Abdullah Karakuş

Abdullah Karakuş

akarakus@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ssalgın sonrası en çok tartışılacak konulardan biri de bu süreçte hepimizi etkileyen ve daha ne kadar etkisinin süreceğini bilmediğimiz psikososyal sorunlar olacak.

Ruh sağlığımızın nasıl düzeleceğini Milliyet’i ziyaret eden Sağlık Bakanlığı Toplum Bilimleri Kurulu Üyesi olan Gazi üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan ile konuştuk. 

Herkesi etkiledi

Salgın toplumu ruhsal olarak nasıl etkiledi?

Aşılamada geldiğimiz noktada oldukça iyi aşamadayız. Hızla toplumsal bağışıklığa doğru yol alıyoruz.

Haberin Devamı

Elbette sona erecek bu salgın. Hiçbir salgın sonsuza kadar sürmüyor. Fakat sona erdikten sonra 1.5 ya da 2 yıllık süreç hepimizi çok etkiledi. Sağlık çalışanlarını, vatandaşları, çocukları, büyükleri, evde oturanları yani herkesi etkiledi. Hepimizi etkileyen ve daha ne kadar etkisinin süreceğini de bilmediğimiz psikososyal sorunlar bunlardan biri. Bir salgın yaşadık ve Türkiye’de 50 bine yakın vatandaşımızı kaybettik. Sağlık sorunları, tükenmişlik, depresyonun daha fazla olabileceğini biliyoruz. Mesela gençlerde sürekli evde olmaya bağlı bilgisayar oyunlarına, internete olan aşırı bağımlılık, gençlerin içine kapanması, depresif bulgular göstermesi.

Ya da evde tek olan yaşlılarımızın psikososyal sorunları bütün dünyanın sorunları.

Korkularımızı takıntı haline getirmeyelim...

Nasıl kurtuluruz?

Psikososyal sorunlardan nasıl kurtulacağız?

Salgın bitecek ama küçük bebeğinden 80 yaşındaki büyüklere kadar hepimiz bundan çok etkilendik. Psikososyal olarak çok etkilendik. Asansöre binince fazla mı oldu olmadı mı diye bakıyoruz. Asansörde maskesiz görünce hemen irkiliyoruz. Birisi öksürse herkes tuhaf şekilde bakıyor. Bu süreci yenmek de bizim elimizde. Buna direnç deniyor. Bizlerin artık bu süreci yenebileceğimize, aşabileceğimize inanmamız gerekiyor. Her tür psikososyal zorlanma olabilir. Her şeye hazırlıklı olmamız gerektiğini bu süreç bize gösterdi. Bunu hissettik artık. İnsanın başına her şey gelebilir. Bu süreçlere hazırlıklı olmak gerekiyor. Herkes de özde kendinden sorumlu.

İnsanlar korkularını nasıl atacak?

Bir grup vatandaşımız aşı olmadığı halde fazla rahatlık içinde bazı vatandaşımız da fazla titiz davranıyor. Yani eve her getirdiğinizi her gün silmek, dezenfekte etmek gibi. Geçen gün marketteki arkadaşımız dedi ki, ‘hocam bazı kartlar okumuyor çünkü dezenfekte edilmekten silinmiş’. Artık şunu iyi biliyoruz, fiziksel temasla ağzımıza getirirsek, solursak bulaşıyor ama dışardan aldığımız torbayı getirdik, bu torbadan bize bulaş çok söz konusu değil. Ama ne yapmak gerekiyor, dışarda giydiğimiz giysiyi mümkünse balkonda ertesi güne kadar asabiliriz. Dolaba koyabiliriz. Yani çok yakınımıza koymayız. O da arkanızdan birisi öksürmüştür, asansöre bizden önce koronalı birisi binmiştir. Ama bu denli artık endişe edecek bir durum yaşamamak gerekiyor. Bu korkuyu atmak gerekiyor. Titiz olmak doğru. Ama şu da çok doğru değil. 75 yaşında bir büyüğümüz. İkinci doz aşısını olmuş. Hiç evden çıkmadı. Hava güzel, bir parça çıkabilir, fiziksel aktivite yapabilir. Bu şekilde bir takıntı haline getirmenin de çok manası da yok. Günlük hayatımızı aksatmayacak şekilde aktivitelerimizi yapmak en doğru yaklaşımdır.

Haberin Devamı

Artık aşılmalı

Haberin Devamı

Ruh sağlığımızı nasıl düzelteceğiz?

Ruh sağlığını düzeltmek aslında kişinin kendisinin elinde. Özellikle erişkinler için. Ama ruh sağlımızı düzeltemiyorsak bir hekime, psikiyatri uzmanına başvurabiliriz. Aile hekimimize başvurabiliriz. Ama inanmak bu işin biteceğini, bittiğini görmek, kazanımları görmek bence çok büyük bir avantaj. ‘Ben bundan sonra dışarda yemek yiyemem, taksiye binemem, toplu taşıma ile gidemem, markete gidemem’ diyenleri görüyoruz. Böyle bir şey yok. Bunu artık aşmamız gerekiyor. Zamanla kademe kademe aşacağız. Rakamları görüyorsunuz. Toplumdaki insanlar bir parça geriden gelebilirler. Kısıtlamaların giderek açılması, giderek daha rahatlamanın olmasıyla beraber insanlar da bir parça gevşeyebilirler. Ama desteğe ihtiyacı olanlar varsa mutlaka bir hekime başvurmaları da doğru olacaktır. Belki az kişide çıkar ama altta yatan ruhsal olarak başka bir hastalık vardır ve bu süreçte tetiklenmiştir. Buna ancak psikiyatri doğru tanı koyabilir. İnanarak, yapılanlara güvenerek, iyiye gittiğine şahit oluyoruz. Tüm dünyada rakamlar aşağı doğru gidiyor. Bunda önemli iki faktör var. Bir aşılama ikincisi de bireysel önlemlere dikkat etmek. Temmuz ayında pazar günlerinde de bir parça rahatlama olabilir. Akşam saatleri biraz daha ileri doğru çekilebilir. 

Ne yapmalı?

Salgın ile mücadelede ne durumdayız?

Aşılamada geldiğimiz noktada oldukça iyi aşamadayız. Hızla toplumsal bağışıklığa yol alıyoruz. Tüm sağlık sistemi bir seferberlik içinde. Herkes aşının bolluğuna ve faydasına inandı. Kimi vatandaş aşılanınca her şeyi boşluyor. Bu böyle değil. Halen salgın devam ediyoruz. Şu an aktif 80 bin hastamız var.

Günde 5-6 bin bandında gidiyoruz. Aşı olanların tabi ki kendine öz güvenleri artmalı ve bir parça daha rahat davranabilirler. Büyük bahçeniz var, yazlığınızdasın, aşı olanlar fiziki mesafeye uyarak oturup sohbet edebilirler, maskede takmayabilirler belki. Ama 2 doz aşımız var diye toplu taşımaya binince maske takmamamız şu an için doğru değil. Kalabalık alışveriş merkezlerinde takmamamız doğru değil.