Türkiye-AB ilişkileri inişli çıkışlı. 60 yıla yaklaşan bir süreç var. Birkaç gün önce Fransa’da temaslarda bulunan TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı Kasım Gülpınar ile ilişkileri ve ne yapılmak istendiğini konuştuk...
AB ne yapmak istiyor? Türkiye’yi neden oyalıyor? Türkiye-AB ilişkileri nereye gider?
Tüm bu soruların yanıtlarını birkaç gün önce Fransa’da temaslarda bulunan TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı Kasım Gülpınar ile Meclis’te konuştuk. Türkiyesiz AB’nin çok şey kaybedeceğini belirten Gülpınar, “AB’nin çeşitli anlamlarda geleceği, ekonomi ve güvenliği dahil olmak üzere birçok şeyi Türkiye’nin ellerinde. Ama maalesef Türkiye’yi kendi seçim malzemelerine alet ediyorlar. Bu kafayla, bu mantıkla zaten bir şey elde etmek çok zor. Öncelikle bu mantalitelerini değiştirmeleri gerekiyor. Aslında kazan kazan olsa AB daha ileri gidecek. Türkiye’yi karşılarına almak AB’ye çok şey kaybettirir. Umarım en kısa zamanda anlarlar ve ona göre davranırlar” diyor. Gülpınar Milliyet’in sorularını şöyle yanıtladı:
‘AB AYRI AVRUPA AYRI’ DİYORLAR
Türkiye-AB ilişkileri son dönemlerde nasıl?
AB Türkiye ilişkileri inişli çıkışlı seviye izliyor son zamanlarda. Geçtiğimiz günlerde 4 gün Fransa’da temaslarda bulunduk. AB ilişkileri açısından son zamanlarda yaşanan gelişmeler; Doğu Akdeniz, Suriye, göçmen, mülteci, Yunanistan ile olan sorunlar zaten AB’nin bize olan bakış açısını daha da sivrileştirmesine, keskinleştirmesine yol açtı. Türkiye’nin AB üyeliğine karşı en katı tutum sergileyen ülkelerin başında Fransa geliyor. Orada net bir şekilde gördük ki AB üyeliği konusunda çok iyimser değiliz, maalesef. Şöyle bir ayrım yapıyorlar: ‘Avrupa Birliği ayrı Avrupa ayrı. Türkiye Avrupa ülkesi, biz bunu kabul ediyoruz’ gibi bir anlayış yürütüyorlar. Biz şu ana kadar AB’nin stratejik hedefimiz olduğunu sürekli deklare ettik. Muhataplarımıza da söylüyoruz ama onlar süreci ağırdan almak için ellerinden gelen bütün gayreti gösteriyorlar. Şu anda önümüzdeki dönemde bir fasıl açılması konusunda hiç ümit var değiliz maalesef. Türkiye’yi bu sevide bırakmak için bazı şeyleri bahane ederek ilerde yine bir imtiyazlı ortaklık gibi strateji yürütecekler herhalde ve tekrar böyle bir yol haritasıyla bizi karşı karşıya bırakacaklar gibi gözüküyor. Çünkü Fransa dönem başkanlığını alacak ocak başında. 6 ay Fransa dönem başkanı.
TÜRKİYE’NİN BÜYÜKLÜĞÜ GÖZLERİNİ KORKUTUYOR
Neden Türkiye’ye bu tavırlar?
Türkiye’nin büyüklüğü hepsinin gözünü korkutuyor. Türkiye’nin karar mekanizmalarında söz sahibi olacak olması, Avrupa Parlamentosu’nda olsun Avrupa’nın diğer kurumlarında olsun. Türkiye’yi bir taraftan dışlayamıyorlar. Türkiye’ye ihtiyaçları var. En basiti bu mülteci konusunda. Suriye varken bir anda Afganistan çıktı. Yine burada kritik ve anahtar ülke Türkiye. Türkiye’nin iş birliği yapılması gereken ülke olduğunu hepsi kabul ediyorlar. Bir taraftan vazgeçemiyorlar ama bir taraftan kendi içlerine alıp, o yapıyı daha da büyütüp, Türkiye’yi güçlü ülke haline getirmeyi, söz sahibi ülke haline getirmeyi kabul edemiyorlar. Fransa’nın katı bir laiklik anlayışı çerçevesinde uygulamaya koyduğu yeni uygulamalar var. Türkiye Müslüman bir ülke. Türkiye’nin Müslüman ama İslam aleminde laik bir cumhuriyet yapısı aslında onlar içinde bir avantaj. Ama bunu da göz ardı ediyorlar. Esas temel çekinceleri Türkiye’nin aşırı güce kavuşması ve ikinci plana düşmelerine yönelik çekincelerinden ötürü Türkiye’yi almak istemiyorlar. 60 senedir bu siyaseti aynen uyguluyorlar.
KAFA KARIŞIKLIĞINI GİDERMELERİ LAZIM
AB yetkilileriyle görüşmelerinizde ne mesajlar verdiniz?
‘AB ayrı Avrupa ayrı’ konusu. Bir kere şu kafa karışıklığını gidermek lazım dedim görüşmelerimde.
‘Siz bir şuna kesin karar vermeniz lazım: Türkiye bir Avrupa ülkesi mi değil mi? Öncelikle onu kesinlikle kafanızda bir oturtmanız lazım.’ Türkiye’nin bir Avrupa ülkesi olduğunu düşünüyorsanız ama görünen o ki yarın Avrupa sınırları içinde AB’ye üye olmak isteyip de olamayacak tek ülke anlaşılan Türkiye olacak. Çünkü Balkanlarda bir genişleme stratejisi var. Genişleme devam ettikçe Sırbistan’ın da Arnavutluk’un da Kuzey Makedonya’nın da AB’ye üye olmaması için hiçbir gerekçe yok. Moldova’yı da yarın kriterlere bakmadan tamamen başka gerekçelerle AB üyesi yapabilirler.
SİZE İHTİYACIMIZ VAR AMA...
Türkiye için ne düşünüyorlar?
Başka şekilde formüle etmeye çalışıyorlar. Buna stratejik ortaklık diyorlar, imtiyazlı ortaklık diyorlar. Yani ‘siz bu müesseselerin içine girmeyin, söz sahibi olmayın ama biz sizinle ortaklığı bozmayalım, size ihtiyacımız var. Siz bizim boşlayacağımız bir ülke değilsiniz’ diyorlar.
AB’nin çeşitli anlamlarda geleceği, güvenliği dahil olmak üzere birçok şeyi Türkiye’nin ellerinde. Ortadoğu’da Afganistan’da yaşanan olaylar ortada. Mülteci akını tehdidivar. Bu ilerisi için çok büyük bir tehlike. Bir taraftan Akdeniz, bir taraftan Ege, bir taraftan doğu tarafı. Türkiye üzerinden gelebilecek herhangi bir göç dalgası onlar için hem güvenlik hem ekonomi hem de her anlamda ciddi tehlike. Aslında kazan kazan olsa AB daha ileri gidecek. Bunu son temaslarımızda ifade ettik. Bu her açıdan AB’nin menfaatine olacak bir şey. Ama maalesef biraz ideolojik sebepler devreye giriyor. Son zamanlarda orada artan bir ırkçılık da söz konusu. Almanya, Fransa gibi ülkelerdeki radikal partiler oy artımına da gidiyor, bunu kullanıyorlar. Onun için Türkiye bunlara maalesef hep seçim malzemesi oluyor. Bu kafayla bu mantıkla zaten bir şey elde etmek çok zor. Öncelikle bu mantalitelerini değiştirmeleri gerekiyor.
TÜRKİYESİZ AB ÇOK ZARAR GÖRÜR
Avrupa’nın Kıbrıs ve Doğu Akdeniz yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
En büyük hata orada, bölünmüş bir adanın iki taraflı bir toplumun bir kısmının üye yapılması. Bu şekilde bir çözüm elde etmek de mümkün değil. Burada kaba kuvvete dayalı haksız bir şekilde egemenlik alanı kendilerine oluşturmaya çalışıyorlar. Ama Türkiye’ye böyle bir şey sökmez. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki haklarını görmezden gelip bertaraf etmeye çalışıyorlar. Türkiye gösterdiği tavırla böyle bir şeyin mümkün olmayacağını gösterdi. Türkiye iç siyasete malzeme yapılacak, bu tür konulara alet edilecek bir ülke değil. Bundan AB daha çok zarar görür. Ama iş birliği yaparlarsa ekonomik, güvenlik anlamında Türkiye ile iş birliği yapmak onlara ciddi şeyler kazandırır. Ama Türkiye’yi karşılarına almak da çok şey kaybettirir. Umarım en kısa zamanda anlarlar ve ona göre davranırlar.