Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde sistem değişikliği ile ilgili anayasa görüşmeleri tüm hızıyla devam ediyor. Birinci turda oylanan maddeler, 330 sınırının üzerinde oy aldı. İkinci tur oylamalarda da benzer bir sonuç çıkarsa, Anayasa gereği değişiklik bir referandumla halkın onayına sunulacak.
Herkesin merak ettiği milletin sandığında nasıl bir sonuç çıkacağı. Sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerinde gerek seçimlerde, gerekse referandumlarda vatandaşın tercihini etkileyen konjonktürel gelişmeler var. “Ekonomik gelişmeler”, “Terör”, “Gündelik yaşamdan duyulan memnuniyet”, “Gelecekle ilgili beklentiler” vatandaş tercihini doğrudan etkileyen olaylar. Örneğin, 2009 yerel seçimlerinde bugünkü Cumhurbaşkanı’nın Davos’taki “One Minute” çıkışı sadece Türkiye’de Ak Parti’ye sempati duyanları değil, tüm dünyadaki Müslümanları heyecanlandırdı. Unutmayalım ki, o tarihlerde yapılan birçok kamuoyu araştırmasında, Ak Parti’nin yüzde 50 civarında oy alacağı söylendi, yazıldı, çizildi. Ak Parti’nin 2009 seçimlerinde yüzde 40’ın altına düşeceğini söyleyen tek kurum biz olduk ve şiddetli eleştirilere maruz kaldık. Aslında bu bir kehanet değildi. Dünyayı kasıp kavuran küresel bir kriz vardı ve bu krizin etkileri nedeniyle Türkiye’de ki iktidar partisi de oy kaybetti.
Önümüzdeki birkaç ay içerisinde yine sandık görünüyor. Biliyoruz ki, seçmen sandığa giderken, oy verirken her zaman olduğu gibi yine parti aidiyeti ile hareket edecek. Yani, evet diyenler de, hayır diyenler de ezici çoğunlukla konunun içeriğine bakmadan, oy vermeyi düşündüğü partinin duruşuna bakarak karar verecek. İktidar partileri için siyasi tercihleri belirleyen sadece ideoloji değil, konjonktürel gelişmeler olduğuna göre seçmenin sandıkta ne yapacağı oldukça merak konusu...
Sadece Türkiye’de değil, sandığın olduğu tüm demokrasilerde konjonktürel gelişmelerin etkili olduğunu düşünen bazı çevreler, seçim sandığında sürpriz bekliyorlar. Gerçekten bir sürpriz olacak mı? “Ülkemizde yaşanan, özellikle ekonomi ve terör alanındaki olumsuzluklar, seçmen davranışını etkileyecek mi?” sorusuna 30 yılı aşkın bir süredir seçmen davranışlarını araştıran ve gözlemleyen birisi olarak; “Bu kez pek etkilemeyecek!” diyorum. Çünkü, seçmen davranışını asıl belirleyen sonuçlar değil, algılar…
Evet! Bu kez pek etkilemeyecek. Neden etkilemeyeceğini, Milliyet gazetesinde birkaç haftadır yayınlanan araştırma sonuçlarında görmek mümkün. Neden mi ? Vatandaş özellikle 15 Temmuz’dan itibaren dış tehdit algısı hissediyor. Her 100 kişiden 61’i, döviz kurlarındaki hızlı yükselişte ve ekonomideki yavaşlamada hükümetin bir sorumluluğu olmadığını düşünüyor. “Dışarıdan bir müdahale var ve Hükümet elinden geleni yapıyor” diyor.
Buna benzer sonuçları, geçtiğimiz haftalarda Milliyet gazetesinde okuduğumuz terör ile ilgili sorulara vatandaşların verdiği cevaplarda da gördük.
Özetle; Türkiye hızla sandığa gidiyor. Yapılan tüm kamuoyu araştırmalarında seçmen tercihlerinde ciddi dalgalanmalar olmadığı görülüyor. Bunun temel nedeni vatandaşların önemli bir bölümünün yaşanan olumsuzlukların faturasını “Uluslararası Gelişmelere” ve “Türkiye’ye yapılan dış müdahalelere” bağlaması…
Tüm bu gerekçelerle ekonomideki gelişmelerin sandığa etkilerinin pek olmadığı bir seçim süreci yaşayacağımızı düşünüyorum. Referandum sandığından Evet veya Hayır’ların ne oranda çıkacağını, yürütülecek kampanyalar ve siyasi partilerin tabanını ikna yeteneği belirleyecek.