Öyle bir süreçten geçiyoruz ki hemen herkes, dokunsanız, patlayacak durumda.
Esnafından tüketiciye, öğrencisinden öğretmenine, işçisinden patronuna, hastasından doktoruna, sanki sabır sınırlarının sonuna gelindi. Eminiz ki atalarımızın dediği gibi, sabrın sonu da selamet olacaktır.
Hiçbir konuda pes etmek yok. Birinci önceliğimiz, hem kendimizin hem de temasta olduğumuz kişilerin yani toplumun sağlığını korumak, sonrası bir şekilde kendiliğinden gelecektir.
Şirketler müşterisine, okullar öğrencisine evde oturun derken, ev yüzü görmeyen sağlık ve emniyet personeliyle çalışmak zorunda olan diğer tüm yurttaşlarımız da evlerine, ailelerine kavuşacaktır.
Pes etmek yok çünkü yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik, pes etmek yok çünkü biz zoru severiz, pes etmek yok çünkü biz ülke olarak koskocaman bir aileyiz ve hiç kimseyi yarı yolda bırakmayız.
Hele ki son haftalarda Amerika ve Avrupa’da yaşananları gördükten sonra!..
Bu süreçte en çok merak ettiğim, onlarca hatta yüzlerce kişinin iç içe çalıştığı, alo destek hatları? Umarız, kendilerine, sağlıklı ortamlar sağlanmıştır!
Sınıf içi canlı yayın
MEB, uzaktan eğitimi daha cazip hale getirmek için sınıf içi canlı yayın dönemini başlatıyor. Özellikle de sınavlara hazırlanan 8. ve 12. sınıf öğrencileri için sürprizler varmış!
Uzaktan eğitim, istesek de istemesek de hayatımızın bir parçası oldu.
Eksikler, hatalar, acemilikler yok mu?
Elbette olacak!
Nerede yok ki!
Büyük bir organizasyon!
ÖSYM bilgisayarları da dahil tüm dijital altyapının yanı sıra bir de uydu tahsis edilmesi ve senkronize bir şekilde yürütülmesi bile bir başarı!
İçerikler konusunda sıkıntılar var mı? Var.
En aza indirilmesi için yoğun çaba harcanıyor.
Ekranda eğitim, yüz yüze eğitimden yüz defa daha zor. Hele ki canlıysa. En ufak bir hatada panik olursunuz, toparlayayım derken, işler daha da içinden çıkılmaz hale gelebilir.
Çok uzun yıllar, binlerce kez, saatlerce süren canlı yayınlar yapmış biri olarak, canlı yayına çıkacak olanlara önerim, mümkün olduğunca sakin olmaları.
Hata da olur, espri de, en iyi bildiğiniz isimleri unuttuğunuz anlar da gelir, “Öf! Çok uzadı, keşke bitse artık” dediğiniz dakikalar da olur.
Başlayan her şey gibi az sonra bu da bitecek rahatlığı içerisinde olun, gerisi kendiliğinden gelecektir!..
Teknik arıza ya da hiç istenmeyen dış müdahaleler olduğunda da panik olmak yerine, o boşlukları samimiyetle doldurmakta yarar var.
Ha bir de yayın öncesi, içerikle ilgili bilgi vermek izleme devamlılığını sağlar.
Herkes, ona göre, kendine bir plan, program yapar.
Bu arada, canlı yayınlara ünlü konuklar da davet edilebilir hatta derslerden bazıları, ilgiyi artırmak için yine alanında popüler olan isimlere verdirilebilir.
Ama seçilen isimlerin magazinel olmalarından çok yetkinliklerine bakılmalıdır.
MEB, uzaktan eğitimde, bugün için mükemmeli yakalayamayabilir ama büyük bir deneyim kazanıyor ve bunu pedagojik bir altyapıya oturtup, sistematik hale getirirse, ciddi bir projeye imza atmış olur.
En büyük risk, gözü kapalı alkışlayanlar ve skora oynayanlar olacaktır. Umarız, onlara yönelik önlemler de alınır.
Hep tartışılır: Uzaktan eğitim yüz yüze eğitimin, robot öğretmenler de gerçek öğretmenlerin yerini alır mı?
Korona ile bu bir kez daha görüldü ki bu mümkün değil.
Evet, uzaktan eğitimin de, yapay zekânın da, robot öğretmenlerin de eğitimde çok önemli rolleri olacak ama ana unsur olarak değil, yardımcı ve destekleyici unsurlar olarak.
Canlı yayın eğitimleri herkese hayırlı olsun...
Ve ne olur, hiç kimse, “Bu zaten yıllardır yapılıyor, niye bu kadar abartıldı?” demesin, çünkü bu kadar kitlesel olanı en azından bizde yapılmadı!..
Özetin özeti: İçinde samimiyet, emek ve en önemlisi de liyakat olan her şey eninde sonunda başarıya ulaşır! Aksini ise düşünmek bile istemiyoruz...