Savunma Sanayi Müsteşarı İsmail Demir, makamında ağırladığı arkadaşımız Abdullah Karakuş’un sorularını yanıtladı
Savunma Sanayii Müsteşarı İsmail Demir, Sur, Cizre başta olmak üzere Doğu ve Güneydoğu’da yaşanan şehir ve hendek çatışmalarından çıkarılan derslerle yeni projeler üzerinde çalıştıklarını açıkladı.
Terörle mücadeleye yönelik yeni projeleri Milliyet’e anlatan Demir, askeri araçlara yanmaz boya projesinden gelen roket ve mermiyi havada vurmaya, duvar arkasını görüntülemeden yer altının görüntülenmesine, radar dalgalarıyla kabloyu tespit etmekten kimyasalların çıkardığı izleri bulmaya, kişisel tanıma sisteminden biyometrik görüntülemeye, insansız savaş uçağı planından görünmezliğe kadar bir çok proje üzerinde çalıştıklarını söyledi.
Sabah 07.00’den gece 24.00’e kadar çalışan Demir, Milliyet’i Savunma Sanayii Müşteşarlığı’nda ağırladı. Sohbette Demir’in ısrarla vurguladığı nokta, “bağımlı olmama ve yerlileşme” oldu. Uçak yüksek mühendisi olan Demir’in sorularımıza yanıtları şöyle oldu:
Acı derslerle öğrenilmişlikler
Savunma sanayiinde Türkiye’nin durumu nedir? Önceliklerimiz nelerdir?
Savunma sanayiindeki politikamız özgünleşme, bağımsızlaşma ve yerlileşme. Bunun çok acı derslerle öğrenilmişlikleri var. Burada Türkiye’nin caydırıcılığını sağlamak, meşhur tabirle, ‘dosta güven veren, düşmana korku salan’ bir güç olmasını sağlamak üzere bir politika oluşturmak gerekiyor. Günümüzde savaşlar ve caydırıcılığın olmazsa olmaz unsuru aslında teknoloji. Teknolojinin yanına biz bir faktör daha koyuyoruz, o da yürek. Bu yüreği koydukça biz başarılı olacağımıza inanıyoruz. Caydırıcı olacak, yarın bir operasyonda veya başımızın dara düştüğü bir anda kimsenin bize ‘dur bakalım’ diyemeyeceği bir yetkinliğe kavuşmak en önemli stratejik parametremiz olarak söylenebilir. Burada inancı işin içine katmak lazım. Siz buna inancı, azmi, kararlılığı katmazsanız burada çok hızlı yol alamazsınız. Çok iyi yürüdüğümüzü düşünebiliriz ama biz koşmalıyız. Koşacak güç ve yürek var. Bu azim, kararlılık ve yüreği her daim sayın Cumhurbaşkanımızın duruş ve tavırlarında görüyoruz ve onu takip etmek bizi daha da başarılı noktalara ulaştıracaktır. Stratejimiz bu inanca dayanmalı diye düşünüyorum. Toplam ürün ve proje olarak 60 milyar dolarlık bir hacim dönüyor burada. Bunun 30 milyar dolarlık bölümü bizdeki proje. 600’a yakın proje var.
Doğu Anadolu’da terörle mücadele devam ediyor, bölgeye dönük yeni ne tür projeler var?
Tehdit çeşitli ve değişik karakterlere bürünebiliyor. Şu anda şehir muharebelerinde de etkin olmamız gerekiyor. O yüzden biz, öncelikle tehdidi tespit ve istihbarat konusundaki yetkinliklerimizi artırmalıyız. Çeşitli elektronik harp sistemleri, tespit, tarama, görüntü alma, takip ve belirlenecek tehditlere karşı etkin müdahale önemlidir. Bu tür unsurlar önceliklerimiz. Görüntülemede sadece optik görüntülemeden bahsetmiyorum, gece görüşünden tutun, radar dalgalarıyla görüntüleme, duvar arkası, ev içi, yer altı görüntülemeye kadar giden bir dizi sistemden bahsediyoruz. Ve tehditleri önleyici müdahaleler. İnsansız hava araçları, insansız kara araçları ve bunların üzerine geliştirilecek silahlarla yapılacak müdahaleler ve bunların mümkün olduğunca doğrudan tehdide karşı yönelmesi başka zarar vermeyecek şekilde kısıtlanması önemli unsur. Bu olaylarda da bunlara öncelik veriyoruz. Bu tür ürünlerin sahaya bir an önce sürülmesi ve hatta sahadan gelen bilgilerle yenilenmesi. İlgili birimlerle sık sık konuşuyoruz. Yeni tehditlerle nelere ihtiyaç oluyor? Bunları hızla sahaya geçirmek, eğer çok acilse doğrudan alımını temin etmek eğer bir geliştirme süreci gerekiyorsa geliştirme yapmak. Bu konularda ve savunma sanayiinin genelinde Sayın Başbakanımız çok hassaslar. Operasyonel birimlerimizin her türlü ihtiyacının karşılanması konusunda sürekli takipteler.
Radar dalgasıyla tespit
Cizre ve Sur’da hendekler kazıldı. Bunlara yönelik yeni tedbirler var mı?
Olay olunca hemen 2-3 ay içinde bir ürün hayata geçirmek zor olabiliyor. Ama oradan öğrenilen dersler var. Bunun önemli unsurlarından biri tehdidi tespit etmek. Yani el yapımı patlayıcı ise bunu tespit etmek. Bunun kabloları ve uzaktan kumandasını tespit etmek. Kabloları radar dalgalarıyla tespit edecek sistemler var. Bunun geliştirilmesi gerekiyor. Kullanılan kimyasalın çıkardığı izleri çeşitli radar dalgalarıyla tespit edilecek sistemler. Bunların hayata geçirilmesi için çalışıyoruz. Hazır ürünlerin tedariki yanında bunları nasıl geliştirebiliriz ve ilave teknolojiler katabiliriz diye çabalarımız var. Türkiye’nin çeşitli araştırma kuruluşlarıyla koordineli bir şekilde bu tür ürünleri bir an önce hayata geçirmek için çalışmalarımız oluyor.
Askeri araçları korumaya yönelik yeni projeler var mı?
Araçlara karşı çok sayıda roket kullanılıyor. Bunlara karşı tedbir getirme çalışmamız var. Çünkü roketi önleyecek birkaç çeşit alternatif var. En hızlısını değerlendiriyoruz. Roket araca dokunacağı esnada alınacak tedbirler var. O konuda çalışıyoruz. Bir de tanklar için aktif koruma sistemi çalışması. Gelen bir mermiyi veya roketi havada vurmak gibi bir kavram var. Yanmaz boya da tedbirlerden bir tanesi. Zırhlı araçlarda içeride kamera sistemi var. Hedefe kilitlenmedeki vuruş hassasiyeti, zumlama gibi unsurlar içerdeki elektronik unsurlar.
Görünmezlikle ilgili bazı teklifler aldık
Yanmaz boya, hayalet boya, görünmezlik olabilir mi?
Bunlar ileri teknolojik unsurlar. Şu an bizim görünmezlikle ilgili bazı teklif almalarımız oldu. Bunların bir elektronik kısım var bir de çeşitli kamuflajlarla yapılacak kısmı var. Kamuflaj derken gözle görmenin yanında çeşitli görüntüleme sistemleri var. Gözle görüntüden kaçmanız görüntüden kaçacağınız anlamına gelmeyebilir. Bununla ilgili birkaç koldan Ar-Ge çalışmalarımız var. Dünyada da bu konu tam olgunlaşmış bir mesele değil. Ama biz teknoloji olarak uç noktada ne varsa onları çok yakından takip ediyoruz.
Önümüzdeki günlerde neler yapacaksınız?
Son günlerin terör olaylarının geldiği boyut ve gelecekte de bu yönde ortaya çıkacak muhtemel tehditlere karşı tedbirler ön planda. Görüntüleme, takip yetenekleri ve hedeflere yönelik etkin müdahaleye ilişkin bir dizi araç ve sistem üzerinde çalışma söz konusu. Kendi içimizde öncelik sıralarını ayrıca tanımladığımız denizaltı ve firkateyn projeleri, savaş ve eğitim uçağı projeleri, caydırıcılığımızı artıracak vuruş kabiliyetlerine yönelik sistemler, hava füze, kara savunma sistemlerinden bahsedebiliriz. Ancak bu sistemlerin alt bileşenlerinde dışa bağımlılık doğuran bir dizi cihaz, sistem, teçhizat vs.nin yerlileştirilmesi, millileştirilmesi ayrıca önem verdiğimiz bir husus.
40 kilometreden isabetli vuruş
Fırtınalar Suriye’de attığını hassas olarak vurabiliyor mu? Menzil artacak mı?
Fırtınalar 40 kilometre menzili hassas şekilde vuracak toplar. Dışarıdan gören bunları tank zannedebilir. Motorlu giden bir sistem. Bu yerli üretim. Burada tek sıkıntımız motordu. Dışarıdan geliyordu. Ona yönelik de çalışma başlattık. Namlu gibi önemli bir konuda da belli teknolojik işbirlikleri ile sonuç alındı. 40 kilometreyi hassas bir şekilde topla vurabilmek çok önemli. Sahada kendini ispat eden konumdalar. Dünyada ilgi çeken bir silah. Bu fırtınanın yanında yeni teknolojileri de deniyoruz. Topçu roketlerimiz 40 kilometrenin ötesini de vurabilir.
İnsansız savaş uçağına kafa yoruyoruz
İnsansız savaş uçağı olabilir mi?
Tabii ki. Bu günlerin en popüler konularından birisi zaten. Şu anda savaş uçaklarının manevra kabiliyeti o seviyedeki limit artık insanın dayanma gücü ve fiziki sınırları bu bir faktör insansız savaş uçaklarına gidiş için. Ancak daha da önemlisi can kaybını önlemek ve otonom sistemlerin entegre çalıştığı çeşitli görevleri takım halinde ifa edebilecek insansız filoların oluşturulup belli misyonları hatasız yerine getirebilecek kabiliyeti oluşturmak. Artık donanım, yazılım ve dalga teknolojilerinin entegre olduğu bir döneme girdik. Sadece hava aracı değil kara ve deniz dahil çeşitli ebat ve özelliklerde otonom hareket edebilen, entegre olabilen, hatta karar verebilen araç ve sistemler söz konusu. İnsansız savaş uçağı da diğer teknolojiler gibi yakından takip ettiğimiz hatta plan ve projeleri üzerine kafa yorduğumuz bir şey. Hava Harp Okulu’nda ders de vermiş birisi olarak bu da gündemimin ilk sıralarında yer almakta.
Yerli denizaltı ne aşamada?
Denizaltımız bir çıkmazda idi. 2009’da başlatılmış proje. Geldiğimde hâlâ sözleşmesi imzalanmamıştı. Tartışması sürüyordu. Tasarımını bir Alman firmasına yaptırıyoruz. Belli paralar vermişiz. Firmanın tasarımına itirazlarımız vardı. Çok ciddi mesai harcadık. Deniz Kuvvetleri’yle koordinasyon içinde nihayet 6 senelik sorunu çözdük ve inşayı başlattık. Üç denizaltı olacak, denizaltının tasarımı dışarıdan alınıyor, bir müjde vereyim. Artık ikinci adım Türk mühendislerinin tasarımını ve bütün dizaynını yaptığı bir denizaltı. Bundan sonraki milli projemizin adı Türk tipi denizaltı ve büyük firkateyn. İçindeki harp sistemlerinin yerli olmasını öngörüyoruz. Burada bir tek motor kalıyor.
Yerli motor yapabilecek miyiz?
Motorla ilgili de birkaç çalışma başlattık. Bir özgün tank motoru, helikopter motoru, insansız hava araçları için motor çalışmamız devam ediyor. Jet uçak motoru çalışmamız devam ediyor. Öngörümüz inşallah 5 yıl içerisinde çoğunluğunu bizim sahip olduğumuz bir motor. Ondan 5 yıl sonra da tamamıyla Türkiye’nin sahip olacağı bir motor.
Müsteşar Demir sabah 07.00’de başladığı mesaiyi gece yarısına kadar sürdürüyor.