Rotary’lerin faaliyet-lerini gazeteci olarak 35 yıldır izliyorum. Kimileri her ne kadar onlar için kökü dışarıda dernek tanımlaması yapsa da, tüm üyelerinin memleket sevdası da, hizmet aşkı da, bu konuda en iddialı olanlardan daha az değil!..
Son bir ay içinde 3 farklı kulüple bir araya geldim. Her üçünde de bu sevdanın ve hizmet aşkının artarak devam ettiğini görmenin sevincini yaşadım.
İlki İzmir’de düzenlenen Trafik Şurası’ydı. 2440. Bölge Dönem Guvernörü Reha Akın ve arkadaşlarının öncülüğünde gerçekleşen şurada, iktidardan muhalefete, medyadan sivil toplum örgütlerine kadar hemen herkesin ısrarla görmezden geldiği trafik sorunları masaya yatırıldı, çözüm önerileri geliştirildi, sonuç bildirgesi yayımlandı ve ilgili kurumlara iletildi...
Antalya Aspendos Rotary Başkanı Işık Üngör ve arkadaşlarının eğitim konusundaki duyarlılığına ise diyecek yoktu. Saatlerce eğitimi, gençleri ve onların geleceğini konuştuk. Eğitim alanındaki en aktif sivil toplum kuruluşlarının başında Antalya Rotaryleri geliyor. Kaleiçi Rotary Kulübü’nün düzenlediği Üniversite Tanıtım Fuarı 16. yılını kutluyor ve bu alandaki fuarların sadece en eskisi değil, en donanımlısı da!..
Türkiye’deki en eski Rotary kulüplerinden İstanbul Rotary Kulüp ise 60. yılını kutluyor. Onlarla da eğitimi konuştuk. Üyelerinin neredeyse tümü, modern Türkiye’nin kuruluşuna imza atmış isimlerden oluşuyor. Sadece erkeklerin üye olduğu ender kulüplerden biri. Dönem başkanlığını eğitim ve bilim dostu Şerif Kaynar’ın yaptığı kulüpte 100. yaşını kutlamaya hazırlanan aktif üyeler de var, gençler de. Onlar da birikim ve donanımlarıyla, ülkemiz için daha fazla ne yapabiliriz heyecanı içerisindeler...
Keşke tüm sivil toplum örgütleri de Rotary Kulüpleri ve Rotaryenler gibi hayata çok daha objektif bakabilseler. Taşın altına elini koyabilseler. Ve en önemlisi de biz bu kadarını yaptık, peki siz ne yaptınız diyebilseler...
Bir bina, 10 isim!
Okan Üniversitesi, Bekir Okan’ın müthiş gayretleri ve özverisiyle kurulan en dinamik vakıf üniversiteleri- mizden biri. Muhteşem bir ana kampüsü ve İstanbul’un farklı yerlerinde de yavru kampüsleri var. Şimdi onlara bir yenisi daha ekleniyor. Beyoğlu Kampüsü’nün açılışı cuma günü gerçekleşecek...
Açılış davetiyesinde, yeni kampüsün, daha doğrusu, yeni binanın fotoğrafı da var. İlk dikkatimi çeken üniversite isminin boş bulanan hemen her yere yazılması oldu. Sayabildiğim kadar 10 tane.
Hani bir tane, bilemedin iki tane, hadi abartıya kaçtınız, üç tane olur ama 10 tane oldu mu, o kurumla ilgili bakış açısı sorgulanmaya başlanır.
Bina bizim değil mi, istediğimiz kadar yazarız, size de ne oluyor diyenler mutlaka olacaktır. Ama böylesi durumlarda, beyin hemen benzer kurumlarla kıyaslamaya başlar.
Benim de gözümün önünden benzer konumdaki kent üniversiteleri ve tabelaları geçti.
Yurtdışı üniversitelerde öyle devasa isimler görmeniz mümkün değil. Girişlerinde minnacık bir tabela vardır, o kadar. Bizimkilerde ise Okan’dan daha aşırıya kaçanlar da var. Hele ki yeni kurulan vakıf üniversiteleri bu konuda sınır tanımıyor. Sanıyorlar ki isimlerini büyük yazdıkça, büyüklükleri daha bir artacak. Oysa tam tersi bir etki yaratıyor, farkında bile değiller!..
Özetin özeti: Popüler kültür hepimizi değiştirdi ama mütevazılık hâlâ en büyük erdemlerden biri!..