Sıkışan maç trafiğinde haftayı “Bay” geçmek, büyük ikramiye demek. Tabi ki o ödül şansla değil sırayla. Sırası gelen hakkını kullanıyor.
FTA Antalyaspor’da onca oyuncunun sakat oluşu da amorti ikramiye gibi!
Uzun lafın kısası, Trabzonspor için çifte kavrulmuş ödülden daha iyisi Şam’da kayısı!
Bunlara Ersan’ın ikinci sarıdan atıldığını, FTA Antalyaspor’un bir eksik kaldığını da eklersek, tabir caizse yeme yanında yat!
**
Maçın genelinde bordo-mavili takımın topla olan birlikteliğinin sezon rekoru olması, oyuncuların futbolu, topu çok özlediklerinden değil, Ersun Yanal’ın takımının oyunu kendi sahasında kabul etmesi, oynaması için topu rakibe teslim etmesinden kaynaklı…
**
Yazara en güzel ödül; okuyucudan aldığı dönüştür, teşekkürdür!
Evde kaldığımız şu günlerde, okurlarımızı mutlu edebiliyorsak, hoşça vakit geçirmelerinde katkımız oluyorsa ne mutlu bize…
Okurun ricasını da emir kabul ederiz!
Bugün de daha önce köşemizde yayımlanan yazılarımızdan harmanlama yaparak, Trabzonspor’un, Trabzonsporlular için ne anlam ifade ettiğini anlatmak istedik…
Hoşça vakit, güzel bir hafta sonu geçirmeniz dileğimizle…
Trabzonspor, çocuklara bırakılacak en güzel emanet..!
Dünyada milyonlarca insan, görmeden-gitmeden bir şehre âşık olmuşsa; o’nun sayesindedir.
Kulüplerimizi yönetenler, çok transfer yapmakla, bol para harcamakla takımlarının çok iyi futbol oynayacaklarını, kısa sürede başarılı olacaklarını zannediyorlar. Oysa takım sporlarında birbirinden farklı insanların tekbir bireymiş gibi davranıp oynayabilmesi, özel bir çabayı gerektirmektedir. Değişik kültürlerden gelen farklı yapıda insanları ortak amaçlar doğrultusunda motive etmek zordur çünkü.
Bir de araştırmadan, uzmanların fikri alınmadan, tutar mı, tutmaz mı hesabı yapılmadan, taraftar alıverişte görsün misali alınan oyuncular var ki; niye alındığının hesabı kolay kolay sorulmayan!
**
Kulüplerimizi yönetenler, her transfer döneminde har vurup harman savurmaya başladıklarında, sezon başlarken milyon dolar verdikleri oyuncuları, devre arasında ya da sezon sonunda göndermek için her yolu denemeye başladıklarında, o gelir aklıma ve de yıllar evvel kaleme aldığımız yazıyı yeniden hatırlatmak.
**
Buyurun biz kez daha okuyalım, okumayanlara da hatırlatalım bizim köylü Hasan Ali’nin hikâyesini…
O, 50 yaşlarında, yarım akıllı, ağzında sağlam
16 Ocak, Antalyaspor…
19 Ocak, Konyaspor…
23 Ocak, Gençlerbirliği…
27 Ocak’ta Başakşehir ile Süper Kupa maçlarını oynayacak Trabzonspor. Dört gün sonra da Ligin ikinci yarısı ( Beşiktaş) başlıyor.
**
Dememiz o, Trabzonspor, Göztepe maçından sonra 10 gün mini bir devre arası yapacak! O ara onlar için o kadar kıymetli, o kadar değerli ki; adeta aşı gibi, ilaç ve su gibi!
Bu zaman diliminde eksik olan bölgelere takviye yapıldığında; ligin tepesini zorlayacak, yarışın içinde olacak bir Trabzonspor izleyeceğimizi söyleyebiliriz.
**
Karagümrük’ün eksikleri çok da, Trabzonspor’da hem geçtiğimiz yıldan eser yok, hem de yılın en iyi transferlerinden Vitor Hugo, sakatlığından dolayı yok.
Bordo-mavililer hazır İstanbul’a gelmişken, daha önce Trabzonspor’da görev yapan Karagümrük Başkanı Süleyman Hurma’dan transfer nasıl yapılır konusunda ders alsalar bari! Sayın başkan da bir şeyler anlatır gayri. Öyle ya, sadece futbolcu istemekle kalınmamalı. Konfüçyüs, “Bir kişiye iyilik yapmak istiyorsan ona balık verme, balık tutmayı öğret” demişti ya hani.
Kırmızı-siyahlı takımda eksiklerin çok olması, Trabzonspor için büyük bir şanstı. Şans, adeta Trabzonspor’un kapısını kırdı ama, ilk yarıda bordo-mavililer, o kapıyı açıp meşin yuvarlağı bir türlü rakip ağlarla buluşturamadılar. Flavio’nun kaleci ile karşı karşıya kaldığı, yılda 1 milyon 350 bin euro maaş alan Djaniny’nin boş kaleye kaçırdığı pozisyonlar…
Onu atamayacaksanız, hangisini atacaksınız?
Ya iptal edilen Ekuban’ın golüne ne demeli? Oysa kural çok
Derler ya hani “ üç puandan fazlası…” diye. Dünkü karşılaşma da onun gibi bir şeydi işte.
Lige kötü başlıyorsunuz, kötü oynuyorsunuz, dahası tel tel dökülüyorsunuz, hal böyle olunca sevenleriniz ile aranız açılıyor tabiri caizse, ligin tepesindeki takımlarla (puan olarak) açıldığı gibi! O anlamda Trabzonspor’un derbide alacağı üç puan hem yukarılarda olmasını sağlayacak hem büyük moral olacak hem de gelecek haftalar adına umutlar artacaktı ki…
İlk yarının kısa bir özetini geçecek olursak; evet Galatasaray hızlı, Trabzonspor topun arkasına geçerek, rakibini bekleyerek başladı. Avcı’nın taktiği bu yönde idi. O, yani ilk bölümde bile bordo-mavili ekip Djaniny ile çok net pozisyona girdi, Yeşil Burunlu milli oyuncu son vuruşu iyi yapabilse Avcı’nın takımı maça 1-0 başlayacaktı ki…
İyi bir golcünüz olmayınca topu filelerle buluşturmada sıkıntı yaşayabiliyorsunuz…
İlk yarı bir elin parmak sayısı kadar gol pozisyonuna girdi bordo-mavililer… Onlardan birini atmış
Dün bir çınar daha göçtü gitti aramızdan.
Özkan Sümer için ister futbolcu deyin, ister teknik adam, genel koordinatör ya da başkan…
O, aynı zamanda felsefenin kendisi, kelimelerin efendisi, Trabzonspor’un ansiklopedisi ve de ülke futbolu için çok büyük değerdi;
Kimilerinin hocam, kimilerinin başkanım, kimilerinin ağabey ve dede dediği…
O’nu çok özleyeceğiz… Trabzonspor ve Türk futbolunun başı sağolsun…
**
Maça gelince…
Devre arasına kadar Trabzonspor ne alırsa, ne toplarsa?
Transfer döneminde gerekli müdahaleler yapılmaz, önlem alınmazsa, ligin ikinci yarısı yediden yetmişe her Trabzonsporlu, lig sona erene dek her maçta bildiği tüm duaları okur! Devre arası da sezon başı gibi değerlendirilirse; yandı gülüm keten helva! Zira sezon başı alınan oyuncuların birçoğu sayısal anlamda katkıda bulundu, ilk tahlilde üç oyuncu için “ Performans testleri neticesinde belirlenen hedeflere ulaşamadıklarından” denilerek, kadro dışı bırakıldı.
Anlayacağınız; başkaları nokta atışı yapar, aldığı oyuncular katkı sağlar. Kısaca Trabzonspor, uzun bir denemeye tabi tutmuş; alındılar, oynatıldılar, tutmayınca elde tutmanın gereği yok denilerek, yan sahanın yolu tutturulmuş…
Tüm bu olumsuzluklara rağmen diğer maçlara oranla daha iyi başladı Trabzonspor. Koşan, mücadele eden, en azından elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştılar. Nwakaeme’nin bir topu da direkte patladı bu arada.
Amma velâkin Ali Şansalan, maçın gidişatına öyle bir imza attı ki, Baker’e yapılan hareket için