Operaları, getirdiği yenilikler ve yazıları ile müzik teorisyeni, romantik akımın güçlü ismi Richard Wagner, hiç şüphesiz bir dehaydı, ancak müziğinin dışında bir antisemitistti. 1930’larda Almanya’da iktidara gelen Nazilerin referans aldığı, ikon haline getirdiği bir müzisyendi. Richard Wagner’i müzik dehası mı yoksa antisemitist olarak mı göreceğiz?
Alman toplumu, filozoflardan, ressamlara, yazarlardan müzisyenlere kadar çok sayıda düşün insanını insanlığa sunmuştu. Bunlardan biri de Richard Wagner’di. Sanat alanında literatüre soktuğu “Toplam sanat eseri’’ kavramı ile bir deha olan Wagner’in müzik dünyasındaki yeri, aradan iki asır geçmesine rağmen, hiçbir zaman doldurulamadı.
Yayın dünyasına farklı bir soluk aldıran Alfa Yayınları, Richard Wagner’in ‘’Geleceğin Sanat Eseri’’ kitabını Türk okurlar ile buluşturdu. Kitapta hem Wagner’in hayatı hakkında geniş bölümden sonra onun sanat dünyasına yönelik uzun cümlelerden oluşan yazıları yer alıyor.
Operada devrim
Müzik dünyasına çok ciddi yenilikler getiren Wagner için aryalar, düetler yoktur, bunun yerine sanatçılar sözleri ile müziğe eşlik eder. Yunan kültürünü referans alarak eserlerini şiirsel, görsel, müzikal ve dramatik sanatları sentezlemeye çalıştı. “Gesamtkunstwerk” (Toplam sanat eseri) kavramıyla operada devrim yarattı. Uçan Hollandalı, Lohengrin, Tannhäuser, Nibelung Yüzüğü, Tristan ve Isolde, Nürnbergli Usta Şarkıcılar gibi çok sayıda eseri bugüne kadar ulaştı. Richard Wagner, o kadar duygu yüklü eserler yaratmıştı ki, o öldükten yıllar sonra 1911’de Avusturyalı orkestra şefi Felix Motti ve 1968’de Alman orkestra şefi Josef Keilberth, Tristan ve Isolde’nin ikinci perdesinde geçirdikleri kalp krizi sonucu sahnede ölmüşlerdi.
Sanatı yasaklamak
1991’de Beyrut’ta düzenlenen bir festivalde Yahudi şef Daniel Barenboim’in yönettiği Wagner’e ait “Tanrıların Şafağı” isimli opera kaydını yaptı. Barenboim, aynı zamanda Edward Sait ile ortaklaşa Yahudi ve Filistinlerden oluşan bir orkestra bile kurmuşlardı. İsrail’de klasik müzik yayını yapan Kol Hamusica adlı radyo, Wagner’in bu eserini yayınlayınca İsrail’de kıyamet koptu. Tepkiler üzerine radyo özür dilemişti ve bir daha Wagner eseri çalmamıştı.
Sanata yasak getirme işi Hitler’in Nazi Almanya’sında çok geçerli bir konuydu. Naziler zamanında kurulan Reich Müzik Bürosu “Reichmusikkammer” de cazı, “dejenere zenci müziği” olarak nitelendirmiş ve yasaklamıştı. Büro, Mahler, Mendelsshon, Schoenberg gibi Yahudi kökenli bestecilerin müziğine de yasak getirmişti.
Müzikte Yahudilik
Richard Wagner her ne kadar Almanya’da doğup büyüse de, yaşadığı dönemde yerinde duramayan bir sanatçıydı. Politik ya da ekonomik nedenlerle sürekli ülkeler, şehirler değiştirmiş, hatta kaçmak zorunda kalmıştı. Paris’e kaçtığı günlerde ciddi bir Alman milliyetçisi olmuştu. Almanların aşağılanması onu ulusçu yapmıştı. Tartışmasız bir dehanın Yahudi düşmanlığı, müzik dünyasındaki başarısı kadar tartışılan ve eleştirilen yanıdır. Wagner, “Müzikte Yahudilik” kitabı ile bütün şimşekleri üzerine çekmişti. Bu kitabında, “Herkesin bildiği gibi günlük hayatta Yahudilerle ilgili ilk gözümüze çarpan şeyler dış görünüşleri ile ilgili detaylardır. Yahudiler, Avrupa kültürlerinin hepsi için dışarıdan geleni temsil eder. Avrupa kültürünün bir parçası değil, ona yabancılardır” diye yazabilmiştir Wagner.
Wagner ölümünden kısa bir süre önce Kral II. Ludwing’e yazdığı mektupta da Yahudi düşmanlığı yapmıştı: “Yahudi ırkı, insanlığın ve ondaki tüm soylu şeylerin doğuştan düşmanıdır. Biz Almanları onun yüzünden felakete sürüklendiğimiz kesindir ve belki de çoktan her şeye hâkim olan Yahudiliğin karşısında sanatçı insan olarak ayakta kalabilen son Alman’ım.”
Ulusal kahraman mıydı?
Yaşamını yitirdikten yıllar sonra Almanya’da ortaya çıkan Naziler, Wagner’i bir ulusal kahraman olarak gördü. Eserleri resmî bir müzik gibi çalındı. Yahudilere karşı uygulanan faşizan politikalar nedeniyle Yahudilerin Wagner’i sevmelerini bekleyemeyiz. Fakat İsrail Radyosu’nun Wagner müziğini yayınlayıp özür dilemesini tartışmak gerekir. Bugün antisemitizmin insanlık suçu olduğunu hiç göz ardı etmeden çok sert bir şekilde eleştirebiliriz. Fakat Wagner gibi bir sanatçının eserlerini, ortaya çıkardığı müziği, 200 yıldan beri gündemden düşmeyen dev bir sanatçıyı göz ardı mı edeceğiz? İsrail Radyosu’nun, Nazilere tepki olarak Wagner’i yasaklaması, tıpkı Yahudi oldukları için birçok müzisyenin Hitler tarafından yasaklanması arasında fark olabilir mi?
Heidegger, Günter Grass
Nazi konusunu açmışken, felsefe tarihine ‘’Varlık ve Zaman’’ gibi dev bir kült eser bırakan Martin Heidegger de Nazi sempatizanı olarak bilinir; onun eserlerini de yasaklayacak mıyız? Veya Nazi Gençlik Kolları’nda görev alan, 1999 yılı Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülen Günter Grass’ın ödülünü iptal mi etmemiz gerekir?
Dünyada buna benzer çelişkilerle dolu olan çok sayıda düşünür, bilim insanı, sanatçı var. Onların dünya görüşleri, yaşam şekilleri ya da politik bakışları toplumların bazıları tarafından beğenilmeyebilir, reddedilebilir ama eserlerini göz ardı etmemiz anlamına gelmemelidir.
Yahudi asıllı filozof Walter Benjamin, “Wagner’in sanatının elbette kesinlikle mevcut olan, apolitik yönüne odaklanarak buradan onu ateş hattından çıkarmayacağımız gibi onu Hitler’in öncüsü de yapamayız. Genel gidişata bakarak onu Hitler’e sufle veren biri olarak görebiliriz ama bunlardan zaten bir ordu vardı” diye görüşünü açıklamıştı.
Tarihsel olayları ya da kişileri veya bugünün dünyasındaki konuları ele alırken onlar hakkında karar vermek çok kolay olmayabilir. Onların iyi tarafları kadar eleştireceğimiz tarafları da vardır. Wagner böyle biridir. Deha düzeyinde bir müzik adamı, Yahudi karşıtı bir antisemitist… Onun müziğini sevmek, dinlemek antisemitizm olamaz, bugünkü çağda en azından olmamalı.