Görünen o ki bazıla-rımız son aylarda yaşananlardan hiç ders almamış.
Hâlâ didişiyor, hâlâ kırgınlıklar yaratıyor, hâlâ dediğim dediktir diyoruz.
Ne olur artık bundan vazgeçelim, ayrıştırıcı değil, kucaklayıcı olalım.
Korana bütün dünyaya şunu öğretti: Sağlık yoksa, gerisi teferruat!
Hâlâ anlayamayanımız varsa, onlara, bıkmadan, usanmadan anlatmak hepimizin görevi.
Onlar huzursuz, sağlıksız, keyifsiz, işsiz, aşsız ise bu sadece onların değil, hepimizin sorunu olmalı. Onlar mutlu değilse, biz tedirginiz demektir.
Yeni dünya düzeni böyle olacak!..
Veteriner hekimler üvey evlat mı?
Sağlıkta şiddet yasasına Veteriner Hekimler dahil edilmedi.
Peki, dahil edilmeme gerekçesi ne?
Tüm sağlık çalışanları, dünyanın her yerinde, tek çatı altında toplanırken, bizdeki bu ayrımcılık niye?
Koronavirüsü izole eden, gen haritasını çıkartan veteriner hekim bilim insanlarımız, yarın aşı mucizesini de gerçekleştirirlerse, onları hâlâ sağlık çalışanı olarak görmemeye devam mı edeceğiz?
Veteriner Hekimlerin bu kapsama alınması ülkemiz açısından ne gibi olumsuzluklar oluşturacaktı ki böylesi bir adım atılmadı?
Veteriner Hekimlik eğitimi, sağlık bilimleri alanında hazırlık sınıfı hariç, 5 yıl süreli zorlu bir süreç ve eğitimin sonunda yüksek lisans düzeyinde diplomaya hak kazanıyorlar. Muayenehane, klinik, poliklinik, hastane ve özel çalışma alanlarının yanı sıra, insanların güvenli gıdaya ulaşabilmesi için hayvansal kökenli gıda alanında, yetiştirmeden son tüketiciye kadar olan zincirde sağlık hizmeti veriyorlar.
Veteriner hekimler, sonuçta, mevcut mevzuata göre sağlık hizmetleri sınıfında görev yapıyor, sağlık bilimleri alanında akademik çalışmalarını sürdürüyorlar.
Ve şimdi haklı olarak şu soruyu soruyorlar:
“Anayasamızın eşitlik ilkesine göre, sağlık hizmetleri sınıfında olmamıza rağmen, sağlık hizmetleri sınıfındakilerin yararlandığı haklardan biz neden yararlanamıyoruz? Söz konusu yasa kapsamına Veteriner Hekimlerin alınmama gerekçesi nedir?..”
Umarız, birileri bu soruya cevap verir! Bu onların en doğal hakkı! Özellikle de şu günlerde!..
Tatil ikilemi!
TBMM’de, önceki gün gerçekleşen yasal düzenleme, sadece veteriner hekimleri değil, öğrenci, öğretmen, velileri de kızdırdı.
Yeni yasal düzenlemeye göre, yaz aylarında da eğitim yapılabilecek.
Peki, bu mümkün mü?
Tarım, turizm, psikolojik durum ve korona korkusu nedeniyle çok zor gözüküyor.
Peki, o zaman, böylesi bir yasal düzenlemeye neden gidildi?..
Bakan Selçuk’a göre, öğrencilerin yaz tatiline kesinlikle dokunulmayacak.
O zaman akla, öğretmenlerin iki aylık yaz tatilinin, bir aya indirileceği söylentileri geliyor ki bu da ne getirir, ne götürür yeterince düşünüldü mü?..
Yasaya göre, üniversitelerde, ilk ve orta öğretimde, yaz tatilinde eğitime devam edilebilecek, öğretmenlerin iki aylık yaz tatili kısaltılabilecek!
Bakan Selçuk, fırtınalar kopartan yasa konusunda daha iyimser: “TBMM’de kabul edilen ‘Telafi eğitimi düzenlemesi’ kısmi ve hızlandırılmış bir ‘telafi’ sürecini tanımlamaktadır. Dönemin bütün bir şekilde tekrarı veya yaz tatilinin ortadan kalkması söz konusu değildir. Çocuklarımızın yaz tatilini doyasıya yaşamasını ümit ediyoruz.”
Gelin de çıkın işin içinden.
Bize kalırsa MEB, çok daha net bir açıklama yapmalı, yol haritasını açıklamalı ve şehir efsanelerinin doğmasına fırsat vermemelidir.
Turizm ve özellikle kırsal alandaki tarımsal faaliyetler, hava sıcaklığı ve klima sayıları düşünüldüğünde, yaz aylarında okula gidilse de bunun adı eğitim olmaz!
Eylülden önce aşı bulunması ve uygulanabilir hale gelmesi çok zor görünüyor. Bu yüzden merak ediyorum: Korona korkusu nasıl yenilir, kaç aile çocuğunu okula gönderir?..
Madalyonun öteki yüzünde ise getireceği artılar olacağını söyleyenler var. Onlara da kulak vermek gerekir ki denge sağlanabilsin, en doğru bulunabilsin...
Görünen o ki bu yasa sadece MEB yönüyle değil, YÖK ve üniversiteler boyutuyla da daha epeyce süre tartışılacak!..
Özetin özeti: Ankara’da olup bitenleri anlamak bazen çok zor!..
