Dünyanın tüm süper güçleri ve uluslararası kuruluşlarının Suriye’de olduğunu ama savaşı durduramadığını belirten Kınık, “İki yüzlü politikalarla sorun çözülmez” dedi
Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık, Türkiye’nin, Suriye başta olmak üzere bir çok ülkedeki sosyal yardımlarıyla dünyanın en cömert ülkesi olduğunu söyledi. Dünya ülkelerinin Suriye’de gözlerini kapadığını, üç maymunu oynağını ve iki yüzlü politikalar sergilediğini belirten Kınık, “Suriye’de dünya ‘mış’ gibi yapıyor. Dünyanın neredeyse bütün süper güçleri, bütün uluslararası kuruluşları burada ama buradaki savaşı durduramıyor, insan ıstırabını dindiremiyor. Maalesef ikiyüzlü bir uluslararası politikayla karşı karşıyayız. Barış ortamının tekrar tesis edilebilmesi için uluslararası birtakım çıkarcı grupların ellerini bu coğrafyadan çekmesi gerekiyor. Aksi takdirde bu coğrafyanın acısı bitmez. Bu coğrafya sıkıntı çekerse dünyaya da huzur yok, gelişmiş ülkelere de huzur yok” dedi.
Kızılay’ın Makedonya’da vekaletle kurban kesim etkinliğine katılan Genel Başkanı Kınık, Makedonya’daki yörük köylerinde kurban dağıtımı sırasında sorularımıza şu yanıtları verdi:
Kızılay’ın dünyadaki faaliyetleri neler?
Şimdi Makedonya Ustrumca’dayız. Makedonya’nın doğusunda, bizim Yörük, Türkmen kültürünün etkili olduğu bir coğrafya. Burada kurban kesimlerimizi gerçekleştiriyoruz. Bu sene kurban vesilesiyle Kızılay yaklaşık 3 milyon insana ulaşıyor, kurban paylarıyla, kurban etleriyle memleketimizin 81 vilayetinin tamamında. Dünyada da yaklaşık 32 ülkede, yüzlerce şehir, binlerce bölgede bu kurban organizasyonunu gerçekleştiriyoruz. Her sene Kızılay’a katlanarak artan bir güven var. Geçen senelerde 80 binlere yakın bir hisse kurban bağışı almıştık, bu sene 100 gibi bir hisse planlamıştık ama bu 125 bine çıktı. Dünyadaki insan ıstırabı da arttı, Kızılay’ın bu anlamdaki faaliyetleri de arttı.
40 aktif savaş varDünyada çatışmalar arttı, siz bunlara yönelik neler yapıyorsunuz?
Dünyadaki çatışmaların sayısı arttı, bugün dünyada aktif olarak 40 tane savaş var. Bu 40 savaşın 18 tanesi İslam ülkelerinde, bunların 9 tanesi de uluslararası savaş niteliğinde ve 2. Cihan Harbi’nden bu yana insanlığın en büyük insani krizleri yaşanıyor bugün dünyada. Bugün 65 milyon insan silah zoruyla evlerini terk etmek zorunda kalmış, mülteci durumuna düşmüş. 80 milyonu aşkın insan bir başka insanın yardımı olmaksızın yaşayamayacak, acil yardıma muhtaç durumda. Biz de elimizden geldiği kadar bu insanların acısını dindirmeye çalışıyoruz.
Suriye’de neler yapıyorsunuz?
Dünyanın gözünü kapatmış olduğu coğrafyalarda, Suriye gibi, bizatihi çatışmaların içine giriyoruz, çatışmaların etkilediği insanları o bölgelerde korumaya çalışıyoruz. Sadece Suriye’nin içinde 12 bin tane dul ve yetim var Kızılay’ın koruma sağladığı. Bu dul ve yetimlere düzenli psikososyal destek, gıda, barınma ve ilaç gibi temel koruma hizmetleri sağlamaya çalışıyoruz. Şimdi, özelikle İdlib bölgesi ki şu an çok ciddi bir tehdit altında. Bir saldırı buradaki bölgeye yönelik olarak düşünülüyor ve bu çok ciddi bir nüfus hareketi oluşturabilir, çok ciddi sivil can kayıpları oluşturabilir. Bunlara yönelik birtakım yardımları artırabilecek tedbirler almak için çalışıyoruz. Suriye içerisindeki çözüm ortaklarımızla beraber ve Suriye Arap Kızılayı ile beraber Suriye’nin ihtiyaç sahibi olan pek çok coğrafyasına insani yardım sağlıyoruz. Türkiye içerisindeki Suriyelilere de düzenli yardım sağlıyoruz. Dünyanın şimdiye kadar en geniş sosyal güvenlik ağı sistemini bu anlamda Kızılay kurdu, Kızılay kart sistemiyle. Avrupa Komisyonuyla birlikte yapmış olduğumuz büyük bir çalışma bu. Yaklaşık 1 milyar avroluk bir bütçe kullanıyoruz. Onun dışında özellikle Irak’ta Musul, Telafer, Sincar bölgesinde ve Kuzey Irak Kürt Yönetimi bölgesindeki mültecilere yönelik düzenli insani desteğimiz var.
‘İdlib’de tedirginiz’İdlib’le ilgili sizin özel bir projeniz var mı bu sürece yönelik?
Tabii, bizim İdlib’de de özellikle Fırat Kalkanı bölgesine benzer bir güvenlik bölgesi oluşturma ve burada hayatın normalleşmesine yönelik çalışmalarımız vardı. Mesela bin konut inşa ediyoruz İdlib bölgesinde ama özelikle bu İdlib’e yönelik saldırı ihtimallerinin artması bu projelerimizi de tehdit ediyor. Bu bölgedeki insanların hayatlarının normale dönmesi için ciddi bir atağımız var ama şu an İdlib’deki tansiyon yüksekliği hepimizi etkilemiş durumda. Hem iç çatışma ve dışarıdan müdahale hazırlığı var. Gerilim yüksek, biz de tedirginiz, uluslararası müdahalenin sivil kayıp oluşturacağı endişesi dolayısıyla.
‘Plastik sınırlar’Türkmenlerin durumu nasıl?
Telafer’den İdlib’e kadar gelen 9-10 bin Türkmen var. Artık geri dönebilirler. Ancak dönmeleri noktasında farklı politik kısıtlamalar getiriliyor. Eylül ayı içinde yapılacağı söylenen referandum tartışması var. Bu referandum ortamı germiş durumda. Burada yeni bir çatışma zemini oluşmamalı. Binlerce yıldır Kürt’ü, Türk’ü, Arap’ıyla yoğrulmuş, herhangi bir sorun yaşanmamış yıllarca. Bu coğrafyalara dışarıdan gelenler burada plastik sınırlar çizmeye çalışıyorlar. Bu tutmaz tabi ama insanların huzurunu bozuyorlar.
‘Kan bağışını artırmalıyız’Kan ihtiyacının karşılanmasında nasıl çalışıyorsunuz?
Memleke-timizde kan konusunda Kızılay bir monopol olarak çalışıyor. Her sene bu kanla ilgili ihtiyaçları karşılama noktasındaki oranlarımız artıyor. Bu sene de memleketimizin bütün kan ihtiyacının yüzde 90’ına yakınını karşıladık. Önümüzdeki yıl için Sağlık Bakanlığımızla koyduğumuz hedef, Türkiye’deki kan ihtiyacının yüzde 100’ünün Kızılay tarafından karşılanması, güvenli kan temini programıyla karşılanması. Kan konusunda vatandaşlarımızın bilinci ve duyarlılığı artıyor ama gelişmiş ülkelerde toplumun yüzde 5’i düzenli kan verirken Türkiye’de bu oran yüzde 3.5’lerde. Bunu yüzde 1,5 daha artırmak arzusundayız. Dolayısıyla düzenli kan bağışı önemli. Erkekler yılda 4 kere, kadınlar 3 kere kan verebilir.
‘Gelişmiş ülkelere de huzur yok’Dünyaya Suriye konusunda ne çağrıda bulunursunuz?
Suriye’de dünya ‘mış’ gibi yapıyor. Bugün 5 milyon Suriyeli ülkenin dışına kaçmak zorunda kalmış, 7.5 milyon Suriyeli ülke içinde birden çok kez mülteci hâline gelmiş, ülkenin neredeyse tamamı yıkılmış, kamu hizmetleri verilemez hâle gelmiş. Dünyanın neredeyse bütün süper güçleri, bütün uluslararası kuruluşları burada ama buradaki savaşı durduramıyor, insan ıstırabını dindiremiyor. Bu maalesef vekâlet savaşlarıyla süren, içerideki terör gruplarının çok karmaşık ilişkilerle yardımlar aldığı ve ayakta kalabildiği, haritaların yeniden çizilmek, bölgedeki coğrafyanın dağıtılmak, demografinin değiştirilmek istendiği, maalesef ikiyüzlü bir uluslararası politikayla karşı karşıyayız. Bu politikalar terk edilmeli. Bu coğrafyadaki insanların Kürt’üyle, Türkmen’iyle, Arap’ıyla, Maruni’siyle, Dürzi’siyle, Alevi’siyle, Nusayri’siyle barış içinde yaşayabileceği ortamın tekrar tesis edilebilmesi için uluslararası birtakım çıkarcı grupların bu coğrafyadan ellerini çekmesi gerekiyor. Aksi takdirde bu coğrafyanın acısı bitmez… Bu coğrafya sıkıntı çekerse dünyaya da huzur yok, gelişmiş ülkelere de huzur yok.
Kızılay, Avrupa Bölge Başkanlığı’na adayBM üzerine düşen görevi yapıyor mu?
BM’nin bugün acziyet içerisinde olduğunu BM’nin kendisi ifade ediyor. İnsan ıstırabını dindirmede, savaşları durdurmada, potansiyel savaş ortamlarını, gerilimi, oradaki tansiyonu düşürecek çalışmalar yapmada sıkıntı içinde olduklarını kendileri ifade ediyorlar. Artık dünyada insani yardım, güvenlik ve kalkınma politikalarının birbirlerinden bağımsız ilerlemesi hiçbir sorunu çözmüyor, ne güvenlik ne kalkınma ne insan ihtiyacını çözmüyor. Bu politikaların ve bu kurumların ortak hareket etmesi gerekiyor. Yani güvenlik, kalkınma ve insani yardım temelli çalışan bütün BM kuruluşlarının, bütün uluslararası sistemin birleşik bir modelle bu çalışmayı yürütmesi gerekiyor. Cumhurbaşkanımızın aslında ‘Dünya beşten büyüktür’ dediği, vurgusu bu. Beş ülkenin dünyanın bütün kaderini belirleyen veya bütün kaderini kitleyen veya bütün çözümleri kitleyen bir yaklaşım sergilediği sistemin değişmesi gerekiyor.
Kızılay’a ne görev düşüyor?
Biz de bunun için şimdi aslında yeni bir hamle başlattık. O hamle de Kızılay olarak Uluslararası Kızılay ve Kızılhaç Hareketinin Yönetim Kurulu üyesiyiz Cenevre’de. 190 ülkenin üye olduğu bir hareket bu. Bu konuyla ilgili haziran ayında bir genel kurulumuz olacak. Kızılay olarak biz de Avrupa Zone (Bölge) Başkanlığı’na adayız, dünyada 4 büyük kıta bölgesi var. Kafkasları, Baltık ve Avrupa’yı içine alan büyük bir Euro Zone dediğimiz Zone’un federasyon başkan vekilliğine adayız. Oradaki iddiamız da dünyadaki insani yardım aktörlerinin insani krizlere daha aktif müdahale etmesi ve bu insan acısını dindirebilecek adımları ortak atması. Bugün de aslında buna benzer bir faaliyeti Makedonya’da yapıyoruz. Makedon Kızılhaçı ile el ele verdik. Bugün Makedonya’nın -Hıristiyan’ıyla, Müslüman’ıyla, Roman’ıyla, Torbeş’iyle, Türk’üyle, Arnavut’uyla- tüm insanlarına yardım götürüyoruz.
Sosyal yardımlarda Türkiye, ABD ile yarışıyor. Sosyal yardımlarda ne durumdayız?
Türkiye millî gelirden ayırmış olduğu yüzde 0,75 payla dünyanın en cömert ülkesi. Amerika’nın kendi millî gelirinden ayırdığı pay yüzde 0,03. 6,3 milyar tutar olarak ayırıyor ama 400 milyonluk büyük bir kıta coğrafyası. Kıyasladığımızda bizim üretimimiz vesairemiz düşük ama biz 6 milyar dolarlık bir insani yardım yapıyoruz. Dünyanın en cömert ülkesiyiz, insani yardımda tutar olarak da 2’nci büyük ülkesiyiz, dünyanın en fazla mülteci barındıran ülkesiyiz. Bu anlamda Türkiye insani yardım bayrağını gene en üst burçlarda dalgalandırıyor.
Herhalde her ülke küçük küçük yardım yapsa dünya böyle olmazdı?
Bakın, ABD’de her yıl 222 milyon ton gıda çöpe atılıyor. Amerika çöpe attığını Afrika’ya gönderse Sahra Altı Afrika’nın açlık sorunu çözülür. (Avrupa da görmezden geliyor, Avrupa’nın tutumu nasıl sizce?) ‘İnsanlar eşittir’ deniyor ama bazıları daha eşit oluyor maalesef. Güvenlik politikalarıyla sınırları kapattıklarını zannediyorlar. Ama geçen yıllarda 20 bin insan Akdeniz’de boğuldu. Niçin boğuldu? Onlar güvenlik duvarlarını yükseltiyorlar, maalesef dünya üç maymunu oynuyor.