Şu günlerde sosyal medyanın tartışma konularından biri Cumhuriyet Bayramı nedeniyle düzenlenecek konserlerden şarkıcılara ödenecek paralar.
Önce İzmir Konak Meydanı’ndaki Cumhuriyet kutlamalarında sahne alacak Şevval Sam konseri, Konak Belediyesi’ne maliyetinin 5 milyon 300 bin lira olacağı haberi ve Vigor Yapım’ın belediyeye verdiği makbuzun görseliyle gündem oldu.
Şevval Sam, konu hakkında şu açıklamayı yaptı:
“Bu belge bir fatura veya ödeme belgesi değildir ve söz konusu rakam total bir organizasyon bütçesini içerir. Bunun içinde ses-ışık sahne, ulaşım, konaklama, ağırlama, jeneratör, reji, sanatçı kaşesi dahil olmak üzere bütün prodüksiyon giderleri mevcuttur.”
Konak Belediyesi, “Mali disiplin adımlarımızın meyvelerini toplayıp, ekonomik sıkıntılarımızı aştığımız günlerde komşularımızı yeniden kültürel ve sanatsal etkinliklerimizle buluşturacağız” açıklamasıyla konseri iptal ettiğini duyurdu, ama tartışma bitmedi.
Tartışılan ücretler
Ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Cumhuriyet Bayramı k
Bu yıl 24’üncüsü düzenlenen magazinci.com’un ‘İnternet Medyası Yılın En İyileri’ ödül töreni Maslak’taki Hilton Oteli’nde yapıldı.
Öyküsünü yazdığım ‘Serçenin Gözyaşı’ filmi ve Seher Kılıç’la hazırladığımız ‘Magazin Noteri’ ödüle layık görüldükleri için törene katıldım.
Ödül törenine katılanlar arasında epeydir ciddi sağlık sorunları yaşayan Zerrin Özer de vardı.
Törenin başındaki saygı duruşu ve ardından İstiklal Marşı’nın okunması sırasında en güçlü sesin Zerrin Özer’den geldiğinin altını çizeyim.
48’inci sanat yılında okuduğu ‘Basit Numaralar’ şarkısıyla ‘Yılın En İyi Şarkıcısı’ ödülünü almak için sahneye çıktığında, “Beynimdeki damarlardan biri yüzde 70, diğeri yüzde 30 tıkalı. Sağa sola çarparak yürümemin sebebi o” diyen Zerrin Özer, dokunaklı bir konuşma yaparak ülkemizde olan bitenlere karşı ne denli duyarlı olduğunu da
Emre Altuğ’la evliliğinden Kuzey (15) ve Uzay (12) adında iki çocuğu olan Çağla Şıkel’in büyük oğlunun ergenlik döneminde yaşadıklarına dair anlattıkları bilinçli bir anne-baba olmanın önemini kez daha gözler önüne serdi.
Birbirini seven iki kişi evleniyor ve çoğu genç yaşta anne-baba oluyor.
Bizde ebeveynliğin okulu ve eğitimi yok. Hal böyle olunca her anne-baba, ailelerinden ve çevrelerinden öğrendikleriyle adeta deneme-yanılma yöntemiyle yetiştiriyor çocuklarını.
Çağla Şıkel’in konuk olduğu Ceyda Düvenci’ye anlattıkları da bunun tipik bir örneği:
“Cinnet geçirmedim mi? Tabii ki de geçiriyorum. Kapıları kırmadım mı? Kırmışımdır. Hepsi deneyerek, baktım kapı kırdım bir şey değişti mi? Asla değişmedi. Demek ki o kapıyı kırmak sadece benim elime zarar veriyor.
Elimi de kırdım. Gerçekten öyle vurmuşum. Ne oldu? Çocuk orada bilgisayar oynamaya devam etti, ben gittim atel taktırdım!
Anladım ki o el oraya vurulmayacak. ‘Bir ergenle inatlaşma’ demişlerdi, ondan beklediğin şey saygı ve değer. Alamayacaksın
Antalya Altın Portakal’dan aldığı ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülünü Yılmaz Güney’e ithaf eden Nur Sürer, kendisini eleştirenlere ‘densiz’ dedi. Sürer isim vermedi, ama Farah Zeynep Abdullah’ı kastettiği belli. Çünkü oyuncu Sürer’in o konuşmasını yayınlayıp, “Ne Yılmaz Güney’i be” diye tepki göstermişti. İşte Sürer’in bu konuda söyledikleri:
“Yılmaz Güney biz sinemacılar için gerçekten çok önemli bir adam. Hiçbir sinemacı Yılmaz Güney’le ilgili en ufak bir şey konuşamaz, konuşmaz. Ama bazı densizler, filmini bile izlememiş insanlar, adam öleli 40 yıl olmuş, 30 yaşındaki biri Yılmaz Güney ile ilgili bir hikâye uydurabiliyor. Katiyen kimseye yedirmeyiz Yılmaz Güney’i. Hiçbir şey bilmiyorlar, öyle atıp tutuyorlar. Ben onların cahilliğine bırakıyorum.”
Arşiv yalan söylemez
Yılmaz Güney’in sinemacı kimliği Nur Sürer’in kırmızı çizgisi olabilir. Birçok insanın kırmızı çizgisi de ‘kadına
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), televizyonların gündüz kuşağı programları için yeni kurallar ve yasaklar getirdi.
RTÜK bu kararları durup dururken almadı. Vatandaşların ‘Alo RTÜK’e yaptığı şikayetleri değerlendiren RTÜK yönetimi, hazırlanan ‘Gündüz Kuşağı Programları Yayın Etik İlkeleri’ni oy birliğiyle kabul etti.
Buna göre artık gündüz programlarında şiddet, istismar, cinayet başta olmak üzere suç teşkil eden konular işlenemeyecek. Yeni kararlara uymayanlara ağır yaptırımlar gelecek.
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in, “Yayınlardaki zararlı içeriklere karşı aile, çocuk ve kadınlarımızı korumak temel görevimizdir” sözleriyle duyurduğu ‘Gündüz Kuşağı Programları Yayın Etik İlkeleri’ şunlar:
* Özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesi doğrultusunda kişilerin özel hayatına ilişkin bilgi, belge ve kayıtlar kesinlikle yayınlanmayacak. Katılımcılar, kendilerinin ya da üçüncü kişilerin özel hayatlarına ilişkin konularda beyanda bulunmaya zorlanmayacak.
* Program sunucusu ve
Kültür ve Turizm Bakanlığı kurulduğundan bu yana ilk kez üç ayrı birimin genel müdürlük koltuğunda sanatçılar görev yapıyor.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, önce Tamer Karadağlı’yı Devlet Tiyatroları Genel Müdürü yaptı, ardından Tan Sağtürk, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü oldu. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Dr. Batuhan Mumcu’ya bağlı Sinema Genel Müdürlüğü’ne de Birol Güven atandı.
Üç genel müdürden Karadağlı ve Sağtürk’le röportaj yapmıştım. Şimdiye kadar dizi setinde ya da Bağlarbaşı’ndaki Mint Yapım’da sohbet ettiğimiz Birol Güven’le bu röportajı Türkiye Kültür Yolu Festivali için gittiğimiz Diyarbakır’da yaptık.
Senarist ve yapımcı olarak “Çocuklar Duymasın” gibi 17 yıl reyting rekorları kıran bir diziyle, “Mandıra Filozofu” gibi efsane bir film, birçok projeye, çok okunan kitaplara imza atan, 23 Şubat’ta Sinema Genel Müdürü olan Birol
Gökçe Bahadır’ın iyi bir oyuncu olmasının yanı sıra iyi bir şarkıcı olduğunu biliyordum, ama bugüne kadar onu sahnede canlı izlemişliğim yoktu.
Oyuncu, reklam yüzü olduğu Jimmy Key’in Yeniköy’deki Esma Sultan Yalısı’nda verdiği davette müzisyen eşi Emir Ersoy’un daveti üzerine sahneye çıktı. Gökçe Bahadır, ilk şarkısını söyledikten sonra davetliler, “Bir daha... Bir daha...” diye tezahürat yapınca, sahneden inemedi. Oyuncu, iki şarkı daha söyledi. Oyuncunun sesini ve sahnedeki performansını beğendim.
Yeri gelmişken bir hatırlatma yapayım; Gökçe Bahadır’la iki yıllık sözleşme imzalayan Jimmy Key, İzmir’de kurulan, Türkiye’de 72, altı ülkede (Irak, Romanya, Azerbaycan, Suudi Arabistan, Mısır ve KKTC) 16 mağazası olan yerli bir firma.
Mankensiz defile!
Modacı Tanju Babacan, tasarlayıp çizdiği kıyafetlerden mini bir film yaptı. Modacının çizimlerine çekilen fotoğraflardaki modeller, yapay zekâ maharetiyle canlandı ve podyumda yürüdü. Böylece ilk kez mankensiz bir kreasyon sunumu
61. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde sonuçlar 12 Ekim akşamı açıklandı. İş seyahatlerim nedeniyle geç katılıp, erken ayrıldığım Altın Portakal’daki açığımı kapatmak için festivali takip eden meslektaşlarımdan aldığım bilgileri 9 Ekim’de kaleme aldım. 10 Ekim’de yayınlanan yazımın bir bölümü şöyleydi:
“9 Ekim’e kadar izledikleri filmlerden beğendiklerini sorduğum Mutlu Hesapçı, Oya Doğan, Olkan Özyurt, Sayım Çınar, Suzan Demir, Taha Feyizli, Ali Can Sekmeç, Sadi Çilingir ve Caner Ural, ‘Mukadderat’ın ‘En İyi Film’, Nur Sürer’in ‘En İyi Kadın Oyuncu’ olduğunu söyledi. Coşkun Çokyiğit ve Arzu Değer’e göre ise ‘En İyi Kadın Oyuncu’ Binnur Kaya.
Ali Can Sekmeç, bu konuda ilginç bir şey söyledi:
“Binnur Kaya’ya sordular ödül işini, ‘Nur Abla varken bana vermezler’ dedi.
Jüri, 12 Ekim’de ‘Altın Portakal’a kimleri layık görürse görsün, sinemadaki 45’inci yılında Nur