16. Milli Eğitim Şurası, bugün Ankara'da toplanıyor. Şura, cuma akşamına kadar devam edecek. Mesleki eğitimin ele alınacağı şuranın, belki de en önemli yanı, kamu kaynakları ve gençliğin umutlarının har vurulup harman savrulmasına "dur" demek olacak.
Hızlı nüfus artışı nedeniyle, eğitime ne kadar kaynak ayrılırsa ayrılsın, iyi kullanılmadığı sürece verimli sonuç almak mümkün değil. İşte bu şurada, devlet belki de ilk kez bir özeleştiri yaparak, eğitim planlamasında hata yaptığını itiraf edecek. Yanlıştan dönmenin ilk adımını atacak.
Elimizde çok çarpıcı veriler var. Kamu kaynakları ve gençlerin umutlarının nasıl hovardaca harcandığını gösteriyor. Meslek liselerini ele alalım. Bu okulların kuruluş amacı, kalifiye ara insan gücü yetiştirmek. Oysa üniversite önüne yığılanların 495 bini meslek lisesi mezunu.
Yanlış yönlendirme yüzünden meslek lisesi öğrencileri bir taşla iki kuş vuralım derken, ne üniversiteye girebildiler ne de iş hayatına atılabildiler. Meslek liselerini ilk istismar eden, kafalarını karıştıran politikacılar oldu. Güya onlara bütün fakültelerin kapısını açmakla iyilik ettiler. Oysa bu tam bir aldatmacadan başka bir şey değildi. Diğer istismarcılar ise dershanelerdi. Yüzde yüz üniversiteyi kazandırma garantisi verdiler, ama arkası gelmedi.
Fazla söze gerek yok. İşte 1998 üniversite sınav sonuçlarına göre meslek lisesi son sınıf öğrencilerinin üniversiteyi kazananlar içindeki oranları:
Öğretmen liseleri (0.08), imam hatip liseleri (0.21), ticaret meslek liseleri (2.00), teknik liseler (1.21), endüstri meslek liseleri (2.32), kız meslek liseleri (0.57), sağlık meslek liseleri (0.29), diğer meslek liseleri (0.22).
Oysa birkaç yıl önceyi hatırlayın. Din sömürücüleri, "En başarılı okullar imam hatipler" diye vatandaşı nasıl kandırıp bu okulların önünde kuyruk noktasına getirmişlerdi. Foyaları ortaya çıkınca, imam hatipler şimdi öğrenci bulamaz oldu...
Meslek liselerine yapılan harcama, klasik liselere göre 6 kat daha fazla. Sonuç ise tam bir hezimet. Yetiştirilen öğrenci ne meslek adamı olabiliyor ne de üniversiteli. Bunun hesabını birileri mutlaka sormalıydı. Umarız, 16. Milli Eğitim Şurası bu görevi yerine getirir.
Meslek liselerinde durum böyle de, üniversitelerde farklı mı? Öğretmenliğe dudak kıvırıp doktor, mühendis, hukukçu, iktisatçı olanlar, daha sonra öğretmen olmak için kuyruğa girdiler. Şu anda farklı fakültelerden mezun 40 bin öğretmen var. Hem de içlerinde ODTÜ, Boğaziçi mezunları bile bulunuyor. İşte bazı rakamlar: 50'si tıp mezunu, 6 bin 555'i mimar ve mühendis, 8 bin 203'ü iktisat ve işletmeci, bin 246'sı ilahiyatçı, 3 bin 540'ı ziraatçi, 628'i hukukçu, 853'ü de gazeteci...
Kaynak israfını düşünebiliyor musunuz? Tıp ve mühendislik gibi en pahalı eğitimi verip ardından bu fakültelerden mezun olanları öğretmen yapıyoruz. Oysa aynı kaynakla bir mühendis yerine, 5 öğretmen yetişirdi...
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr