Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, ihracatı artırmaya yönelik yeni destekleri ve teşvikleri Milliyet’e anlattı. Türkiye’de yatırımı artırmak için dünyanın en iddialı teşviklerinin verildiğini belirten Zeybekci, 3 alanda 30 milyar liralık yeni yatırım desteği geleceğini açıkladı.
Bu alanları petro - kimya, sağlık teknolojileri ve yenilenebilir enerji teknolojileri olarak sıralayan Zeybekci New York’ta Milliyet’in sorularına şu yanıtları verdi:
(Büyümenin devamı için neler yapılacak?)
“Büyümede bizi mutlu eden, birinci yarıdaki büyümenin yüzde 3’lük bölümü ihracattan, yani üretimden geliyor. Geçen sene, darbe girişimine rağmen, yatırım teşvikleri, üretim, ihracat teşvikleri ile ilgili reel sektörün istediği her şeyi yaptık. Bizim istediğimiz, kesintisiz bir şekilde büyümenin üretim ve ihracat ağırlıklı olması.
Dünyanın en iddialı yatırım teşvikine sahibiz. İhracatla ilgili önümüzdeki süreçte daha güçlü destekler açıklanacak. Çok önemli projeler var. Yaklaşık 30 milyar TL. Bunu da kısa zamanda, ekim ayı, bunların belgelerini düzenleyip yatırıma dönüşmesini sağlayacağız. Bunlar petro - kimya, sağlık teknolojileri ve yenilenebilir enerji teknolojisi alanında.
Güneş ve rüzgâr...
Önümüzdeki 10 yılda şu anki enerji üretimimizi 2 katına çıkaracağız. Yaklaşık 100 milyar dolar yenilenebilir enerji yatırımı yaparken, teknoloji ithal edip yatırım yapan ülke olmak istemiyoruz. Bunun yerli üretimi gerçekleşmeli. Bu alanda üretim yapana büyük destek veriyoruz.
Özellikle güneş ve rüzgâr teknolojisinin yerli üretimini artırmaya devam edeceğiz. Bu iki alanda önümüzdeki sene yüzde 70 - 80 yerlilik oranı yakalayacağız. Yerlilik oranını artırarak 3 - 4 milyar kazanmamız çok önemli.
Sağlık teknolojisine en önemli yatırım yapan ülke, Türkiye. O kadar hastane yaparken bu hastanelerin tıbbi cihazları ve teçhizatlarını ithal edelim demeyeceğiz, Türkiye’de üretilenini destekleyeceğiz.
Kalp kapakçığından ilaç teknolojilerine kadar proje bazlı yatırım teşvik fonuyla destekliyoruz. ABD ve bazı müttefiklerimiz bu alanda yüksek teknolojiye sahip. ‘Gelin, Türkiye’de üretelim’ diyoruz. ‘Türkiye’yi bölgede yatırım üssü yapalım’ diyoruz. Olmazsa, Türkiye kendi çözümünü üretir.
Faizlerde oynanabilecek alan var
(Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan faizler konusunda ‘bankaları sıkıştıracağız, görüşeceğiz’ demişti. Neler yapılacak?): “Önce bankalarla oturup şu an mevcut faize, içindekilere bakmak lazım. Bizim tabanımız enflasyon, paranın maliyeti belli. Paranın maliyeti ile verilen faiz oranları arasında neler var? Bir, bankanın kârı, iki, kamunun bunun üzerindeki maliyetleri, karşılık oranları.
Ekonomide gurur duyacağımız bir havadayız. İhracat, istihdam, büyüme, kapasite, güven endekslerine bakınca, hareket edebileceğimiz alan var. Kamu olarak mevduat faizinin niye yüksek olduğuna bakmak lazım.
Kredi faizine yüzde 16 - 17 deniyorsa, yüzde 12’deki mevduat faiziyle aradaki 4 - 5 puanda neler var? ‘İndirin faizleri’ derken, bankaların niye indiremediklerini de onlarla beraber iyi çalışmak lazım. Burada oynayabileceğimiz alan var diye düşünüyorum. BDDK, Bankalar Birliği, Merkez Bankası oturacağız, neler yapmamız gerektiğini beraber çalışacağız.”
Çin ithalatına sıkı disiplin
(Cari açıkta durum nedir?): “Cari açık en başarılı olduğumuz alan. Gerek bütçe açığı gerekse cari açıkta artık kontrol edilebilir seviyedeyiz. Bu sene cari açıkta yüzde 4’ler, bütçede ise yüzde 2 seviyesinde açık öngörüyoruz. Bu da Türkiye için normal bir oran. 2017’yi hedeflediğimiz noktada kapatacağız, cari açık ve bütçe açığında. 2018’de daha kontrollü noktaya çekeceğiz.
İthal etmediğiniz zaman sizi rahatsız etmeyecek tüketim malları var. Bunlarda bayağı disiplinli hale geliyoruz. Çin ithalatımızda 8 ayda yüzde 17 azalma var. Bunu artıracağız.”
BÜYÜME ŞAMPİYONU TÜRKİYE OLACAK
“2016’daki ihanet Türkiye’de çok büyük tedirginlik yarattı. Onun etkisi devam ediyor. Suriye gibi büyük pazarı kaybettik. Irak ikinci ihracat pazarımızdı. Artı Rusya. Bunlara rağmen 2016’da yüzde 2.9’luk büyüme gerçekleştirdik. 2017’de 3’üncü çeyrekte göreceksiniz büyümede dünya birincisi olacağız. 4’üncü çeyrek yani yıl ortalamasında dünya ikinciliğini zorlayacağız.
İstihdam ile ilgili çok başarılı olduk. Türkiye’de bir ay önce iş gücüne katılım yüzde 52 iken şimdi yüzde 53.4’e çıktı. Çalışabilir nüfusun yüzde 52’si ‘iş istiyorum’ diyor, bu gelişim devam edecek.
Biz hem net nüfus artışı hem de işgücüne katılım oranlarını üst üste koyduğumuz zaman yüzde 5.5 ortalamanın üzerinde büyümek zorundayız. Onun altındaki her büyüme bizi mutsuz eder.
Siyaset uzlaşacak
Ben milli büyüme diyorum, hedefimiz bu. Borçlanarak büyüme değil, kendi imkânlarınızla büyümeyi sürdürülebilir yapmamız gerekir. Türkiye’nin geleceğini hakikaten iyi görüyorum. Çok büyük bir noktadan geçtik, 15 Temmuz ayrı, 16 Nisan çok başka bir şey. 16 Nisanı henüz algılamıyoruz, bundan sonra Türkiye’de asla koalisyon olmayacak. 5 yıl boyunca öngörülebilir, kesintisiz güçlü iktidar olacak. Kim gelirse gelsin. Bundan sonra siyaset uzlaşacak. Uzlaşıcı kapsayıcı realist insanların genel kabul gördüğü, herkesin değerlerini kucaklayacak bir siyaset dönemi gelecek. İki sağlam kanatta uçacak siyaset. 2019’a giderken ayrılıkçı söylemler değişecek.”