2014’ü Cem Yılmaz aşkıyla kapatan Ayşe Hatun Önal, yeni şarkısı “Güm Güm” ile bir kez daha ortalığı gümbürdetiyor. 10 sene önce “Çeksene elini, kırıcan mı belimi?” derken kendinden ve şarkısından
ne kadar emindiyse, şimdi de öyle..
Geçtiğimiz yıl FIBA Basketbol Şampiyonası’nda bir şarkı duymaya başladık; “Çak bi smaç şimdi potaya” şeklinde sözleri olan. İnsanı anında yakalayan bir şarkıydı da söyleyen kimdi? Bolca Deniz Arcak tahminine, birkaç da Gökçe iddiasına rastladım. Tabii bu benim çevremin konuyla ilgili cehaletinden de olabilir, bilen çıkmadı. Halbuki bu duyduğumuz, 2003 yılında “Kırıcan mı belimi, çeksene elini” diyerek insana “Allahım, sinir de oluyorum ama neden dinlemeden duramıyorum?” dedirten Ayşe Hatun Önal’ın ayak sesleriydi.
Elektronik müzik sevenlerin hayli tuttuğu “Sustuysam” albümünden, özellikle de “Kalbe Ben” şarkısından sonra altı yıl susmuştu sahiden. Ve Alper Narman-Onur Özdemir imzalı “Çak Bi Selam” single”ı ile çıkagelmişti. O şarkı ve klip çoktan ilgili mercileri sallamaya başlamıştı, bizim “nihayet” duyduğumuz 12 Dev Adam şarkısı da bunun sözlerinin basketbola uyarlanmış versiyonuydu. Sırada ise yeni albüm, yeni aşk, yeni Ayşe Hatun Önal vardı...
Onunla yapılan röportajların çoğu “Hiç böyle birini beklemiyorduk” diye başlıyor. Kimi çok “cool” bulmuş,
kimi fazlasıyla cana yakın. İşin aslı,
her röportaj sanki başka birinden çıkmış gibi. Ama kendisi de zaten
“10 yıl değil, 10 gün önceki Ayşe’yle bile aynı kişi değilim” diyor. Kimin
ne diyeceğiyle ilgilenmiyor. Biraz özgür ve korkusuz yetiştirilmekten, biraz da Allah vergisi özgüvenden...
Bacak boyu 1.17 metre
Adanalı bir pamuk tüccarı babayla ev hanımı annenin dört çocuğundan biri Ayşe Hatun Önal. 29 Temmuz 1978’de Adana’da doğdu. Bir fiske vurulmadan, babasının “Ne istiyorsa yapsın çocuk” talimatı doğrultusunda büyütüldü ve aklına eseni yaptı. Annesinin elindense ancak “Sakın kızım, yapma kızım” diyerek peşinde dolaşmak geliyordu.
Sabah’tan Sonat Bahar ile Mert Vidinli’ye şarkıcı olacağının çocukluktan belli olduğunu anlatıyordu. Gittiği her düğünde sahneye çıkmak gibi bir âdeti vardı. Borsa Lisesi’nde okurken ilk bestelerini yapmaya başladı. Ama nedense müziğe değil, modelliğe yönelik oldu attığı ilk adım. Türkmen aşiretinden gelen annesinden aldığını söylediği güzelliğiyle gitti 1999’da Kanal D’nin güzellik yarışmasına başvurdu. Annesi “Yapma, abin kızar” demişti halbuki. Ama babasının iş yaptığı tekstil firmasında halkla ilişkiler sorumlusu olarak İstanbul’a gelen 21 yaşındaki Ayşe’yi durduracak bir tehdit değildi bu. Birinci oldu ve hayatımıza hızlı bir giriş yaptı. Hem modellik kariyeri hem de hızlı aşk hayatıyla. Mustafa Çağlar ile anılıyordu adı o sırada.
2000 yılında, Kadir İnanır’ın bilumum model genç kızla birlikte oynadığı “Derman Bey” dizisiyle ekranlarımızda belirdi Ayşe Hatun Önal. O diziden de geriye, Buket Saygı’nın şikayetiyle gündeme oturan polemik kaldı. Saygı, Kadir İnanır’ın kendisine mesajlar attığını iddia etmiş, İnanır da “Ben bütün oyunculara motivasyon amaçlı sevgi mesajları atarım” demişti. Ayşe Hatun Önal ise şu cümlelerle İnanır’ın yanında saf tutmuştu o dönem: “Tamamen sallama. Kadir İnanır, cevap gelmezse niye mesaj göndersin?”
Bunu, İnanır’la aşk yaşadığı iddiaları izledi. 2000’de Milliyet’ten Ahmet Tulgar’a konuşan Önal, “Kadir İnanır ellerinde çiçeklerle gelip evlenme teklif etse ne yaparsın?” sorusuna “Mesleğimde yapmak istediğim çok şey olduğu için uzun süre düşünmem gerekir” diye cevap veriyordu. Ayrıca iddialıydı, özel hayatıyla anılmadığı konusunda: “Benim bacak boyum kadar insanlar Türkiye’de skandal çıkarıp kaliteli manken olarak adlandırıldılar.” Merak etmişsinizdir, Tulgar da etmiş; söz konusu bacak 1 metre 17 santim.
Müziğine çok güveniyordu
O sıra soyunma konusunda da ilginç beyanları var kendisinin: “Asgari ücret 100 milyonken sizin bir dergiye soyunmanız mantıksız. Sen en mahrem bölgeni gazetelerde sergiliyorsan bu topluma anti bir insansın demektir.
Bu toplum sizin geleceğinizi bitirir
o zaman.” Tulgar “Yapmayın, 80’lerde soyunanlar hâlâ popüler...” diye itiraz edince de “Ama onların da yuvaları olmuyor” diyordu.
Bu yuva meselesi de Önal için sıkıntı yaratan bir konu oldu sık sık. Erdal Acar ile olan ilişkisi olsun, Kaya Çilingiroğlu ile kaçamak iddiaları olsun, magazinin “yuvanın bekçileri korosu”nca çok ayıplandı. Erdal Acar’la bardan çıkarken görüntülenmemek için yüzüne kar maskesi takmak gibi dahiyane bir çözüm bulan Önal’ın bu konulara nasıl baktığının cevabı 2014 tarihli Vidinli-Bahar röportajında aranabilir: “Toplumun bana nasıl baktığıyla ilgilenmiyorum, Yaradanım bana nasıl bakıyor önemli olan o. Toplumun kitabı, toplumu ilgilendirir.”
Toplumu bir şey daha ilgilendiriyordu: 2003 yılında çıkan “Sonunda” albümündeki meşhur “Çeksene Elini” şarkısında geçen “ayı”nın kim olduğu... O zamanların gazetelerine bakın, olay tamamen bunun üzerine dönmekte: “Ayılık var senin hamurunda”da kastedilen ayı kim? Tahminler için bkz: Yazıda şu ana kadar andığımız isimler ve daha niceleri...
Kendisi ise çok güveniyordu müziğine, Harpers Bazaar’a anlatacağı gibi. Şarkıları Los Angeles ve Amsterdam’daki gece kulüplerinde çalınıyordu, dediğine göre. “Türkiye sınırlarını aşamamış beyinler” bunu nasıl anlasındı: “Albüme karşı alaycı sözler söylediler. Müzikten, sound’dan anlamayanlar, elbette böyle yorumlar yapacaklardır. Bilgisizliklerinden dolayı ben de onlara güldüm. Oturup evde arabesk dinleyen bir insanın benim şarkıma gülmesi normaldir.”
Daima şaşırtıcı bir kadın
Her halükarda farklı olduğu ve merak edildiği kesin olan Ayşe Hatun Önal’ın müzik kariyerinin dönüm noktası, 2008 yılındaki “Sustuysam” albümü oldu. Beş yıl geçmiş, ortaya çoğu Önal’ın bestesi olan 11 şarkı çıkmış, özellikle klibi de çekilen “Kalbe Ben” çok beğenilmişti. Ama buradan yürümesi beklenirken bir kez daha yok oldu ortadan. Hayatında hiçbir şeyin göreve, rutine dönüşmesine izin vermediğini söyleyerek açıklıyordu bunun sebebini. Geri döndüğümde ne olur diye korkmuyordu. Hayatta en büyük artısının bu olduğunu söylüyordu hep; korkusuzluk.
New York’a gitti kendiyle baş başa kalmaya... 2005’te Ege Çubukçu ile, 2013’te Birol Giray (BeeGee) ile düetleri yayımlandı. Bunun dışında sesi sedası çıkmadı. 2014 baharına kadar... Onu tekrar müzikle barıştıran Alper Narman’la tanışmak oldu. “Çak Bi Selam” ile ısınma turlarını tamamlayan ikili yeni yılı “Güm Güm” ile sahiden ortalığı gümbürdeterek açtı. Üstelik Sakin’in Onurr’u Onur Özdemir yanlarındaydıki bu Onurr hayranlarının tahammül edebileceği bir şey değildi. Ama Onurr Londra’da sabahları bisikletle okula giderken onun şarkılarını dinlermiş, kızacak
bir şey yok.
Kabul edilecek bir şey var: Bir şekilde şaşırtıcı bir kadın Önal. Sahiden başına buyruk görünüyor. Şarkı seçiminde de birçok şarkıcıdan çok daha başarılı olduğu ortada,
ne yapsa tutuyor. Bir de yaptıklarının eninde sonunda popüler şarkılar olduğunu kabul eder, sevmeyenleri dünya müziğinden anlamayan cahiller ordusu olarak yaftalamaktan vazgeçerse, şahane olacak.
Aysel Gürel ve Sezen Aksu
Ayşe Hatun Önal 10 yıl önce cuma akşamlarını Aysel Gürel ile mutfakta sohbet ederek geçirirmiş. Ondan “Toplum dışında olmanın güzel ve lezzetli bir hayatı getirdiğini” öğrenmiş. Sezen Aksu’nun ise onun için Alper Narman’a “Yetenekli kız ama işine biraz daha eğilmesi lazım” dediğini anlatıyor. Ama kendisinin bu konudaki tavrı net: “Yaaa hayata bir kere geliyoruz, işçi miyiz? Emperyalizmin bize dayattığı bir şey bu; ‘Şu kadar çalış, ev al, takside gir.’ Ne alakası var?”
“Gay barlarda kendimi prenses gibi hissettim”
Ayşe Hatun Önalen önemli gay ikonlarından biri kabul ediliyor bir yandan. Bu konuda bir yazı yazan Fatih Kocatürk ile GayMag’de yaptığı röportajda bu konuyla ilgili şunları söylüyor: “Elbiselerin satış etiketleri gibi ikonların da sonu çöp. Bu yüzden sınıflandırılmak, üzerimde etiket taşımak istemiyorum. Kimse lütfen beni bir şey ilan etmesin çünkü ben sadece işimi yapıyorum, insanları seviyorum ayırmadan.” Gay barlarda gördüğü ilgiye dair sözleri ise şunlar: “Gay barlar, enerji boyutunda benim en rahat ettiğim mekanlardı. Kendimi prenses gibi hissettim. Evimin salonunda arkadaşlarımla buluşmuş gibiydim.”
Cem Yılmaz aşkı bitti mi?
Her daim hızlı bir aşk hayatı olsada kimsenin arkasına saklanırken, kimse için saçını süpürge ederken görmedik Ayşe Hatun Önal’ı. 2014’ün son günlerinde Cem Yılmaz ile olan ilişkisiyle gündeme gelmişti, şimdi “sürpriz aşk”ın bittiği söylentileri var. Ayşe Hatun Önal’ın yazıp sildiği “Hoşgörüsüzlük ve anlayışsızlık mutsuzluğa sebep, hoşgörünüze tutunun” tweet’i ayrılığın habercisi gibi görülüyor magazin basını tarafından. Ve Instagram’a koyduğu “”Keyifli bir yaşam yolculuğunun ilk şartı hafif olmaktır” cümlesi...