Ali Eyüboğlu

Balmumcu’daki Mövenpick Bosphorus Hotel’de bir söyleşim vardı. Röportajın ardından otelden ayrılmak üzere çıkışa doğru giderken resepsiyonda baktım tanıdık bir isim. Coşkun Sabah ve yanında iki genç kız...

Sanatçıyla göz göze gelince selamlaştık... Coşkun Sabah, kızları Roza ve Helen’le tanıştırdı beni...

Sanatçı, kızlarını otele yerleştirmek için geldiğini söyleyince sebebini sordum. Macaristan’da işletme okuyan 25 yaşındaki büyük kızı Roza’nın kendisiyle aynı evde, Şişli’deki Pera Güzel Sanatlar Lisesi’nde okuyan 15 yaşındaki Helen’in ise 2017’de boşandığı eski eşi ve kızlarının annesi Ceyda Okay’da kaldığını anlatan sanatçı, ardından şunları söyledi:

“Annesi iş seyahatinde olduğu için Helen evde tek başına kalmak istemedi, bana geldi. Ancak benim evdeki tadilat henüz bitmedi. O yüzden evin işleri bitene kadar birkaç gün abla-kardeşin otelde kalmasına karar verdik.”

Büyük kızının çalışmadığını, küçüğünün ise iyi bir müzisyen olma yolunda

79 yaşında aramızdan ayrılan sanatçı Ferdi Tayfur’un şarkılarla ve gözyaşlarıyla uğurlandığı son yolculuğuna aile üyeleri arasındaki kavga damgasını vurdu... Levent’teki Barbaros Hayrettin Paşa Camisi’ndeki cenaze töreninde Ferdi Tayfur hayranları kendisine tepki gösterince Necla Nazır, cenaze namazını beklemeden camiden ayrıldı. 

Aldığım yeni bilgiler ışığında diyeceğim şu ki, Ferdi Tayfur’un cenazesindeki aile içi kavga fragmandı, asıl film ve kavga miras paylaşımında yaşanacak.

Nereden mi çıkardım bunu? 

Necla Nazır’ın aylar önce, Ferdi Tayfur ile Tuğçe Tayfur sosyal medya üzerinden kavga ederken, “Niye sesi çıkmıyor?” diyenlere yanıt niteliğinde yayınladığı videoda, “Kızımın hakkını kimseye yedirmem” vurgusu vardı. Necla Nazır’ın cenazeden sonra söyledikleriyse şunlardı: 

“İnsanlar yaşadığımız şeyin iç yüzünü bilmiyor, ezbere konuşuluyor. Ne yayılıyorsa ona karşılık cevap oluyor. Biz sürekli suskun kaldık. Bizim kimseyle alıp veremediğimiz yok. Baba-kızı düşman hale getirdiler.” 

Aralarını

Ferdi Tayfur’un ölümünden sonra sosyal medya platformlarında hakkında ne kadar yorum yapıldığı, sanatçıya dair eski ne kadar sohbet veya konser videosu varsa dolaşıma sokulduğu, bunların ne kadar izlendiğine dair bir veri yok elimde. Ancak kanaatim şu ki, Ferdi Tayfur’un ölümü şimdiye kadar hiçbir ünlüye nasip olmayacak bir trafik yarattı sosyal medyada... 

Yıllarca yazıp bestelediği ve söylediği şarkılarla birkaç kuşağın aşk acılarını sarıp sarmalayan sanatçının ölümü, o insanları da derinden etkiledi... Çünkü ‘Ferdi Baba’nın hit olmuş şarkıları yıllarca gönül yarası olanların merhemi gibiydi... Her şarkısı farklı bir yaşanmışlığın eseriydi ve dinleyicisinin gönül telini titretiyordu. Sanatçı ölünce insanlar hayatlarından bir parçanın geri dönmeyecek şekilde kopup gittiğini hissetti. 

30’dan fazla albüm ve dokuz Altın Plak Ödülü sahibi sanatçının tüm şarkılarını yazsam bana ayrılan yer yetmez, o yüzden birçok insanın ezbere bildikleriyle

Murat Yıldırım’ın Erdal Özyağcılar, Büşra Pekin ve Ezo Sunal’la başrollerini paylaştığı yeni sinema filmi “ŞamPİYONlar” 10 Ocak’ta seyirciyle buluşacak. Bugün İstanbul Kongre Merkezi’nde galası yapılacak filmin çocuk oyuncuları Mert Ege Ak, Ebrar Alya Demirbilek, Nehir Nazlı Yağcı ve Ayaz Gülşen… Yapımcılığını Polat Yağcı’nın üstlendiği gerçek dünya ile animasyon dünyasının hayal gücünü birleştiren çocuk ve aile filmini izleyenleri bekleyen sürprizlerden biri konuşan santranç taşları olacak.

Üstelik onlara seslerini verenler şov dünyasının birbirinden ünlü isimleri. Filmde ‘at’ı Ajda Pekkan, ‘beyaz piyon’u Engin Altan Düzyatan, ‘vezir’i Kubilay Aka, ‘fil’i Ali Poyrazoğlu, ‘siyah piyon’u ise Burak Deniz seslendirdi.

Murat Yıldırım ile yaz tatilinde ailesiyle dedesinin yanına giden Efe’nin santrançla tanışmasını konu alan filmi ve sanat yolculuğunu konuştuk. Bu filmde Murat Yıldırım ‘Efe’nin babası rolünde.

Murat Yıldırım ile

Toplumda gittikçe derinleşen bir kutuplaşma var mı? Var...

Toplumun bir kesimi, kendileri gibi düşünmeyenlerle arasına mesafe koyup onları ötekileştiriyor mu?

Evet...

Ancak Türkiye için yeni bir durum değil bu...

Son yıllarda toplumdaki bu siyaset eksenli ikiye bölünme hali, internet ve sosyal medya hayatımıza girmeden de vardı...

Bu ülkede toplumun elitleri ve beyaz Türkler, yıllarca arabesk müziği, onu söyleyenleri ve dinleyenleri ötekileştirmedi mi?

Daha iyi bir yaşam umuduyla köylerden kentlere göç edenler, Avrupa’ya gurbete gidenler ve aşk acısı yaşayanların duygularına tercüman olan şarkılar “Toplumu yozlaştırıyor” diye küçümsenip, hakir görülmedi mi?

Gönül yasak dinlemez

Hollywood starları Angelina Jolie ile Brad Pitt’in evlilikleri iki yılda bitti, ama resmi boşanma süreci sekiz yıl sürdü. 2016’da başlayan evlilik 2024’ün sonunda nihayet resmen bitti. Angelina Jolie’nin avukatı James Simon’un bu konuda yaptığı açıklama şu:

“Angelina, sekiz yıldan uzun süre önce Sayın Pitt’ten boşanmak için dava açtı. Kendisi ve çocukları Sayın Pitt ile paylaştıkları tüm mülkleri bıraktı ve bu süreçte ailesi için sükûnet ve huzur bulmaya odaklandı. Bu, sekiz yıl önce başlayan ve hâlâ süren uzun bir sürecin parçası. Açıkçası Angelina çok yorgun, ancak bu kısmının bitmesi içini rahatlattı.”

İki yıl evli kalan Brad Pitt ile Angelina Jolie’nin sekiz yılda niye boşanamadıklarına dair Bild ve TMZ’de okuduğum haberlerden anladığım şu:

Bild’deki “Brangelina’nın boşanması bu yüzden sekiz yıl sürdü” başlıklı yazıda tek yeni ve önemli, çiftin tahmini 400 milyon dolarlık ortak varlıklarının

Sunucu Ersin Düzen’in, 343 Digital’e konuk ettiği eski milli basketbolcu İbrahim Kutluay arasında geçen diyaloğa bakar mısınız?

E.D.: Hadise mi, Gülşen mi?

İ.K.: Neye dayandırmam lazım bunu?

E.D.: İkisi de şarkı söylüyor. Fiziksel özellikleri de olabilir. Bana değil, sana soruldu.

İ.K.: (Gülüyor) Bak nasıl sana çevirdim konuyu.

E.D.: Hadise mi, Gülşen mi?

İ.K.:

Şimdiye kadar birçok kez yazdım, ulusal kanallara dizi yapmak yerine ısrarla dijital platformlarda iş yapan oyuncuların kariyerlerine zarar verdiklerini. Dijitalde reyting riski yok, bölüm sayısı ve para garanti, ama ulusal kanallar gibi geniş izleyici kitleleri yok. Dijital izleyicisi ünlülere mesafelidir, açık kanalların izleyicileri ise sıcak ve samimi. Oyunculara sevildiklerini hissettiren kitle de budur. O yüzden oyuncu yıllar içinde iyi para kazanır, ama kitlelerden uzaklaşır.

‘Yönetmen Yılmaz Erdoğan’ kitabını okuyunca anladım ki Kanal D’de ekrana gelen ‘İnci Taneleri’nin yaratıcısı ve yıldızı da benimle aynı fikirde... İşte Yılmaz Erdoğan’ın bu konuda söyledikleri.

“Bir kere dijital kanalların vaat ettiği şeyi gerçekleştiremediğini görüyorum. Hiçbir yönüyle tercih edilecek bir alan gibi değil.

Seyirciyle bir ilişkisi yok. Yani ana kitle, ana gövdeyle bir bağı yok. Bağın olmadığı zaman da senin aslında kariyerinin gidişatını da büyük seyirci kitlesi belirler. Yoksa sen iş yapıyorum zannederken yavaş yavaş aşağıya doğru formsuz bir