Böyle bir tarz doğdu ülkede: Canınızı sıkan, kafanıza uymayan bir şey olduğunda hemen ‘gerekeni yapıyorsunuz’. Bizzat kendiniz yapıyorsunuz, evet. Hakkınız var buna, her şeyi devletten beklemeyin.
Gereken ne mi? Orası tamamen sizin paşa gönlünüze, kendinizi ifade etmek için seçtiğiniz yöntemlere, şiddet yanlısı olup olmamanıza göre değişir. Bir de karşınızdakinin mesajı alma hızına tabii. Biliyorsunuz, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.
Benimsemediğiniz, hoşlanmadığınız bir topluluk; diyelim eşcinseller yürüyüş mü yapacak, hemen tehdit ediyorsunuz mesela. Paşa paşa vazgeçsinler, getirtmesinler sizi oraya, fena olur. Çoluk var çocuk var, kötü örnek olmasınlar, bu toplumun değerlerine uygun davransınlar. Bakın eve kapansınlar demiyorsunuz, gene çıksınlar ama teker teker ve taşkınlık yapmadan. Aksi halde gereken yapılır.
Otobüste karşınızda oturan, sokakta yanınızdan geçen kadının kıyafetini mi beğenmediniz, eteğini kısa, dekoltesini fazla mı buldunuz? Homurdanıyorsunuz önce, uyarıyorsunuz. Baktınız hemen kadınlığını bilip yanlışını anlayıp kendisine çekidüzen vermedi, günah sizden gitti artık. Yumrukla mı uyarırsınız, uçan tekmeyle mi, artık o anki dürtülerinize bağlı. Çoluk var çocuk var, aile var, böyle dolanılmaz, böyle oturulmaz. Hayır zaten kadının yeri daha ziyade evi de, diyelim çıkması gerekti, o nasıl kılık? Değerleri var bu toplumun. Uyulmazsa uydurmasını bilirsiniz. Gereken yapılır her türlü.
Hoşunuza gitmeyen bir resim, bir heykel mi yaptı biri? Yapıyorlar, bilmiyorlar neye kızacağınızı. Hassasiyet ayarlarınız her an her şeyden bozulabilir.
Diyelim bir kadın bedenine 2. Abdülhamit’i çizmeye cüret eden mi oldu? Ali Elmacı yapmış mesela. Contemporary Istanbul’u basmak en doğal hakkınızdır. Kalkacak o eser oradan, ecdada saygısızlık kimsenin haddi değil. Necmettin Erbakan Vakfı Gençlik Kolları olarak haddini bilmeyene bildirmek sizin vazifeniz. Bakın, Ali Elmacı da nasıl bildi ve çekti eserini fuardan?
Hem ‘Sanat bu değil’ kamera karşısında pek güzel ifade ettiğiniz gibi. Tabii ki bu konuda da bilirkişi sizsiniz, başka kim olacak? O ‘edepsiz çıplak mankeni’ oradan kaldırtır, sonra da bir güzel zafer pozu verir, fotoğrafınızı çektirir, Facebook’unuza koyarsınız. Saklanacak gizlenecek bir şey yok, tehdidinizi de açıktan açığa savurursunuz, tepkinizi de içinizden geldiği gibi verirsiniz. Bu ülkenin değerleri var. Bakın Tophane’deki arkadaşlar gibi taşla sopayla kırıp dökmüyorsunuz, usulünce uyarıyorsunuz daha ne istiyorlar?
Çoluk var çocuk var, ecdada saygısızlık edildiğini görerek mi büyüsünler? Çok istiyorlarsa kendi dedelerinin resmini bassınlar oraya. Abdülhamit Han sizin dedeniz, sizin kutsalınız.
Gereken yapılmıştır. Her zaman yapılır.
Bunun yerine çoluğa çocuğa kendisi gibi olmayan insanlara, onların yazıp çizdiklerine, resmettiklerine, ürettiklerine saygı duymayı, onaylamadığı fikirlere de hayat hakkı tanımayı, öyle her gördüklerini örnek almasınlar diye özgür düşünmeyi öğretsek daha mı iyi olur? Gereken budur mu diyorsunuz?
Daha neler! Tuhaf tuhaf düşünceler.
Bu toplumun değerleri ne olacak? Onlardan uzak mu büyüsün çoluk çocuk? Evet, gerekirse kaba kuvvetle, gerekirse şiddetle öğrenecekler. Bunlardan zarar gelmez çocuğa kötü örnek değil bunlar. Gerekeni yaptırtmayın insana lütfen.