Büyük müzik insanımız Ahmed Adnan Saygun’u tanımayanımız yoktur diye düşünüyorum. İzmir doğumludur ve babası Mahmut Celalettin Bey, İzmir Milli Kütüphanesi’nin kurucuları arasındadır. Yazımıza Adnan Saygun ile giriş yaptık ama aslında size Adnan Saygun’dan değil, Adnan Saygun’un hocası olan ve hatırlanmayı fazlasıyla hak eden İsmail Zühtü Kuşçuoğlu‘ndan bahsetmek istiyorum.
İsmail Zühtü, 1887 yılında henüz 10 yaşındayken Aydos kasabasından (Günümüzde Bulgaristan) annesiyle birlikte İzmir’e göç etti. O dönemin İzmir’i tüm dünyada “Küçük Paris” ya da “Laternalar şehri” diye anılıyordu. Gerçek bir müzik şehriydi. İzmir’e de müziğe de âşık oldu.
O yıllarda zanaatkâr ve sanatkâr yetiştirmekte olan İzmir Islahhanesi’nde okuduğu dönemde (Günümüzde Mithatpaşa Endüstri Meslek Lisesi) ayrıca Macar Tevfik olarak bildiğimiz Alessandro Voltan’dan da müzik eğitimi alan İsmail Zühtü Kuşçuoğlu, mezun olduktan sonra okulda bando şefi yardımcısı olarak görev yaptı.
Sanayi Mektebi bandosu son derece başarılı bir gruptu. 1891 yılında İstanbul’a çağrılan topluluk Padişah tarafından da madalya ile ödüllendirildi.
1907 yılında İzmir’e uğrayan bir İngiliz filosu amiraline, dostluk amacıyla yazdığı bir marşı sunması nedeniyle sürgün olarak Sanayi Mektebi öğretmeni göreviyle Ankara’ya gönderilen İsmail Zühtü 1908 yılında Meşrutiyet’in ilanıyla yeniden İzmir’e döndü ve Sanayi Bandosu’nun başına getirildi. 1909 yılında Avrupa seyahatinden dönmekte olan Sultan Reşat’ı karşılamak için görevlendirilen ve bandosu ile birlikte Selanik’e giden İsmail Zühtü, burada o güne özel olarak Selanik Marşı’nı besteledi. Sultan Reşat, marşı çok beğendi ve İsmail Zühtü’yü padişah nişanıyla ödüllendirdi.
1919 Yunan işgaliyle başlayan zor günlerin ardından İsmail Zühtü Bey de İzmir’den ayrılmış ve Kuvayı Milliye’ye katılarak Garp Cephesi Komutanlığı Bandosu şefi olarak görev yapmaya başlamıştı. Sözlerini Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı İstiklal Marşı’na beste yapan çok sayıda müzisyenden biri de İsmail Zühtü Kuşçuoğlu idi. İsmail Zühtü Bey’in bestesi Zeki (Üngör) ve Ali Rıfat (Çağatay) beylerin besteleri ile birlikte en çok yayılan ve söylenen üç besteden biri oldu. İsmail Zühtü Bey, bir süre TBMM Bando şefliği görevinde de bulundu.
İzmir’in kurtuluşundan yaklaşık bir hafta sonra yeniden kente dönen İsmail Zühtü pek çok okulda müzik öğretmeni olarak görev aldı.
Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin eğitimde çağdaşlaşma vizyonu çerçevesinde kurulan müzik eğitimi komisyonunda görev aldı, başkanlık yaptı. Bu komisyon tarafından hazırlanan bir müzik kitabının İstanbul’da bastırılmasına nezaret etmek için yola çıkmadan bir gün önce İzmir rıhtımında geçirdiği kalp krizi neticesinde vefat etti.
Çağdaş Türk müziğine Ahmet Adnan Saygun, Ferit Hilmi Atrek gibi büyük isimler kazandıran İsmail Zühtü Kuşçuoğlu, 1924 yılındaki vefatının ardından çok sayıda bestesiyle birlikte tarihin tozlu sayfalarında kaybolup gitti.
Ta ki İzmirli tarih araştırmacısı değerli dostum Yaşar Ürük’ün İsmail Zühtü Bey’le ilgili çalışmaları neticelenene dek. Yıllar süren araştırmaları sonucunda ortaya çıkardıklarını Milli Kütüphane Salonu’nda İzmir sevdalılarına yaptığı sunumla anlatan Sevgili Yaşar Ürük, hangi sahafta, hangi kurumda ve kimde ne kadar beste çalışması ve belge varsa bir araya getirmiş ve muhteşem bir sunum ortaya çıkarmıştı.
O sunumda İsmail Zühtü Kuşçuoğlu’nun eserlerinden birkaçını yaklaşık yüz yıl sonra ilk kez dinleme keyfini de yaşamıştık. Bestelerden biri de Bornova Polkası idi. (Siz de Youtube’un arama motoruna “Bornova Polkası” yazarak dinleyebilirsiniz.)
İsmail Zühtü Kuşçuoğlu’nu İzmir tarihinde yeniden hak ettiği yere kavuşturduğunuz için teşekkürler Yaşar Ürük...