KISA da olsa tatil çok güzel. İlla beş yıldızlı otellerde, tatil köylerinde olması gerekmiyor. Kafanızı dinleyebileceğiniz, mutlu olabileceğiniz her ortam, tüm çirkinliklere rağmen en güzel tatil ortamına dönüşebiliyor.
Tatilden dinlenmiş olarak döndüm. Ama kafamda binbir tane sorun var. Türkiye'yi gezdikçe kafam daha da karışıyor. Güneydoğu gezilerinde kendimi Ege'de, Akdeniz'de hissettiğim olmuştu. Bu bölgelerde gezerken de, "Güneydoğu buralardan çok daha iyi" dediğim çok oldu.
Yol boyunca başta Demirel olmak üzere Türkiye'yi yönetenlerin bol bol kulağını çınlattım. Bir yandan ülkeyi kara taşımacılığına mecbur kılacaksınız, öte yandan yol yapmayacaksınız. Olur şey değil...
Trafik canavarını uzaklarda aramaya hiç gerek yok. Günde 40, 50 can alan trafik canavarı, aslında Türkiye'yi yönetenlerden başkası değil.
İstanbul'u, ne Ege'ye ne de Akdeniz'e bağlayan doğru düzgün bir yol yok. Yolun olmadığı bir ülke nasıl gelişecek? Sayın Demirel, son kırk yıldır acaba eskortsuz bir yerden bir yere gitti mi? Bir hafta sonu eşi Nazmiye Hanım'ı da yanına alıp, Anadolu yollarında vatandaşın çektiği sıkıntıyı bir de o çekse, o zaman trafik canavarını hiç uzaklarda aramaz. Direksiyon başına geçip sade vatandaş gibi eskortsuz Türkiye turunu diğer liderlere ve milletvekillerine de öneririz. O zaman belki Türkiye'nin öncelikli sorunları arasına ulaşım konusunu da alırlar. Rahmetli Özal bunu sık sık yapardı...
Türkiye'de çok büyük bir birikim var, bunu her adımda görüyorsunuz. Dört dörtlük oto yollar yapacak teknik birikim var, müteahhit var, ama helva yapılamıyor. Sorun, kesinlikle ekonomik değil. İstense rahatlıkla kaynak yaratılabilir...
Tatil köyleri, Ege ve Akdeniz'de çölde bir vaha gibi. Öylesine titiz bir işletmecilik anlayışı var ki, Alman, Japon, İngiliz turisti memnun edebiliyor. Ama tatil köyünden dışarı çıktığınızda sanki birkaç yüzyıl öncesine gidiyorsunuz. Tatil köylerini, büyük otelleri eskiden yabancılar yönetiyordu. Oysa şimdi çok başarılı Türk genel müdürler var. İşletmecilikte de yabancılardan hiç geri kalmıyorlar. Peki turizm gibi zor bir alana yönetici yetiştiren Türkiye, mahalli idarelere neden yönetici yetiştiremiyor?..
Kuşadası ve Bodrum tam anlamıyla beton yığını haline gelmiş. On yıl öncesinde severek gittiğim Side ve Didim'i ise tanıyamadım. Tam bir çöplüğe dönüşmüş.
Beni en çok sevindiren sayıları hızla artan turizm tesislerindeki gençler oldu. Sanılır ki, turizm sadece döviz kazandırıyor. Ama daha önemlisi, müthiş bir öğretim ortamı sağlıyor. Onbinlerce lise ve üniversite öğrencisi, hem yaz tatillerini değerlendirererk para kazanıyor, hem de yabancı dillerini ilerletiyor. Bu arada eskiden yabancıların tekelinde olan animasyonlar da bizim gençlerin yeteneklerini sergileyebildikleri bir sektör haline gelmiş. Çok da başarılılar. Pek çoğu, magazin basının sanatçı diye afişe ettiklerinden çok daha birikimli ve yetenekli...
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr