Abdurrahman Keskiner’in 680 sayfalık ‘Prodüktör’ adlı kitabının Yılmaz Güney bölümünü yeni bitirdim. Keskiner’in anlattığı, Ali Can Sekmeç’in yazdığı kitapta sanatçının filmleri ve kadınları geniş yer kaplıyor. Kitapta ayrıca ‘Çirkin Kral’ın Nebahat Çehre ve Fatoş Güney’le olaylı aşklarına dair bilginin yanı sıra ‘Belanın Yedi Türlüsü’nde oynattığı Feri Cansel’le ilişkisine dair çarpıcı detaylar da var:
“Yılmaz Abi’nin bir hayli hareketli geçen iki aylık hava değişim izni sonunda bitti. Yılmaz Abi, Muş’taki kışlasına teslim olmadan önce Ankara’da bir sinema salonu açılışına katılacaktı. Feri Cansel de bizimle gelmek isteyince Yılmaz Abi dayanamadı, onu da alıp yola çıktık. O Ankara’dan trene binip Muş’a gidecek, biz İstanbul’a dönecektik. Yılmaz Abi, ‘Kayseri’ye kadar gidelim, ben oradan bineyim’ dedi, öyle yaptık.
Fatoş Güney, Abdurrahman Keskiner, Yılmaz Güney (1970)
Ya Feri, ya Fatoş!
Yılmaz Abi, trene binerken birden Feri’nin kolundan tutup yukarı çekti onu. Her şey film sahnesi gibiydi. Muş’a beraber gittiler.
Birkaç ay sonra Yılmaz Abi aradı ve Muş’a çağırdı, terhisi yaklaşmıştı. Muş’taki evde Feri’yle karşılaştım. Annesi Muş’ta yaşadığı için evci çıktığında Feri’yle görüşüyordu. Ancak bundan Yılmaz Abi’nin annesi Güllü Hanım memnun değildi, Feri’nin gönderilmesini istedi. Yılmaz Abi karşı çıkıp, ‘Apo, daha yeni geldi. Ayıp olur’ deyince, tutamadım kendimi:
‘Abi, Feri gidecek yoksa ben Fatoş meselesinden çekiliyorum. Bana söz verdin. Ben orada kızı oyalamaya çalışıyorum, sen burada Feri’yle berabersin. Olay gazetelere yansırsa bir daha Fatoş’u göremezsin.’ Feri Cansel çok iyi bir kızdı, ama Yılmaz Abi’yle olmazdı.”
Yılmaz Güney, 25 Mart 1970’te terhis oldu. Kolej yıllarında başlayan ikilinin ilişkisi Fatoş Güney, 18 yaşını doldurunca 27 Haziran 1970’te evliliğe dönüştü.
Yılmaz Güney, Feri Cansel (1969)‘Çirkin Kral’ın maymunu
Silahlara tutkusu ve kabadayılarla dostluğu bilinen Yılmaz Güney, ‘Bir Çirkin Adam’ filmini çekerken kabadayı Hasan Heybetli’nin babası Hüso’nun Beyoğlu’ndaki kumarhane açılışına gider. İstanbul’un tüm kumarbazlarının katıldığı açılışı polis basar. Oyuncunun üzerinden ‘Çifte Tabancalı Kabadayı’ filmindeki gibi ruhsatsız iki silah çıkar. Masada Dündar Kılıç’ta da ruhsatsız silah çıkınca, gözaltına alınırlar. Oyuncu asker olduğu için Merkez Komutanlığı’na, Dündar Kılıç, Emniyet’e götürülür. Kılıç tutuklanır, ama Güney, Keskiner’in tanıdığı vasıtasıyla el konulan tabancaların yerine filmde kullanılanları koydurunca serbest kalır.
Güney’le Keskiner, Beyoğlu’nda yürürken peşlerine bir maymun satıcısı takılır. Güney’in aldırdığı maymun, bir tanıdığa emanet edilir. O kişi, “Bu maymun kadınların eteklerini kaldırıp, bacaklarına bakıyor” deyince, Güney onu bir filminde oynatır ve verdikleri 750 liranın karşılığını alır.
Keskiner’in anı kitabından yazacak daha çok konu var.
Nebahat Çehre, Yılmaz Güney, Ali Uğur, Abdurrahman Keskiner (1967)
GÜNÜN SÖZÜ
“Hayatta her şey ol, fakat birilerinin alternatifi asla olma.” (T. S. Eliot)