Devlet olmanın en temel koşullarından biri de hukuk sisteminin evrensel değerlere sahip olmasıdır.
Yani hukuk fakültesini bitirmekle iyi bir hâkim, savcı ya da avukat olunmadığı gibi Anayasa’ya hukuk devletiyiz yazmakla da hukuk devleti olunmuyor!
Hukuk fakültelerimizin sayısı hızla artıyor.
Gazeteciliğe başladığımda hepsi hepsi 8-10 tane hukuk fakültesi vardı.
Ondan önce de sadece İstanbul ve Ankara hukuk bulunuyordu!
Peki ya şimdi?
Yasası çıkıp da henüz öğretime başlamayanlarla birlikte 90’a yaklaştı.
Daha da garibi, peynir ekmek gibi diploma dağıtan vakıf üniversitesi hukuk fakültelerinin sayısı, devlet üniversitelerini geçti.
Peki, bu süreçte öğrenci sayısı hızla artarken, öğretim üyesi sayısı da aynı oranda arttı mı?
Hayır, hayır, hayır...
Vakıf üniversiteleri kendi öğretim kadrolarını yetiştireceklerine, devlet üniversitelerinin içini boşalttılar.
Onunla da yetinmeyip hukukçu enflasyonu yarattılar.
Peki, bu süreçte, iktidarlar, YÖK, ÖSYM ve meslek kuruluşları ne yaptı?
Olup biteni sadece seyrettiler.
2006-2007 öğretim yılında devlet ve vakıf üniversitelerindeki toplam öğrenci sayısı 22 bin 95. Öğretim üyesi sayısı (profesör, doçent, yardımcı doçent) toplam 524 iken, on yıl sonra, öğrenci sayısı neredeyse üçe katlanarak 2015’te 69 bin 625’e yükselirken, öğretim üyesi sayısı ancak bin 256’ya çıkabildi...
80. sıradayız!
Dünya Adalet Projesi Araştırma Ekibi tarafından hazırlanan 2015 WJP Hukukun Üstünlüğü Endeksi, dünya ölçeğindeki yerimizi çok çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Danimarka’nın ilk, Venezuela’nın son sırada yer aldığı 102 ülkelik endekste, Türkiye ancak 80’inci sırada kendine yer bulabilmiş...
Çok farklı kriterler çerçevesinde yapılan değerlendirmeye göre, bölgesel sıralamada, küresel sıralamaya göre çok daha vahim durumdayız. Bölgesel sıralamada 13 ülke arasında 12’nci sıradayız...
Ortalama puanlar ise çok ilginç.
Örneğin 1. Danimarka’nın 0.87, 3. İsveç’in 0.85, 8. Almanya’nın 0.81, 12. İngiltere’nin 0.78, 13. Japonya’nın 0.78, 18. Fransa’nın 0.74, 19. Amerika’nın 0.73, 24. İspanya’nın 0.68, 71.Çin’in 0.48, 75. Rusya’nın 0.47, 79. Meksika’nın 0.47, 80. Türkiye’nin 0.46, 88. İran’ın 0.43, 96. Nijerya’nın 0.41, 98. Pakistan’ın 0.38 ortalama puanı bulunuyor.
Tablo ve ayrıntılı grafiklere bakıldığında, aslında ülkelerin genel bir fotoğrafını da çekmiş oluyorsunuz.
İnsan haklarından demokrasiye, hukukun üstünlüğünden refah seviyesine, görevi kötüye kullanmadan ayrımcılığa, hemen kadar her konu birbiriyle paralellik taşıyor.
Anlayacağınız, eğitim sisteminiz ne kadar güçlüyse, hukuk sisteminiz o kadar güçlü, hukuk sisteminiz ne kadar güçlüyse demokrasiniz o kadar köklü, demokrasiniz ne kadar güçlüyse de refah seviyeniz o kadar yüksek...
İşte bu yüzden eğitim sistemimize ve özellikle de hukuk eğitimine önem vermemiz gerekiyor...
Baraj yetmez!
Hukuk fakültelerine girmek, mezun olmak, hâkim ya da savcı olmak, parçası olmaya çalıştığımız AB ülkelerinin hiçbirinde bu kadar kolay değil!
Avrupa ülkelerinde hukuk fakültelerine girmek ve mezun olmak çok zor! Ama baro sınavlarını aşıp avukat olmak çok daha zor. Hâkim ve savcı olmak için ise bin dereden atlamanız gerekiyor.
Amerika’da ise durum çok daha farklı.
Önce herhangi bir fakülteyi bitirip sonra hukuk eğitimi alıyorsunuz!..
Hukuktan bana ne diyenleriniz olabilir ama istatistiklere bakıldığında, hukukla sorunu olmayanımız yok gibi.
Peki, bu yasalardan mı kaynaklanıyor, hukukçulardan mı, yoksa bizlerden mi?
Sanki hepsi birden desek daha doğru olacak...
Özetin özeti: Günümüzde, kalkınmışlık ya da refah toplumu olma kriterlerinin en önemlilerinden biri de hukuk. Bu yüzden onu ciddiye alma zamanı geldi de geçiyor!..