Dünyanın öbür ucunda yani 10 bin km uzakta yer alan Latin Amerika’da Türkiye’ye sevgi ve Türkçe’ye ilgili günden güne artıyor. Buna en büyük katkıyı 2018 yılından beri Venezuela’da okulları olan Maarif Vakfı ve Türk dizileri veriyor. Maarif’in başkent Karakas’ta 3 okulu var. Bunları gezerek öğrencilerle sohbet ettim, mezuniyet törenlerine katıldım. Eğitim kalitesi ile ülkenin aranan okulları içine giren Maarif Vakfı’nın her yıl öğrenci sayısı yüzde 100’ün üstünde artış gösteriyormuş. Maarif’in 2 okulu ayrıca en iyi ilk 7’ye girmiş. Maarif Vakfı Başkanı Birol Akgün “dünyanın neresine giderseniz gidin Türkiye’ye ve Türkçe öğrenmeye ilgi çok” diyor.
Maduro’nun torunu
Maarif Vakfı’nın öğrencileri arasında Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nın torunu Victoria da var. Birçok bakanın ve askerin de çocuklarının olduğu Maarif Vakfı’nın okullarına Venezuela eski Devlet Başkanı Chavez’in de torunu için bu sene
Venezuela’da dün devlet başkanlığı için seçim yapıldı. Seçim öncesi Simon Bolivarcı diye nitelenen Venezuela’nın başkenti Karakas sokaklarında dolaştım.
Kendilerini ‘Bolivar’ın devrimci çocukları’ olan niteleyen Venezuelalıların seçim mitingleri ve hazırlıkları çok farklı. Sokaklar sadece Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nın resimleriyle doluydu. 10 adaylı geçen seçimde ayrıca muhalefet ortak aday çıkarmış. Muhalefetin adaylarının resimlerini ise sokaklarda göremedim. Muhalefet bundan önceki seçimleri boykot ediyormuş. O nedenle birkaç seçimdir katılım düşükmüş. Bu seçimde boykot olmayacağı belirtiliyordu meydanlarda.
Mitingler Türkiye’deki gibi değil. Mitingler için motorlarla gelenler küçük küçük toplanma alanlarını dolduruyor. Maduro ise
şehri gezerek bu toplanma alanlarına geliyor ve destekçilerine konuşmalar yapıyor. Maduro 60 bin motorlunun kendisine
destek için alana geldiğini söylüyor. Maduro gece mitingleri de yaparak desteğini
‘Suçlu ayağa kalk’. Herkes kalkar.
‘Suç ortakları alkışlasın.’ Herkes alkışlar.
Oysa ondan ve onlardan pişmanlık beklersin. Ondan ‘Ben çocukları öldürdüm. Soykırım, vahşet yaptım. Yaktım, yıktım. Çok pişmanım’ demesini beklersin.
O ise yaptıklarını över ve üniversitedeki öğrenciler ile bilim insanlarına ‘kullanışlı aptallar’ der.
Mahkeme salonunda ‘Ya birader ne diyorsun sen?’ demelerini beklersin. Ama alkışlarlar. Hem de ayakta alkışlarlar.
Ama salonda ‘Savaş suçlusu’ diyenler de vardır.
Dışarda ise maketini yakanlar, ‘Çocuk katilini tutuklayın’ diyenler vardır.
Ülkelerini gelmesini sindiremeyenler ve büyük tepki gösterenler vardır.
Türkiye önceki gün Kıbrıs’tan dünyaya net mesaj verdi. Hem ‘iki devletli çözüm’ çağrısı yaptı hem de ‘çözüm için uzatılan eli havada bırakmayız’ dedi. Yani ‘biz barıştan yanayız’ mesajı verdi.
Türkiye adada barış ve çözüm için yıllardır sürekli adım atıyor. Çözüm görüşmeleri oluyor ama bir noktada arabozucular ve Rumların bitmeyen istekleri olunca kesiliyor.
İsrail bölgede savaşı günden güne yayıyor. Akdeniz’de barış ve ekonomik gelişme isteniyorsa bir an önce Rum tarafı ve Yunanistan, Türkiye’nin uzattığı eli tutmalı çözüm için taşın altına elini koymalı. Yoksa ABD ve batı ülkeleri Akdeniz’de huzuru bozmak için oyun içinde oyunlarını artıracak.
İki devletli çözüm ile adada Türk tarafının da tanınma zamanı. Rum tarafı artık Helen adası rüyasından uyanmalı ve Kıbrıs gerçekleri ile yüzleşmelidir. Böylece uzatılan el havada kalmamış olur...
Suriye’de ara bozanlar
Bölgenin huzuru
"1963 yılında Kıbrıs’ta eşi ve 3 küçücük çocuğu Rumlar tarafından şehit edilen Tabip Binbaşı Nihat İlhan’ın oğluyum."
Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan bu sözlerle başlıyor 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı öncesinde adada yaşanan Rum vahşetini ve barbarlığını anlatmaya.
İlhan gözleri dolarak zaman zaman sesi titreyerek 1963 ile 1974 arasını babasından dinlediği şekilde Milliyet’e şöyle aktarıyor:
TÜRK KALMASIN: O dönem Kıbrıs’ta Türk kalmamasına yönelik planlar yapılıyor. Kıbrıs’ın Yunan adası olmasına çalışılıyor. Kıbrıs’ta Türklere her türlü eziyet yapılıyor. Türk olmayan bir ada istiyorlar. Kıbrıs 1571 yılındaki fethinden bu yana bir Türk adası. Rumlar azınlık. Ama Rumlar Türklere yönelik bilinçli bir soykırım çalışmalarına başlıyorlar. 24 Aralık’ta 200 Türk katlediliyor. Bunların içinde 3 abim ve Mürüvvet anne de var. Daha sonra Kıbrıs Türk Alayı’nın ve Türkiye’nin müdahalesi ile olaylar duruluyor. Ama 1974’e kadar
Bugün 15 Temmuz. Demokrasi ve Milli Birlik Günü. 8 yıl önce Türkiye’yi işgal etme ve bölme planları için yurtdışı destekli darbe girişimi yapıldı.
Eski Başbakan Yardımcısı Çavuşoğlu, FETÖ’nün arkasındakileri anlattı
Eski Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu ile bu bölme planlarını, FETÖ ve destekçilerinin asıl amaçlarını konuştuk. Çavuşoğlu FETÖ’nün arkasındakileri ve 15 Temmuz ile yapılmak isteneni Milliyet’e şöyle anlattı:
Bölme projesi: 17-25 Aralık yargı susturucusu takılmış darbe teşebbüsü başarısız olunca hem FETÖ terör örgütünü hem de PKK’yı kontrolünde tutan Türkiye düşmanı devletler bu defa her iki terör örgütünü de örtülü bir iş birliğine sevk ettiler. Nitekim, hendek çukur terörizminin devam ettiği süreçte güvenlik birimlerimizin içindeki FETÖCÜ hainlerin provakatif eylemleri, yine FETÖ’nün Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanına giderek devletin gizli bilgilerini
15 Temmuz 2016. Hain darbe girişimi ve sonrasında yaşanan demokrasi destanı. Üzerinden 8 yıl geçti.
O gece darbe girişimine tepkisini göstermek ve karşı koymak için TBMM’ye ilk gelen Milletvekili Hakan Çavuşoğlu idi. Eski Başbakan Yardımcısı Çavuşoğlu o gece TBMM’de yaşananları dakika dakika Milliyet’e şöyle anlattı:
POLİS ÖNCE ALMADI: TBMM kapısına en yakın trafik ışıklarında yolun trafiğe kapatıldığını ve araçların geri çevrildiğini gördüm. Polis memuruna milletvekili olduğumu, TBMM’ye gireceğimi söyledim. Polis girişin yasak olduğunu ifade etti. Ancak ısrar ettim, milletvekili olduğum için TBMM’ye girişimi kimsenin engelleyemeyeceğini, ne olursa olsun girmek istediğimi söyledim. Polis içeriden onay gelirse müsaade edebileceğini söyledi.
İÇERDEKİLER KİM?: Polis memurunun içeriden izin alması gerektiğini söyleyince kafamda acaba içeridekiler kim sorusu belirdi. Bir süre sonra polis içeri girebileceğimi ancak danışmanıma müsaade edemeyeceğini söyledi. Endişelerim iyice artmıştı. İçerdekiler
15 Temmuz darbe girişiminin 8. yılında FETÖ’nün yurt dışı yapılanmasının eğitim ayağıyla mücadele eden Türkiye Maarif Vakfı’nın Başkanı Birol Akgün ile konuştuk.
100’ün üstündeki ülkede yaptıkları çalışmalarla dünyanın bugün FETÖ olgusunu çok daha iyi anlama noktasına geldiğini ve bu terör örgütünün gerçek yüzünü görmeye başladığını dile getiren Akgün, “20 ülkede FETÖ ile iltisaklı 228 okul devraldık. Ayrıca kendi okullarımızı da açıyoruz. Birçok ülkede okullarımıza talep artıyor. 52 ülkede 500’e yakın okulda 53 bin öğrencimiz oldu” diyor.
Gerçek yüzünü görüyorlar
‘Dünya FETÖ’nün ne olduğunu gördü mü?’ diye sorunca Akgün Milliyet’e şunları söyledi:
“15 Temmuz’un üzerinden 8 yıl geçti. Bugün bütün dünya özellikle FETÖ konusunda geçmişe göre çok daha duyarlı. Çok daha bilinçli hale geldi.