Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Doktorluk eskiden en popüler mesleklerin başında gelirdi. Üniversite giriş sınavlarında ilk 100'e girenlerin yarıdan fazlası tıbbı seçerdi. Oysa şimdi bırakın ilk 100'e, ilk 1000'e girenler arasında tıbbı seçen yok gibi. Yine eskiden anne babalar çocukları tıbba girdi mi, hele hele mezun oldu mu "evladımız doktor oldu" diye bayram ederlerdi. Oysa şimdi, tıptan mezun olmak kara günlerin başlangıcı oluyor.
Son yıllarda uzman, doçent, profesör doktorların sayısı o kadar çok artı ki, pratisyen doktorun yüzüne bakan yok. Bu yüzden eğer doktorluk yapmak istiyorsanız en azından "uzmanlık eğitimi" almak, olmazsa olmaz kural haline geldi. Ama uzmanlık eğitimi almak o kadar kolay değil! Kabul edilebilmek için üniversite giriş sınavından on kat daha ağır bir sınavı kazanmanız gerekiyor. Kısa adı TUS olan Tıpta Uzmanlık Sınavı'na her defasında ortalama 15 bin kişi giriyor ve sadece 2 bini kazanıyor. 100 kişiden 87'si eleniyor. İstediği alanı kazananların oranı ise yüzde 5 bile değil. Durum böyle olunca tıp öğrencilerinin 3'üncü sınıftan itibaren tek hedefi TUS'u kazanmak oluyor...
TUS yarışıyla birlikte tıpçıların yaşamla olan bağlantıları da sonu eriyor. Gençliklerinin en güzel yılları kitaplar arasında yok olup gidiyor. Sınavda yüzde 100 başarılı olmaları hiç önemli değil. Çünkü yeterince kontenjan yok. Ömür törpüsüne dönüşen bu işkence yüzünden psikolojik tedavi gören tıp mezunlarının sayısı giderek artıyor. Saçlarını ak düşenlere, evliliğini, askerliğini sürekli erteleyenlere, hayata küsenlere artık olağan bir vaka olarak bakılıyor.
Tıp mezunlarına bir dokunun bin ah işitin. Onlar ki Türkiye'nin en parlak beyinleri. Onları böylesine hayata küstürmek, onları böylesine harcamak, aklı başında hiçbir ülkenin politikası olamaz. Ama diğer alanlarda olduğu gibi bu konuda da tam bir kaos hakim. Sorular ve cevaplar açıklanmadığı için sınavla ilgili şüpheler giderek artıyor. Sorulan soruları hocalar bile çözemezken, kimlerin nasıl çözdüğü ayrı bir merak konusu. Bu arada neredeyse her köşe başına yeni bir tane açıldığı için tıp fakültesi sayısı 45'i buldu...
Özetin özeti: Öğretmenlik gibi kutsal mesleklerin başında gelen doktorluk da can çekişiyor. TUS yüzünden, doktorların kendisi gençlere "aman tıbbı seçmeyin" çağrısı yapıyor. Dahası TUS'u kazanmakla her şey bitmiyor. Onların deyimiyle kölelik dönemi başlıyor. Bu yüzden ne ruh sağlığı, ne de idealizm kaldı diyorlar. Sağlık Bakanı Osman Durmuş, kendi başından geçenler ve kızı nedeniyle tüm bu eziyetleri fazlasıyla yaşadı. Umarız, genç meslektaşlarının bu sorunuyla biraz olsun yakından ilgilenir!..


Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr