Yasaklanan şeyin cazip hale geldiğini biliyoruz, değil mi? Yani ille biri söylemiştir, ya da çocukken bir an içinizden dalga dalga çimenlere basma isteği gelmiştir, o duyguyu tanırsınız. Komşunun ‘yakalarsa bacağınızı kıracağı’ elma ağacı manavdan alınandan, ‘topunuzun kesilmesi’ pahasına oynadığınız bahçe top sahasından ilginçtir.
Hal böyleyken, nasıl oluyor da büyüdükçe ve elimize imkan geçtikçe her şeyi ‘yasaklarla’ düzenlemeye kalkışıyoruz, anlamak mükün değil. Mersin’de, kaderin bir cilvesi olarak adı ‘İleri’ olan ortaokulun müdürü, kız öğrencilerle erkek öğrencilerin yan yana, aynı sırada oturmasını yasaklamış. DHA’nın haberine göre “Buna herkes uymak zorundadır. Hangi öğrenci ya da veli itiraz ederse müdür beyin talimatıdır denecek” diye de açıklamada bulunmuş.
Bu yasakla ne amaçlanıyor olabilir? Ne gibi bir sakınca var yan yana oturmalarında, sınıf arkadaşı bunlar. Bu arada kendi hallerine bıraksan hepsi sıra arkadaşı olarak zaten hemcinslerini tercih eder muhtemelen, daha çok paylaşacak şeyleri var diye ama böyle yaparak o yaşta bir ‘karşı cins’, bir ‘uzak durulması gereken, yasak olan kimse’ kodlaması yaratılıyor beyinlerinde. ‘Bu senden farklı bir yaratık, bununla arkadaş olamazsın, yan yana oturamazsın, cıs’ diyorsun. Bu erkek çocukların büyüyünce kadınlara nasıl bakmasını bekliyoruz?
Bir yandan Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürlüğü olarak Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi gibi hayırlı bir çalışmaya imza atıyorsun diğer yanda bir ortaokul müdürünün cinsiyet ayrımcılığının tohumlarını o yaşta atacak yetkisi oluyor.
Veliler ve okul aile birliği de doğal olarak infial halinde. Böyle bir ayrım isteseler çocuklarını bir kız ortaokuluna yollarlardı herhalde, öyle değil mi?
Hayır, öyle saçma ki, “Benim çocuğuma uygulamayın bunu” desen, “Niye, kızın erkeklerle içli dışlı mı olsun?” sorusu gelebilir.
Kaldı ki olsun tabii, kızlar erkeklerle, erkekler de kızlarla arkadaş olsun ki kimse kimseye otobüste “Doğru otur, milletin nefsi uyanır” gibi abuk subuk şeyler söyleyemesin.
Saatler dışında her şey değişti
Şahane bir pazar günü yaşadık, kış saati uygulamasının iptal edilip saatlerin geri alınmaması sayesinde. Bir uyandık, cep telefonu ayrı telden çalıyor, bilgisayar ayrı. Twitter’a sorsak, oradaki cevaplardan da sağlıklı bir sonuca varmak mümkün değil, “1 saat önce yazıldı” denilen mesajın gerçekten 1 mi yoksa 2 saat mi önce yazıldığını bilmiyoruz. Tam şenlik.
Üstelik muhtemelen benzeri sorunları sadece bugün yaşamayacağız.
Deutsche Welle Türkçe’den Zülfikar Doğan’ın haberinde Türkiye Bilişim Vakfı Başkanı Faruk Eczacıbaşı “Bu kararla ortak uluslararası uygulamalardan vazgeçmiş oluyoruz.” diyor: “E-posta uygulamaları 1 saatlik kayma ile çalışacak. Türkiye’de temsilciliği bulunan uluslararası şirketlerin merkezle iletişimde sıkıntıları büyüyecek. Bilgisayar güvenliği açısından yaşanacak sorunları yanında, yepyeni yama programlar, yazılımlar gerekecek.”
Başka? Öğrenciler okula karanlıkta gidecek, ilk dersi karanlıkta yapacak, Elektrik Mühendisleri Odası’na göre sabahları aydınlatma ihtiyacıyla birlikte enerji tüketimi de artacak, Borsa İstanbul’un dünyanın önde gelen finans merkezleriyle arası açılacak, ortak saatleri azalacak, Avrupa ile çalışma saatleri uyumsuzluğu nedeniyle ihracatçılar öğleden önceki mesaiyi kaçıracak, UEFA ve Şampiyonlar Ligi futbol maçları gece yarısına doğru başlayacağı için Türk takımlarının iç sahada oynayacakları maçların başlama geriye çekilecek.
Yani görünüşe göre, saatler dışında her şey değişecek. Mantıklı.