15 Temmuz’daki darbe girişiminin atlatılmasında siyasette Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırım büyük rol üstlenirken, ekonomi cephesinde öne çıkan bir isim vardı. Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcılığı koltuğunda oturan Mehmet Şimşek...
Hükümetin deneyimli ismi Şimşek’e ilk haber ulaştığında OECD Genel Sekreteri ile birlikte Gaziantep’teydi. Önce, İstanbul’a uçuş planı yapan yabancı misafirini otele yerleştirdi. Sonra hızla şehrin meydanına indi, halkla buluştu.
16 Temmuz sabahıyla da gerek uluslararası gerekse yerli yatırımcılarla acil temas kurdu. Tüm ekonomi bakanları ve ekibiyle birlikte, Merkez Bankası, BDDK ve kamusu özeli tüm bankalarla hızlı planlama yaparak, yaşananların ekonomiye darbe vurmasının önüne geçmek için yoğun mesai harcadı. “Türkiye uçurumun kenarından döndü ancak bunu kalıcı hasar olmadan atlatacağız” diyen Şimşek, bu noktada yurtdışındaki Türkiye algısının hızlı bir şekilde yeniden inşa edilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Başbakan Yardımcısı Şimşek, Milliyet’i Çankaya Köşkü’nde ağırladı ve darbe girişimi süreci, piyasalarda yaşananların etkisi ve Türk ekonomisiyle ilgili yakın gelecekte atılacak adımlarla ilgili sorularımızı yanıtladı...
15 Temmuz darbe girişiminin kötü bir rüya olduğunu belirten Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, “Bir rüya gördünüz, uyandınız, geçti. Nitekim, Türkiye’nin bir çok ilinde öyle oldu. Hayat çok hızlı normale döndü. Ekonomideki etkisi, piyasalar bazında dahi baktığınız zaman, aslında çok daha mütevazi olaylara, küçük olaylara verilen tepkiden çok farklı bir tepki olmadı. Ekonomiye etkisi şu ana kadar hem sınırlı oldu muhtemelen de geçici olur. Bir kalıcı etki olma ihtimalini zayıf görüyoruz” dedi.
Darbe girişimini ilk ne zaman haber aldınız, duyduğunuzda neler hissettiniz?
O gece biz OECD Genel Sekreteriyle Gaziantep’deydik. Bir nikahta öğrendim. “Darbe olasılığı var” dediler. “Yok ya” dedim. İnandırıcı gelmedi. İnsan, bu devirde böyle bir deli saçmasına ihtimal vermiyor. Gece saat 10. OECD Genel Sekreteri (Angel Gurria) İstanbul’a gidecek. OECD Genel Sekreterine ‘Ankara semalarında askeri uçaklar, tuhaf hareketler içinde. Dolayısıyla herhalde bu akşam gidemeyeceğiz. Hava sahası güvenli değil. Siz en iyisi odanıza geçin dinlenin. Yarın sabah duruma bakarız’ dedim. ‘Siz ne yapacaksınız’ diye sordu? Ben darbe deyince, o tabi anladı işin vehametini, çünkü kendisini Latin Amerikalı, Meksikalı, bunları yaşamış biri. Hanıma dedim ki sana bir araba bulalım, sen karayolu ile Ankara’ya git. Çünkü çocuklar evde. Bakıcı bakıyor ama 3 çocuk. İkna etmeye çalıştık. Ben de il başkanlığına gidip meydanda toplananlara seslendim.
‘Güneydoğu güçlü durdu’Darbe girişimi Güneydoğu’da, Doğu’da nasıl algılandı?
Doğu ve Güneydoğu’da darbelere karşı özel bir hassasiyet var. Bir anlamda özel bir karşı duruş var. O sıkıyönetim dönemlerinde acı tecrübeleri var. Karşı duruşu çok güçlü oldu. Nitekim, bu Gazinantep’te sokağa da yansıdı, öbür illere de yansıdı. Anketler göre vatandaşın 3’te 2’sinden fazlası Cumhurbaşkanımızın çağrısına uyararak sokağa çıkmış. Burada sokağa çıkmak çok önemli. Türkiye büyük bir uçurumun eşiğinden döndü.
‘Kalıcı zarar görünmüyor’Yaşananların ekonomiye etkisi ne oldu?
Ekonomiye etkisi şu ana kadar hem sınırlı oldu muhtemelen de geçici olur. Neden? Birincisi, tabi Ankara, İstanbul gibi travmanın yaşandığı birkaç yer dışında, ülkenin genelinde çatışma ortamı ya da travma, toplumun tamamı bir travma yaşadı ama, fiziki anlamda kötü bir rüya gibiydi. Bir rüya gördünüz, uyandınız, geçti. Nitekim, Türkiye’nin bir çok ilinde öyle oldu. Hayat çok hızlı normale döndü. İkincisi başarısız bir darbe girişimi. Bu süreçten Türk demokrasinin güçlendiği, güçleneceği net olarak ortaya çıktı. Ekonomideki etkisi, piyasalar bazında dahi baktığınız zaman, aslında çok daha mütevazi olaylara, küçük olaylara verilen tepkiden çok farklı bir tepki olmadı. Bir kalıcı etki olma ihtimalini zayıf görüyoruz. Türkiye bu süreçte bana kalırsa rahatlayarak güçlenerek çıkacak. Türkiye aslında büyük bir beladan, felaketten, terörden kurtulmuş oluyor. Onun için kalıcı bir zarar ben öngörmüyorum. Ama bir şartla şuanda mevcut olan son derece olumsuz, batıdaki değerlendirmeler ve algıyı değiştirmemiz lazım.
‘Batının kafası karışık’Bu noktada batılı ülkelerin yaklaşımını nasıl değerlendirdiniz?
Esas burada kafası karışık olan dış dünya ve özellikle batı. Tepki verip vermemek o ayrı bir vahamet, doğru bir değerlendirme bile henüz yapamadı. Türkiye’nin demokrasisi güçlenmiştir. Bunu bir kere idrak edemiyorlar. Ayrıca, Türkiye’de siyasette ve toplumda var olan gerilim azaldı, uyumlu, ortak bir kadere, geleceğe odaklanmış 79 milyon var. Anlayamıyorlar. FETÖ’nün ne kadar tehlikeli bir ihanet şebekesi olduğu konusunda Türkiye’de herkes hemfikir. Türkiye büyük bir beladan kurtuldu diye millet rahatladı. Fakat batı bunu da bir türlü anlamıyor. Dolayısıyla aslında büyük resme, yukarıdan 10 bin metreden bakmak lazım. İlk önce ne görüyorsunuz; bir, demokrasinin temellerinin sağlamlaştığı bir ülke görüyorsunuz, iki, aslında bu vesile ile toplumdaki gerilim, siyasetteki bu polarizasyonun azaldığını görüyorsunuz. Üç, Türkiye’nin reform yapma, sorunları çözme kapasitesinin arttığını görüyorsunuz. Vatandaş Türkiye’nin geleceğini daha parlak olduğunu gördüğü için 11 milyar dolarlık dövizini bozdurarak TL’ye geçmiş. Bu çok güçlü bir mesaj.
‘GEZİ PARKI’ DAHİL BİRÇOK OLAY YAKINDAN İNCELENECEK...Yakın dönemde yaşananlarla FETÖ’nün ilişkili olup olmadığını düşünüyor musunuz?
Valla ister istemez Türkiye’nin yakın döneminde başına gelen birçok felaketin bu ihanet şebekesinin eli var mı yok mu bu işin içinde mi değil mi insan düşünmeden edemiyor. AK Partinin, hükümetimizin batıda en çok yıpratıldığı hususlardan bir tanesi Ergenekon ve Balyoz süreci değil miydi? Gördünüz. işte ihanet şebekesinin onun arka planında çok net olarak o yetki gaspı ile sahte bir sürü kanıt ile belgeyle gördünüz. Şimdi yargıyı, polisi, istihbaratı ele geçirmiş. 17/25 Aralık süreci mesela milletimizin kafasında çok daha berraklaştı. Aslında Türkiye’nin son birkaç yıldır karşı karşıya kaldığı bu imtihanların, bu kötü deneyimlerin, tecrübelerin bence arka planına bakılmasına gerekiyor. Gezi olayları döneminde hepimiz dedik ki samimi şekilde çevre kaygısıyla sahada olan vatandaşlarımıza aşırı şiddet kullanılmasını emniyet tarafından hepimiz yanlış bulmuştuk. Gereken incelemeler, soruşturmalar yapılmalı cezalandırılmalı dedik. O olayı büyüten unsurların, o yaklaşımın aşırı yaklaşımın arka planında daha büyük bir üst akıl var mı mutlaka bakılması lazım.
Algı seferberliğiDışarıdaki havayı lehimize çevirmek için planlarınız neler?
Dışarıdaki algı kötü. Maalesef dışarıda, Türkiye’nin hak etmediği bir çerçevede manşetler ve analizler var. Bu algıyı hızlı bir şekilde düzeltmemiz lazım. O da aslında önümüzdeki birkaç ay içinde seferberlik mantığı ile o ruh ile bizim her tarafı dolaşıp Türkiye’nin bu bahsettiğim pozitif orta uzun vadeli perspektifini paylaşmamız lazım. Hem demokratikleşme, hem demokrasi, siyaset hem de ekonomi. Bunları da zaten yapacağız. Bugüne kadar tele konferanslarla yaptık. Aslında çok başarılı bir kampanya yaptık. Rusya ziyareti sonrasında belki Asya pasifik yatırımcılarıyla bir araya gelme ihtimalimiz var. Bir ay boyunca sürekli sahada çalışmamız gerekecek.
‘Gidip anlatacağız Gülen iade edilsin’Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Fethullah Gülen’i iade edecek mi?
Normal şartlar altında bir müttefikten beklenen bizim sunduğumuz kanıtlar çerçevesinde tereddütsüz şekilde bu türden bir ihanetin içinde olan bir şebekenin başının iade edilmesi. Biz batının genel anlamda bu darbe sonrasını değerlendirmelerini anlamakta zorluk çekiyoruz. Fakat her şeye rağmen gidip iyi bir şekilde anlatacağız. İkincisi de ilişkilerin rasyonel zeminde yürütülmesi için çaba sarf edeceğiz.
‘Rusya’da atılacak ilk 4 adım önemli’9 Temmuz tarihinde kritik Rusya ziyareti var. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Putin ile bir araya gelecek. Bu buluşmadan beklentilerimiz nedir?
Cumhurbaşkanımız gitmeden ön çalışma yapmak için gittiğimde Rusya’nın yaklaşımını son derece olumlu, samimi buldum. Dolayısıyla hızlı bir şekilde normalleşme için zemin var. Başlangıçta hedef 24 Kasım öncesine hızla dönüş. İlişkileri çok güçlü şekilde inşa etmemiz gerekiyor. Bir tanesi charter seferlerinin yeniden başlaması, ikincisi iş adamlarımızın belli alanlarda iş yapmasına ilişkin sınırlamalar getirilmişti, onun kaldırılması. Üçüncüsü bu vize meselesi. Dördüncüsü bizim tarım ürünleri, gıda ihracatı, yaş meyve sebzeye ilişkin kısaltmaların kaldırılması, ulaştırma gibi önemli ana başlık var. Hepsini masaya yatıracağız.