Bu hafta finansal piyasalarımızı ilgilendirecek önemli konuların başında 25 Nisan Perşembe günü, MB nezdindeki Para Politikası Kurulu toplantısı yer alacak. Geçtiğimiz hafta Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak’ın ABD ziyareti sırasında Trump ile görüşmesi, bu görüşmeye yakın bir zamanlama ile Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın Patriot alımına dair görüşmelerin sürdüğünü açıklaması ve bu konuyla ilgili olan S-400’ler için bir çözüm bulunabileceğine dair haberler, ABD ile ilişkilerin yeniden rayına oturtulabileceği umudunu artırdı.
Piyasaları geçen hafta ilgilendiren önemli konuların başında İstanbul Belediye Başkanlığı mazbatasının Ekrem İmamoğlu’na verilmesi oldu. Mazbatanın verileceği haberiyle 17 Nisan’a 5.79’lu seviyelerden başlayan dolar/TL kuru, mazbatanın verilmesiyle birlikte 5.7060’a kadar geriledi. Ancak sonrasında piyasalara yayılan MB rezervlerine dair haberler kurlarda yeniden yükselişe sebep oldu.
Rezerv konusu
18 Nisan’da Financial Times’ın (FT) MB’nin kısa vadeli borçlanmalarını (swap aracılığıyla) rezervlerini yüksek göstermek için kullandığına dair haberi üzerine açıklama yapan MB; rezerv hesaplamalarının uluslararası normlara uygun hesaplandığını hatırlatırken, “Swap işlemlerinin rezervleri etkileyebileceğini(!)” kabul etmiş.
Rakamların şeffaf ve dürüst şekilde açıklanması MB ve TÜİK başta olmak üzere tüm kamu kuruluşlarının sorumluluğu, bir anlamda kamuya ve piyasalara karşı yükümlülükleridir. Piyasa katılımcılarının bu rakamlardan şüphe ettiği durumların ne gibi sonuçlar doğurabileceği; yakın zamanda Yunanistan’da, daha önceki yıllarda da Uzak doğu ülkelerinin bazılarında görüldü. Verileri farklı şekilde sunmak da kredibiliteyi olumsuz etkileyebiliyor. Bu amaçla uluslararası kriterler ortaya konulmuş ve ilgili kuruluşlar da bu kriterler/standartlara uyumlu veri açıklamakla yükümlüler.
Nasıl hesaplandı?
MB’nın swap işlemi doğrudan bir döviz satın alma değildir! Swap işlemi; bir süreliğine iki para biriminin el değiştirmesi, vade sonunda da orijinal para birimlerine dönülmesi demektir. Bu işlem ile tarafların döviz pozisyonları değişmez! Swap işlemi için dolar veren taraf, vade sonunda yeniden dolarlarını geri alacağını en başından bilir ve muhasebesini de buna göre yapar. MB’nın döviz aldığı ilk ayağı kayıtlarına döviz alışı, vadede ödeyeceği dövizi ise bilanço dışı yükümlülük olarak kaydetmesi, bir yanılsama yaratsa da piyasa katılımcılar ikinci işlemi ‘gerçek yerine oturtarak’ değerlemeyi yaparlar. FT’nin haberi de buna benzer bir hesaplamayı içeriyor.
Tartışma sürer mi?
MB uluslararası rezerv hesaplamalarında brüt rezervlerin dikkate alındığını, bu nedenle net rezervlere çok da “takılmamak gerektiğini” söylese de piyasa katılımcıları net rezervleri daha yakından takip ederler. Brüt rezervlerin içindeki en önemli kalem döviz mevduatlarına karşı tutulan karşılıklardır. Evet, MB olağanüstü durumlarda bunları kullanabilir, hatta eksi net rezerve de geçebilir. Ancak bunun için şartların gerçekten “olağanüstü olması” gerekir. Sadece döviz kurlarını düşürmek amacıyla döviz satılması bir olağanüstü durum olarak kabul edilmez! FT 28.1 milyar dolar seviyesindeki net rezervlerden 12 milyar dolarlık swap işleminin ilk ayağının düşülmesi ile net rezervin 16 milyar dolara düşeceğini hesaplamış. Bu durumu önümüzdeki haftalarda daha çok tartışmaya devam edeceğiz.
PPK’dan bir faiz indirimi gelmesini beklemediğimi ifade etmiştim. Umarım şartlar önümüzdeki aylarda bir artışı gerektirmez. Faiz cephesinde önemli bir değişiklik olmayacağı varsayımı ile kurları etkileyebilecek diğer şartlara bakmakta fayda var.
Doğal olarak AKP’nin İstanbul seçimine dair yapmış olduğu “Olağanüstü İtiraz” konusunda YSK’nın vereceği karar önümüzdeki günlerde/haftalarda piyasaları yakından ilgilendiren, belirsizliği artıran bir unsur olacaktır. Ha keza S-400/F-35 meselesinde artık geri sayım aylarına giriyoruz. Eğer İstanbul seçimi yenilenmez, S-400 meselesinde de bir ‘orta yol’ bulunacak olur ise dolar/TL kurlarında (Euro/dolar paritesinin 1.1170’in altına kırılmadığı varsayımı ile!) ilk aşamada 5.7250 ve ardından da 5.6450 seviyelerinin test edilmesi ihtimali artacaktır. Daha aşağısını bekleyenler olduğunu biliyorum. Ancak MB’nın rezervleri ile ilgili endişelerin kısa vadede atlatılmasının zorluğundan dolayı, bahsetmiş olduğum seviyelerin altına inilmesi yakın vadede (MB’dan yeni bir faiz artışı da gelmeyeceği varsayımıyla) şimdilik zor görünüyor.
Diğer yandan bahsetmiş olduğum risklerin ‘gerçekleşmesi’ durumunda ilk aşamada 5.9300, ardından 6.1850-.2250 seviyeleri resmin içine gire bilecek.
FAİZ İNDİRİMİ KARARI GELİR Mİ?
Seçimler bitince 4,5 yıl daha seçim olmaz, MB’dan faiz indirimleri gelir diye düşünülüyordu. Hatta bazı uluslararası yatırım bankaları yıl sonuna kadar 450-650 baz puanlık indirimlerin olabileceğine dair raporlar, notlar yayınlamışlardı. Ancak enflasyonda kayda değer bir düşüş olmaması, yerel seçimlerden önce Londra piyasasında gecelik swap işlemlerindeki TL faizlerinin yüzde 1,300’lere çıkması, gündemi işgal eden MB’nın rezervlerine dair endişeler, faiz indirim beklentilerinin ileri tarihlere ertelenmesi ne neden oldu!
TL faizlerinin düşük seyretmesi, yatırımcıların tercihlerini döviz lehine kullanmalarına da neden oldu. DTH’ların 180 milyar doların üzerine yükselmesinin ardındaki en önemli faktör, TL’nin enflasyon üzerinde bir net getiri sağlamıyor olmasıydı. Geçtiğimiz hafta nihayet kamu bankaları hem kredi, hem de mevduat faizlerini 200 baz puanlık bir artışla 20.50 seviyesinden 22.50 seviyesine (kredilerde uygulanan yüzde 1’e kadar olan komisyonları saymıyorum) yükselttiler. Ancak bunun da TL’ye dönüşü teşvik etmesi zor görünüyor.
Sürpriz yapar mı?
Hal böyle olunca da PPK’nın bir faiz indirimine gitmesi de zor görünüyor, giderse gerçekten büyük bir sürpriz olacaktır. Böylesi bir indirim, dolar/TL kurlarında önemli ve hızlı sıçramaların yaşanmasına neden olabilecektir.
Diğer yandan; Şubat ayında takvim etkisinden arındırılmamış sanayi üretimi endeksi önceki yılın aynı ayına göre yüzde 5.1 azalırken, takvim etkisinden arındırılmış endeks önceki aya göre yüzde 1.3 artış kaydetti. Sanayi üretiminde dipten dönüş başladı mı diye sorgulanırken, Mart ayında işsizlik verisinin yüzde 14.7, 15-24 yaş arası işsizliğin yüzde 26.7 olarak açıklanması, hızlı çözümlere ihtiyaç duyulduğunu söylüyor. Ancak ekonomide kolay çözümler ne yazık ki yok. Sektör veya sorun bazında yaratılan acil çözümler, mutlaka başka alanların bozulmasına yol açar, açıyor. Bu nedenle kısa vadeli çözümlerden çok, uzun vadeli ve sürdürülebilir seçenekleri içeren bir yol planı ile ilerlenmesi elzem hale gelmiştir. Diğer yandan bu planın ilk parçası, doğal olarak MB’nın faiz indirimi olmasa gerek!
Bu hafta yapılacak PPK’da MB’na önemli bir görev düşüyor. MB; rezervleri konusunda, net ve samimi açıklamalar yapması, bu konudaki endişeleri giderecek bir yol izlemesi; ileriye dönük kredibilitesi için önemli olacaktır!