Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Büyük olayların simge fotoğrafları olur... Bana göre 6 Şubat depremlerinin insanlara nasıl acılar yaşattığını anlatan fotoğraf; bir babanın, depremde hayatını kaybeden kızının elini tuttuğu karedir... Depreme, ziyarete gittiği babaannesinin evinde yakalanan 15 yaşındaki Irmak Leyla Hançer’in enkaz altındaki cansız bedeninden görünen tek uzvu olan elini bir an olsun bırakmayan baba Mesut Hançer’in yüzüne yansıyan acısı ve çaresizliği, yıllar geçse de hafızalardan silinmez.

İş insanı Necat Gülseven ve şarkıcı eşi Ebru Yaşar, depremde kendi evi de yıkıldığı için artık yaşamak istediği Ankara’da Mesut Hançer’e ev aldı.

Haberin Devamı

Unutulmaz acılar

Acılı babanın en büyük dünyevi ihtiyaçlarından biri karşılandı, ama bu bile, o babanın acısını biraz olsun hafifletir, ama bitirmez... Çünkü, “Allah düşmanımın başına vermesin” dedirten acılardan biridir evlat acısı...

Merkezi Kahramanmaraş olan 6 Şubat depremlerinin yürek dağlayan görüntülerinden biri de KKTC’den turnuva için geldikleri Adıyaman’da İSİAS Otel’in enkazında can veren 65 kişi arasındaki 12-14 yaş arası öğrencilerin, şampiyonluk kutlamasından çekilen videodur...

11 ili vuran depremlerden sonra ortaya çıkan bir başka görüntü ise yapan ister müteahhit olsun ister mal sahibi inşaattan malzeme çalmanın
en net belgesidir...

“Depremin ardından sadece fincan takımları sağlam kaldı”, “Deprem anında fincan takımları yerinden oynamadı”, “Depremde yıkılan binada fincanlar rafta kaldı”, “Depremin tuzla buz ettiği apartmandan geriye fincanlar kaldı” ve “Depremde fincan takımı yerinde oynamadı” gibi başlıklarla medyaya yansıyan hırsızlığın kanıtından bahsediyorum...

Kendi duvarı gibi!

Kahramanmaraş’ın Dulkadiroğlu ilçesi İsmet Paşa Mahallesi, Trabzon Bulvarı üzerindeki bitişik apartmanlardan biri, depremleri ağır hasarla atlattı, diğeri çöktü...

Mutfak dolabının rafındaki altı beyaz fincan takımı da böylece kabak gibi ortaya çıktı.

Peki, apartman çökünce o raflar ve fincanlar nasıl sağlam kaldı?

Çünkü, hasar alan, ama yıkılmayan apartmanın duvarında o fincanlar.

Haberin Devamı

Müteahhit, mal sahibi ya da sahipleri, “Bitişik binanın duvarları var. Bizim masrafa girip, yer kaybetmemize gerek yok” deyip, yan bina duvarını kendi duvarları gibi kullanmışlar.

Depremin bina yıkılırken mutfak rafı ve fincanları götürememesinin sebebi, duvarın o evin değil, bitişiğin duvarı olması...

İbretlik görüntü

Yaptıkları apartmanın komşu binayla bitişik cephesine, masraftan kaçınmak ve metrekare kazanmak için briket veya tuğla örmeyen bir inşaat sahibi düne kadar malzeme hırsızıydı, 6 Şubat depremlerinden sonra ölümlere sebep olan bir suçludur.

11 şehirde büyük yıkıma sebep olan “Asrın felaketi”, o suçluyu teşhir etmek için bıraktı o duvardaki fincanları... Bana göre o görüntü, inşaatta hırsızlığın tavan yaptığı noktadır...

6 Şubat Kahramanmaraş depremleri dendiğinde benim için “Acının fotoğrafı” enkaz altında can veren kızının elini bırakmayan baba, “İnşaatta malzemeden çalmak nedir?” diye sorulduğunda da para hırsı uğruna insanların canlarını hiçe sayanları simgeleyen yıkılan binadan geriye kalan o fincan takımı olacaktır. 

Haberin Devamı

6 Şubat depreminin simge fotoğrafları

6 Şubat depreminin simge fotoğrafları

Düğün sahnesinde evlenme teklifi

Çanakkale Lapseki’de çekimleri süren “Hayatımız Roman” filminin düğün sahnesinde set ekibini şaşırtan bir gelişme oldu.

Yönetmenliğini Savaş Sancak’ın yaptığı filmin oyuncuları arasında Arzu Yanardağ ile bir yıldır birlikte olduğu sevgilisi Uğurcan Yanardağ da vardı. Uğurcan Yanardağ, düğün sahnesi çekilirken sevgilisi ve rol arkadaşı Arzu Yanardağ’ın önünde diz çöküp, evlilik teklifinde bulundu. Şaşkınlığını ve mutluluğunu gizleyemeyen Yanardağ, set ekibiyle Roman mahallesinin sakinlerinin tezahüratı eşliğinde evlilik teklifine “Evet” dedi.

Tebrikler... Haydi hayırlısı.

Bakalım Arzu Yanardağ, üçüncü kez nikâh masasına ne zaman oturacak?

6 Şubat depreminin simge fotoğrafları

GÜNÜN SÖZÜ

“Dünyadaki en güçlü insanlar kimlerdir diye sorsalar; kendi başının çaresine bakmış kadınlar derim.” (Cemal Süreya)