Değerlerimiz altüst ediliyor.
Buna hiç kimsenin hakkı yok.
Özgürlük başka şey, değerlere saldırı başka bir şey.
Saygısızlık, özgürlük değil, densizliktir.
Bu nedenle, çocuklarımıza her şeyden önce saygıyı öğretmeliyiz ki kendilerine de saygı duyulsun.
Milli ve manevi değerlerimizi sorgulamaya, değersizleştirmeye, ağızlarda sakız etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Olmamalıdır da!
Hele hele bunu özgürlük kapsamında değerlendirmek ve öyle bir algı yaratmak yanlışların en büyüğü olur!
Peki, özgürlüklerin sınırı nerede başlayacak, nerede de bitecek?
Genel tanım, “Senin özgürlük alanın, başkalarının özgürlüğünün bittiği noktada başlar” şeklinde.
O zaman, kendimizi düşündüğümüz kadar, başkalarının özgürlüklerine ve değerlerine de saygı duymak zorundayız!..
Saygı yoksa gerisi teferruattır.
Özgürlük ortamının sonuna kadar değerlendirildiği Genç Bakış’ta tek kuralımız vardı. O da saygı!
Çünkü çok iyi biliyorduk ki saygı sınırları aşıldığında, her türlü sınırlar yerle bir oluyordu...
İşte bu noktada, sınırların çok iyi çizilmesi gerekiyor.
Tıpkı özgürlük gibi, saygı sınırları da çok önemli.
Sınırlar trafik ışıkları gibi kabul görmeli ki sorgusuz sualsiz herkes uymak zorunda kalmalı.
Konu her ne kadar hukuki gözükse de insani yönleri çok daha fazla.
Kaldı ki sadece bizleri değil, tüm canlıları, cansızları yani doğanın tümünü ilgilendiriyor.
Havayı kirletmek, hayvanlara eziyet etmek, ormanları yakmak, sel yatağına ev yapmak, kısacası doğayı katletmek keyfe keder bir konu olmamalı!..
Parayı veren düdüğü çalmamalı.
ABD’ye yakışmadı!
Amerika, güya süper güç, aklınca dünyaya yön vermeye çalışıyor ama kendi halkını bile koruyamıyor!
CNN’in John Hopkins Üniversitesi verilerini baz alarak derlediği istatistiksel bilgilere göre, ABD Kovid-19 salgınında dünyada en ağır bilanço ödeyen ülke konumunda bulunuyor.
Kovid-19’dan hayatını kaybedenlerin toplamı, ülkenin 2. Dünya Savaşı’ndan sonra girdiği Kore, Vietnam, Afganistan ve Irak savaşında hayatını kaybedenlerin toplam sayısını geçti!
Acılarına saygı duyuyor ve her türlü önlemi almaları için ellerinden geleni yapmalarını umuyor ve bekliyoruz. Ama bunu yaparken Amerikan hoyratlığını ortaya koymamaları gerekir.
Şu habere bakın:
“Virüse karşı aşı ve tedavi çalışmaları sürerken, ABD’den tüm dünyayı etkileyecek bir hamle geldi. Vaka sayısı 2 milyon 670 bine yaklaşan, ölü sayısı ise 129 bini geçen ABD’de yönetim, koronavirüs tedavisinde kullanılan ve tüm Avrupa’ya yetecek kadar ilacı satın aldı. Son dakika haberine göre, stokların tükenmesine neden olan ABD, Avrupa’da endişeli bir bekleyişe neden oldu!..”
Amerika nasıl böyle bir şey yapar? Dünya nasıl buna seyirci kalır, akıl alacak gibi değil!
Ortak değerler
Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa Birliği, NATO gibi kurumlar da dünya dengelerini sağlayamıyorsa, gerisi beyhude.
Biz burada ÖSYM’ye kızıyoruz ama dünyanın en önemli kurumları da üzerlerine düşen görevi layıkıyla yerine getiremiyor.
Yaptırım güçleri mi yok? Eğer öyle ise durum daha da vahim demektir!
ABD’nin parasıyla da olsa ilaç stoklarına el koyması, hiç adil değil. Bunlar, yarın aşı bulsa, önce biz kullanalım derler!..
Korona, evet çok zararlar verdi ama dünya gerçekleriyle yüzleşmemize de olanak sağladı!..
Özetin özeti: Önce insan, önce doğa, önce ben değil, biz diyecek bir noktaya nasıl geliriz, onu düşünme zamanı geldi de geçiyor. Bunu onlar başaramasa da biz başarmalıyız. Çünkü bizim binlerce yıllık geleneğimiz, göreneğimiz, devlet tecrübemiz var!..