Okullar, mini mini birlerle açılacak! Uyum haftasında 1 gün, sonraki haftalarda ise haftada 2 gün okulda olacaklar!
3. haftanın sonunda diğer kademelerde ve sınıflarda eğitim-öğretime başlama konusunda süreç yeniden değerlendirilecek!
Veli isterse çocuğunu okula gönderecek, gelmeyen devamsız sayılmayacak!
Doğru bir karar ama enine boyuna tüm ayrıntıları düşünülmelidir! Yoksa güven erozyonu yaşanır ve pek çok veli, okullar açılsa da çocuğunu okula göndermeyebilir! Bu da zincirleme olarak, diğer sınıflara da yayılabilir ve EBA derslerinde olduğu gibi sınıf mevcutları ve takipçi sayıları her geçen gün daha da azalır!..
Esnek model!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni eğitim öğretim yılında salgın şartlarını dikkate alarak hem yüz yüze eğitimin hem de uzaktan eğitimin birlikte gerçekleştirileceğine vurgu yaparak, “Ailelerin tercihine göre, okul öncesi ve ilkokul birinci sınıf öğrencilerinden başlayarak okullarımızı eğitim öğretime açıyoruz. Bu uygulama salgının seyrine göre şehirlerimizde farklılık gösterebilecek” dedi…
Bu, şu anlama geliyor: Ülke genelinde tüm okullar aynı anda açılıp, aynı anda kapanmayacak!
Hazır olanlar öğretime başlayacak, salgın riski yüksek olanlar, bir süre daha bekleyebilecek!..
Peki bu süreçte, velilerin durumu ne olacak?
Okul öncesi ve birinci sınıf öğrencilerinin, hele ki yeni öğretim yılının ilk gününde, tek başına okula gelmeleri mümkün değil.
Hadi çocukları koruduk, velilerimizi nasıl koruyacağız, nerede bekleteceğiz, sosyal mesafe kurallarına ve hijyen koşullarına uymalarını nasıl sağlayacağız?
Onları okula almamak bir çözüm mü? Kapı önünde kalmaları daha büyük riskler taşımaz mı?
Olayın bu boyutu da mutlaka düşünülmeli hatta onlar için de özel sınıflar oluşturulmalı ya da okul bahçesinde güvenli bir ortamda istirahatleri sağlanmalıdır!..
Geçen yılki 1’ler
Bir önceki öğretim yılı çok kolay geçmedi. En büyük mağduriyeti de mini mini birler yaşadı. Telafi eğitimle el becerilerinin geliştirilmesi de mümkün değil. Bu yüzden, bu yılın mini mini birleri ile birlikte geçen yılın mini mini birleri de yani ikinci sınıflar da ders başı yaparsa çok iyi olur.
Yoksa bir ömür boyu onun eksikliğini hisseder ve öğretim hayatlarını çürük bir temel üzerine oturtmuş olurlar!..
İşte size çok çarpıcı birkaç anekdot:
Geçen senenin 1’leri bu yılın 2. sınıfları en mağdur kesim. Okuma/yazma öğrenmeden 2. Sınıfa geçtiler. Lütfen gündeme getirin.
Bu senenin 2’leri, en mağdur olan onlar. Bilgisayardan kalem tutmayı, okuma yazmayı öğrene(meye)cekler!!!
Benim oğlum da ikinci sınıfa geçti. Uzaktan eğitime başladık ve babası izinli olduğu için şimdilik bir sorun yok. Ama eşim de işe başladığında, hâlâ uzaktan eğitime devam edilirse bu çocukların hali ne olacak? Başlarına anneanne ya da babaanne gelecek, interneti kullanmayı bilmeyenlere çocukları ve eğitimlerini nasıl bırakacağız?
Geçtiğimiz eğitim ve öğretim sezonunda 1. sınıflarda okuma yazma çalışmaları ilk dönem tamamlanmıştı. Sınıfımın tamamı okumaya geçmişti. Diğer şubelerde de birkaç fire vardı.
2.Dönem yapacağımız pekiştirme çalışmalarını maalesef uzaktan eğitimde istediğimiz şekilde yapamadık. Bu da her şeye yeniden başlamamıza neden olabilir…
İlkokul birinci sınıflar için özel bir program var mı belli değil. En basiti kalem tutma bile bire bir eğitim gerektiriyor. Ses çalışması eğitimi ve disiplinli, öğrenme hayatına adapte olma uzaktan eğitimle nasıl mümkün olacak? 2’lere yüz yüze telafi eğitimi verilsin!..
Nasıl açılırsa öyle gider?
Okulların açıldığı ilk gün çok önemli!
Bırakacağı intiba sonraki günler için referans olacak.
Sonuçta kabak MEB’in başına patlayacağı için Ziya Hoca’nın tüm eğitim camiasını seferber etmesinde yarar var.
Ulaşım da düşünülmeli, olası bir kriz anında sağlık personelinin kaç dakika içerisinde okula geleceği ya da hastanın nereye gönderileceği de dikkate alınmalı!
2 gün eğitim beş gün tatil seçeneği de göz önünde bulundurulmalı, hijyen koşullarının devamlılığı da dikkate alınmalıdır.
Öğretmen ve diğer okul çalışanlarının sağlığı da olmazsa olmaz olarak görülmeli, velilerinki de hafife alınmamalıdır!..
Özetin özeti: Okullar açıldığında, tüm çocuklarımız devlete emanet edilecek ve onun güvencesi altında olacaktır! Bu güveni zedelemeye hiç ama hiç kimsenin hakkı olmamalı, her türlü ayrıntı düşünülmelidir!..