Altan Altın

Altan Altın

Altan.Altın@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yıllardan bu yana, İzmir’den ve 50 yıldır bana kucak açan Bornova’nın tarihinden yaşanmış hikâyeler anlatıyorum okuyucularıma.
Milliyet Ege’nin bu sütunlarında da 3 yıla yakın bir zamandır yaklaşık 150 makaleyle sizlerle birlikte oldum. Bunların 40’tan fazlasında yine Bornova’yı anlatmışım...
“Bornova’da bu kadar anlatılacak ne var?” diyebilirsiniz.
Gelin, bir yürüyüş yaptığımızı varsayalım ve Bornova Metro Durağı’ndan Suphi Koyuncuoğlu Lisesi’ne kadar olan, yaklaşık 1,5 kilometrelik kısacık mesafede sadece ana başlıklarıyla bile anlatılacak ne zenginlikler olduğunu birlikte görelim...
Metro durağının hemen karşısında ilk göreceğiniz yer Ege Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nün bahçesidir. Bornova, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü bu bahçede beş kez ağırlamıştır. Türkiye’deki ilk Atatürk anıtı bu bahçededir.
Bahçeden çıktıktan 20 metre sonra, 140 yıllık muhteşem Bardisbanyan Köşkü’yle karşılaşacaksınız. Bu köşk, Türkiye’nin en görkemli 10 köşkü arasında yer alır.
30 metre ileride, Türkiye’nin ilk tren istasyonlarından, 155 yıllık Bornova Tren İstasyonu binasının önünden geçtikten sonra Mahfel’e ulaşacaksınız.
Mahfele açılan 86. Sokak, 1895 yılında Türkiye topraklarındaki ilk atletizm ve bisiklet yarışı organizasyonlarının düzenlendiği yerdir.
20 metre ileride, Mahfel ile 162. Sokak’ın kesiştiği noktada Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 11 Nisan 1934’te bir süre misafir olduğu ve önünde fotoğraf çektirdiği Davy Köşkü bulunur.
Köşkün yanında bir futbolcu heykeli göreceksiniz. Orası, 1877 yılında Türkiye topraklarında futbol oyununun ilk kez oynandığı yerdir.
100 metre ileride, Ege Üniversitesi Etnografya Müzesi’ni göreceksiniz. Mutlaka ziyaret etmelisiniz.
200 metre daha yürüyün, Ege Üniversitesi Kâğıt ve Kitap Sanatları Müzesi’nin önüne geleceksiniz. Görmeden geçmemelisiniz.
Biraz ilerideki muhteşem Tristram Köşkü’nü geçtikten sonra, yolun sol tarafında Steinbuchell Köşkü’nü, sağ tarafında da Ege Üniversitesi Rektörlüğü binasını, yani Charlton Whittall Köşkü’nü görürsünüz. Soldaki Steinbuchell Köşkü, 16-17 Eylül 1922’de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, sağdaki Charlton Whittall Köşkü de 1863’te Padişah Abdülaziz’i konuk etmiştir.
Az ileride muhteşem Murat Köşkü, onun karşısında Padişah Abdülaziz’in ziyaret ettiği Maria Magdalena Anglikan Kilisesi, onun çapraz köşesinde de James LaFontaine Köşkü yer alır.
Bornovalı James La Fontaine, Türkiye’de futbolu lig sistemiyle tanıştıran kişidir.
Bu 1,5 kilometrelik kısacık mesafede bile anlatacak ne çok şeyi varmış Bornova’nın... Görüyorsunuz değil mi?
Daha ne tarihsel zenginlikleri var bu güzel şehrin.
Ana başlıklarıyla anlattığım bu güzergâhı yürüyerek bir dolaşın, bir şey daha fark edeceksiniz. 6-7 bina dışında, bu güzergâh neredeyse 150 yıl önceki haliyle, aynen duruyor.
Bornova, rahatça turizme tahvil edilebilecek, büyük bir tarihsel zenginliğe sahip. Görmek lazım. Göremiyorsan görebilenlerden dinlemek, zaman kaybetmemek lazım. Tarih unutmaz ve elde böyle bir potansiyel varken değerlendirmeyenleri hayırla yâd etmez. Akıllarda bulunsun.