Altan Altın

Altan Altın

Altan.Altın@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İtalyan gazeteci Ernesto Vassalo’nun İzmir’in Yunanlılar tarafından işgalinden sadece üç gün sonra o günlerde yaşanan mezalimi kaleme aldığı, İl Tempo gazetesinde yayımlanan makalesinden önemli bölümleri aktardığımız yazımızın ikinci bölümüyle devam ediyoruz.

“İlk ateşi kim açtı? Çatışma nasıl başladı? Bunu şimdiye kadar açıklamak mümkün değil. Ben farklı versiyonlarını anlatabilirim: İlk ateş, bir Türk askeri tarafından kışlanın içinden açıldı. Yunan askerlerine eşlik eden ve onları Türk mahallesine saldırmaya kışkırtmak için bir sivil tarafından ilk ateş açıldı. İlk ateş, bir Türk tarafından, bir Türk otelinin penceresinden açıldı. İlk ateş, yağma için kargaşa yaratmak isteyen, kötü niyetli bir kişi tarafından açıldı.

Haberin Devamı

İtalyan bir gazetecinin gözüyle İzmir’in işgal günü (2)
Ateş sona erer ermez, büyük çaplı bir Türk tutuklaması başladı. Tutuklananlar büyük ölçüde gruplar halinde, elleri başlarında, ilk ateşte yaralanıp hastaneye kaldırılan valilikten veya kışladan çıkıyorlardı. Tükürüklerle ve hakaretlerle, sivri uçlu metal parçalarla veya dipçik ve kabzalarla karşılandılar. Süngülü askerlerin ortasında kaldılar. Gözaltı için hiçbir hazırlığın olmadığı Yunan gemilerine yönlendirildiler. Sık sık, üç defa ‘Zito Venizelos!’ diye bağırmak zorunda kaldılar. Korkmuş ve ürkmüş yaşlıların, kadınların ve Türk askerlerinin sesleri duyulabiliyordu: ‘Zito Venizelos!’ Sokakta esirlere yapılan işkence arttı. Rum kalabalık onlara gülüyordu. Esirler, yara bere içinde her taraflarından kan damlayarak zar zor yürüyorlar ve merhamet diliyorlardı. Yunan askerlerin arasında kıyıda yürüyen esirlerin üzerine bazı Rum evlerinin pencerelerinden tabancayla ateş ediliyordu. Asker kıyafeti giymiş pek çok yerli Rum, Türklere katliam yapmak için heyecan içindeydi. Fes, öldürülme vesilesi olmuştu. Eğer Türkler çalışırken ya da teknelere kaçarken fark edilirse ateşlere hedef oluyordu. Kordon boyunca yere düşmüş –vurulmuş ya da sadece yaralı- olanlar, kıymetli eşyası alınarak denize atıldı. Ana caddede bir Rumun, iki Yunan askerinin arasında bileklerinden kelepçeyle tutuklu bir Türke yaklaşıp kafasına arkadan ateş ettiğini bir müttefik subayı gördü. Rum gençleri eğleniyordu.

15 Mayıs ve sonraki günlerde Türklere karşı şiddet ve zulüm devam etti. Bir kısmı, Fransız ya da Amerikalı subaylar tarafından savunuldu ve serbest bırakıldı. Rum halkından bazıları şahsi intikam peşine takıldı. Yunan askerlerinin Türkleri tutuklamalarında yardımcı oldular ve Türklerden büyük nefretleri patlayacak bir alan buldu. Yerli Rumların kendi başlarına veya başlarında Yunan devriyeleriyle dolaştıkları görülüyordu. Özellikle gece, Müslümanların ve Avrupalıların -bilhassa İtalyanların- evlerine, bazı Türklerin gizlendikleri için arama yapacakları bahanesiyle daldılar. 15 Mayıs gecesi yaşanan ölümler hakkında farklı ve abartılı rakamlar verilmektedir. Güvenilir kaynaklar, bana şu ölüm rakamlarında güvence verdi: 300 Türk, 100 Rum ve 2 Yunan askeri.
Aynı zamanda, Türklerin her yerde tutuklandığı sırada pazar ve şehrin pek çok yerindeki, yine Türklere ait dükkânlar yağmalanıyordu. Şehir, açgözlü ve hırsız Rum ayaktakımlarına terk edilmişti. Kapılar kırıldı, düşük insanların yapabileceği her şey yapıldı. Türk polisi ya tutuklandı ya da ortadan kayboldu. Katil ve hırsızların hükmü geçiyordu. Yirmi kadar İtalyan mağazasıyla bir kısım İngiliz ve Fransız mağazaları da yağmalandı. Yunanlılarınki yağmadan kurtuldu. Bunlar, sahipleri tarafından kapılarına birer Yunan bayrağı olan kartlar asılarak işaretlendi… 

Haberin Devamı

Hırsızlıkların büyük kısmı –genellikle- zengin Türklerin evlerine zorla giren silahlı Rumlar tarafından yapılmış ve paraları, mücevherleri ve gümüş takımları tehditle alınmıştır.”

Prof. Dr. Mevlüt Çelebi Hoca’nın İtalyan arşivlerindeki çalışmalarıyla İzmir’in işgal günlerine dair gün ışığına çıkan başka belgeler de var. Emekleriniz için teşekkürler Çelebi Hocam.