Liselere bu yıl 1.8 milyon öğrencinin başlaması bekleniyor.
Arada fire olur mu?
Olmaması gerekir. Çünkü liseler de zorunlu eğitim kapsamında.
Peki, liselerde bu yıl 1.8 milyon öğrenciyi alacak kadar kontenjan var mı? Evet demek mümkün değil!
Tüm liseler ikili öğretime geçip, sınıf mevcutları 40’a, 50’ye yükselse bile, böylesi bir kapasite yok gibi.
İşte bu yüzden ciddi önlemlerin alınması gerekiyor.
Şimdiden harekete geçilmeli ve yeterince tartışılmalı ki son dakika kararlarıyla oldubittiye getirilmemeli.
Peki, bu konuda neler yapılabilir? Gelin hep birlikte düşünelim:
Ek kontenjan şart!
Özellikle büyük kentlerde mutlaka yeni liseler açılmalı.
Kontenjanını dolduramayan meslek liseleri ve imam hatipler çok programlı liseler haline getirilmeli.
Her mahalledeki klasik liseler tekrar eski haline dönüştürülmeli
Altyapısı uygun Anadolu liselerinde yabancı dil hazırlık sınıfları yeniden açılmalı ve bu okullarda tıpkı eski Anadolu liselerinde olduğu gibi derslerin bir bölümü yine yabancı dille yapılmalı.
Liseler nitelikli, niteliksiz diye ya da farklı isimler altında ayrıştırılmamalı!
Sınava girmek zorunlu olmamalı.
Tek tercih listesi
Liselere girişte tek sınav söz konusuysa, yerleştirme de yine merkezi sistemle ve tek tercih listesiyle olmalı. Tıpkı üniversiteye girişte olduğu gibi!
Tercih sayısı 5’ten 15’e yükseltilmeli ve her öğrenciye istediği gibi tercih yapma hakkı tanınmalıdır. İsteyen tümüyle devlet okullarını yazmalı, isteyen özelleri, isteyenler de karma tercih yapabilmeli.
Tüm okullar sınavla öğrenci almak zorunda olmamalı, isteyen sınava girmeyen öğrenciler arasından da öğrenci kaydı yapabilmeli.
İki aşamalı yerleştirme olmalı. Birinci yerleştirmede kontenjanı dolmayan okullara ek yerleştirmeyle öğrenci alınmalı ve açıktan kayıt kesinlikle yasaklanmalı. Yine tıpkı üniversiteye girişte olduğu gibi!.
Devlet okullarında tıkış tıkış sınıflarda ders yapılırken, özel okullarda yüzde 50’nin altında kapasiteyle eğitim yapmanın önüne geçmek ve atıl kapasiteyi değerlendirmek amacıyla, bugünün parasıyla 10 bin lira ve altında eğitim yapan okullara KDV muafiyeti getirilebilir.
Tıpkı kolejlerde olduğu gibi devlet okullarına da erken kayıt uygulaması getirilerek, isteyen öğrencilerin sınav yarışından ve baskısından kurtulmaları sağlanabilir.
Açık liseye hayır!
Zorunlu eğitimin açık öğretimde yapılıyor olması kabul edilemez.
Bu yüzden, gidecek lise bulamayan öğrencilerin açık öğretime yönlendirilmeleri ne kadar hatalı ise lise 8 ve 12. sınıf öğrencilerinin sınavlara hazırlanmak için açık öğretime yönelmeleri de bir o kadar yanlıştır.
MEB, umarız bu konuya şimdiden kafa yorar ve öğrencileri istemedikleri bir tercihle karşı karşıya bırakmaz!
Bu arada, sınavla öğrenci alacak okullara başvurularda, yine tıpkı eskiden olduğu gibi bazı derslerden 5 üzerinden 4 ortalama şartı getirilebilir. Böylece, akademik eğitim yerine mesleki öğretime yönelecekler sınav dayatmasından kurtulurlar.
Bu zor sınavları kazanma şansı olmayanlar da umut tacirlerinin eline düşmez! Üniversiteye girişte de fazlasıyla sorun var ama o YÖK ve ÖSYM’nin işi!
MEB eğer liselere girişe ciddi anlamda bir çekidüzen getirirse, üniversite önündeki yığılma ciddi anlamda azalır.
Sınav odaklı eğitim sistemine neşter vurma zamanı geldi de geçiyor.
MEB, sistemi kaosa dönüştürenlerden henüz tam anlamıyla kurtulamamışken, yeniden onlara teslim edilirse, bugünleri de arar noktaya gelebiliriz...
Özetin özeti: Eğitimde büyük sorunlarımız var ama hiçbiri çözülemez değil. Yeter ki aynı hataları bir kez daha yapmayalım!..