Eğitimde fırsat eşitliği adına yıllardır çok büyük bir yanlışın içindeyiz.
Herkese sınav hakkı tanıyarak, fırsat eşitliği sağladığımızı sanıyoruz.
Örneğin kaplumbağa ile tavşanı aynı yarışta yarıştırıyor, sonra da bakın kazanan hep tavşan oluyor diyoruz!
Fen liseleri ile meslek liselerini aynı sınavda yarıştırıp, üstüne üstlük soruları da fen liselerine göre hazırlarsanız, bu sınavda, hak, hukuk, adalet, fırsat eşitliği var diyemezsiniz!
Yine aynı şekilde, tam gün eğitim yapan kolej öğrencileri ile birleştirilmiş sınıflarda öğrenim gören ya da yarım gün eğitim yapan öğrencileri de aynı sınavda yarıştırıp, öğrencileri dershaneye yönlendirmekle fırsat eşitliği sağlanmaz!
Farklı katsayı uygulamasının fırsat eşitliğine zarar verdiğini yıllarca tartıştık! Son beş yıldır yok?
Değişen ne oldu? İmam hatipler ve meslek liseleri yine en alt sırada! Çünkü yanlış olan katsayılar değil, sınavın içeriğiydi!..
Herkese en iyi eğitimi verme ve doğru yönlendirme yerine sınavla fırsat eşitliği sağlamaya çalıştık. Bu yüzden son 50 yılımız heba oldu desek yalan olmaz!..
En iyi okul hangisi?
LGS sonuçlarına sevinenlerin sayısı çok az.
Kolejlere dünyanın parasını akıtanlarda da durum farklı değil.
On binlerce öğrenci içerisinde çıkarttıkları üç beş şampiyonla övünenlere, diğer öğrencilerinin durumunu da sormak gerekir!
Derin hayal kırıklığı yaşayan kolej velisi hiç de az değil! Tıpkı devlet okullarından mezun olanlar gibi. YKS sonuçları açıklandığında tablo daha farklı olmayacak!..
Peki o zaman, onca emek, onca masraf, onca fedakârlık niye yapılıyor?
Çocuklar çocukluğunu, gençler gençliğini yaşamayacak, onlarla birlikte anne babaları da her türlü çileyi çekip, tüm kazançlarını onlara daha iyi bir gelecek sağlamak için harcayacaklar ve sonuç elde var sıfır!
Çocuğunu yıllardır ciddi paralar ödeyerek koleje gönderen veliler ağlamasın da kim ağlasın!
“Yüzde 90’lık dilime nasıl girer, 8 yıl boyunca bu çocuğa hiç mi bir şey öğretilmedi? Durumu bu kadar vahimdi de bize neden söylenmedi” diyen veli sayısı o kadar çok ki!..
Veliler dertli!
Ve çok daha vahimi! Sanki kendi mezunları değilmiş gibi öğrencisini kapı önüne koymaya çalışanlar var:
“Kızımı 1. sınıftan itibaren özel okulda okuttum. Şimdi kendi okulu, aldığı puan düşük olduğu için kayıt hakkı vermiyor. Sadece başarılı öğrencilerle ilgileniyorlar. Başarı kazananların büyük bir kısmı dışarıdan aldıkları takviyeyle bu sonucu elde ediyor. Ne yazık ki eğitim sistemimiz bizi özel okul girdabından çıkaramıyor. Şu an 17’lik yüzdelik dilimini beğenmedikleri için üstüne dünyanın parasını vereceğim özel okulların peşinde koşuyorum. Ne yapmalı, nasıl bir yol izlemeli, destek alamıyoruz, yıllık 50.000 TL ödediğimiz okuldan.”
Özellerde böyle de devlette farklı mı?
Oradaki durum daha da vahim. “Ama en azından tüm kaynaklarımızı okul için harcamadık” diye teselli buluyorlar!..
LGS’den YKS’ye
LGS tecrübesi YKS için de önemli ipuçları veriyor!
Her velinin yapması gereken, suçlu aramak değil, sağlıklı bir durum tespit raporu hazırlamak olmalıdır.
Bir başarısızlık söz konusu ise önce bunun nedenleri araştırılmalıdır.
Örneğin okul seçimi mi yanlıştı yoksa öğrenci mi başarısızdı?
Sınavlara yeterince hazırlanılmadı mı yoksa yanlış bir hazırlık süreci mi yaşandı?
Öğrencinin mi motivasyonu yoktu yoksa okul ve aile mi sınavı yeterince ciddiye almadı?..
Öğrencinin ders çalışacağı ve destek alacağı ortam mı yoktu yoksa öğrencinin aklı bir karış havada mıydı?..
Benzer daha pek çok soru çıkartılabilir!
Önemli olan, doğru tespitler yapmak ve lise seçerken çok daha dikkatli olmak. Sonrasında da üniversiteye hazırlık konusunda aynı hataları tekrarlamamak gerekir. Yoksa, bu üzüntünün çok daha fazlası üniversite giriş sınavları sonrasında da yaşanabilir!..
Özetin özeti: Sınavlar hepimizi yordu hem de çok yordu! Yerine daha adil bir sistem bulunamaz mı?..