Sağlık camiası o kadar kalabalık ki biz sadece vitrindekileri görüyoruz. Onlar da genelde doktorlar. Oysa, zincirin diğer halkaları da bir o kadar önemli. İşte, o göz ardı edilenlerden biri de anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanları.
Prof. Dr. Hatice Türe, bu alanın çok önemli isimlerinden biri. Kendilerine karşı yapılan bu haksızlık karşısında, sonunda “Biz de varız” demek zorunda kaldı ve “Biz kimiz?” diye görüşlerini sıraladı.
“TIME dergisine bile kapak olduk ama siz hâlâ görmediniz” diye önce bize, sonra da kendilerine çuvaldızı batırdı.
Gelin hep birlikte kendisine kulak verelim, çünkü tanınmayı da, saygıyı da fazlasıyla hak ediyorlar!..
Biz kimiz?
“Sahada yoğun bakımların ağır yükünün çoğunu sırtlanan, 3 bin civarı anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanının sesini pek duyamıyoruz ya da sizlerden hiç kimse ne yazık ki bizim adımızı bile anmadı, anmıyor.
Ülkemizde yoğun bakım yatak sayısı 25-35 bin, yoğun bakım yan dal uzman sayısı yaklaşık 500-600 ise ‘Bu kadar çok hastaya kim bakıyor olabilir?’ sorusu hiç kimsenin aklına gelmiyor belli ki. Ama ben alınganlık yapmayıp, kısaca kendimizi anlatmak, pandemi döneminden önce de yok sayıldığımız için ‘Biz kimiz’i kısaca özetlemek istedim.
Bizler; tüm ameliyatlarda sizin deyiminizle narkoz veren, tüm yoğun bakım yataklarının çok büyük bir kısmında hastaların gece gündüz tedavisini üstlenen ve ağrı tedavilerini gerçekleştiren ‘anesteziyoloji ve reanimasyon’ uzmanlarıyız.
Hastanın ameliyat olabilmesi için anestezi verir, ağrısı olanın ağrısını dindirir, yoğun bakıma gelen hastanın tedavisini üstlenir, hastanenin herhangi bir yerinde kalbi duran, nefes zorluğu çeken varsa acil olarak yardımına biz yetişiriz.
Bunun için 6 yıl tıp fakültesi okur, sonrasında da 5 yıl uzmanlık eğitimi alırız. Bu eğitimimiz sırasında hem ameliyathane hem de yoğun bakımda gece gündüz durmadan çalışırız. Uzman olduktan sonra aynı alanda çalışmaya; kimimiz emekli olana, kimimiz ölene dek devam ederiz.
Belki de başımızı kaşıyacak vaktimiz olmadığı için sizler de bizi şu ana dek yok saydınız, bilemiyorum. Çünkü, basını çoğu zaman işgal etmeyiz. Sadece ‘Yanlış narkoz öldürdü’ haberlerinde baş sayfalara çıkarız!..
İşçi arılar!
Kendi yoğun dünyamızda işçi arılar gibi hastalar için döner dururuz, karşılığında da inanın çok şey beklemeyiz. Zaten çoğu hastamız adımızı bile bilmez, ne yazık ki...
Kapalı çalışma alanlarımız nedeniyle, çoğu zaman gün yüzü bile görmez, Gençlik yıllarımızdan itibaren, çoğu zaman evden barktan uzak yaşar, bunu da normal kabul eder, şikâyet etmeyiz.
Yoğun bakımların tek sahibi değiliz ama bu konuda en çok ve en uzun süre çalışan ekibiz. Son yıllarda yoğun bakım yan dal uzmanı olarak belgelendirilmeyip, yoğun bakımda ucuz iş gücü olarak çalıştırılan tek 3 bin kişilik emek yoğun grubuz.
Demem o ki; sayısız duran kalbi çalıştıran, sayısız tükenen nefese nefes olan; gecesi-gündüzü birbirine karışan ‘Anesteziyoloji ve Reanimasyon’ uzmanları bugün pandemide de ön saflarda çarpışan kocaman yürekli büyük bir ailedir ve haberciler olarak bunu sizlerin de bilmeye hakkı var.
Ekranlarda görünmesek de şu an bir yerlerde hiç pes etmeden hayat kurtarmaya devam ediyor olacağız...”
Özetin özeti: Hatice Hocam, ne söyleseniz haklısınız. Keşke sizleri ve sağlık ordusunun diğer kahramanlarını korona tokadı yemeden tanıyabilseydik. Ama artık unutulmazlar arasındasınız...