmesi gerekecektir. İşçi, fesih iradesini açıklaması yeterli olup çekmiş olduğu Noter ihtarının tebligatının muhatabına ulaşmış olması şart değildir. Bu duruma göre 20 gün içinde ücretlerini alamayan işçiler, noterden fesih yaptığı tarihte işe gitmesine gerek kalmaz.
Fesihle ilgili olan hak düşümü süreleri, taraflar tarafından ileri sürülmüş olmasa da nitelik itibariyle İş Mahkemesi Hakim’inin süreleri resen dikkate alması gerekmektedir. İş Kanunu 26. maddesinde yer alan bu süreler, işçi açısından 24. maddenin 2 fıkrasında, işveren açısından ise 25. Maddenin 2 fıkrasına yer alan fesihlerde kullanılmaktadır. İşverenin geçerli fesihlerinde bu süreler işlemez. Geçerli fesihte hak düşümü süreler yerine “makul süre” kavramı yer almaktadır.
Uygulamaya yönelik örnek verecek olursak, işçinin hırsızlık yaptığını veya haksız kazanç elde etiğini iddia eden işveren, olayı öğrendikten itibaren 6 iş günü içerisinde işçiyi derhal işten çıkartması gerekmektedir. Aksi halde haklı feshin sonuçlarını doğurmayacak ve işveren, işçilik alacaklarını işçiye ödemek zorunda kalacaktır. Aynı şekilde işçiyi, müdür konumundan normal personel durumuna getiren işverene karşı işçi, kendisine görev değişikliğinin bildirildiği tarihten itibaren 6 iş günü içerisinde iş akdini haklı olarak feshedip kıdem ve diğer işçilik alacaklarını talep edebilir. Bu süreyi geçiren işçi, aradan 1 ay sonra “ben görev değişikliğini kabul etmiyorum, bu sebeple işi bırakıyorum” dediği takdirde, 26. maddede belirtilen süreyi kaçırdığından kıdem tazminatına hak kazanmış olamayacaktır. Örneklerle de belirttiğimiz üzere, hangi tarafta olursanız olun, haklı olduğunuz konularda sürelere uymadığınız takdirde, haksız olacağınız ve bu sebeple haksız feshin sonuçlarına katlanacağınızı unutmayınız.
www.ismagdurlari.org adresinden iletişim numaralarımıza ulaşabilirsiniz.
twitter.com/suatyurdseven