Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dünya patlamaya hazır bomba gibi.

Hangi ülkeye giderseniz gidin, gerekçeler farklı olsa da tedirginlik had safhada.

Korona ve savaş hepimizin kimyasını bozdu.

Bir eli yağda, diğer eli balda olanlar bile gergin.

Yaşı, başı da yok.

Öğrencisinden emeklisine hemen herkes dert küpü.

Sanki gerginlikle besleniyor, mutluluğu, huzuru, kendimize çok görüyoruz.

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasının, bütün dünyayı nükleer silahla tehdit etmesinin mantığını anlayan var mı?

Hadi başta komşuları olmak üzere herkes tedirgin de Ruslar huzurlu mu?

Haberin Devamı

Hiç sanmıyoruz!..

Huzur, ille de huzur!

Kafamızı kaldırıp sağımızdaki, solumuzdaki, önümüzdeki arkamızdaki, uzaktaki yakındaki, genci yaşlısı, okumuşu okumamışı, zengini fakiri, köydeki kentteki, yerli yabancı kimi görürseniz oturup biraz izleyin, konuşun, mutlu olanı tebrik edin, şifrelerini çözmeye çalışın.

Ölüm kalım meselesi olarak gördükleri sınavlara hazırlanan öğrencilere bakın. İstedikleri okulları kazandıklarında ve hatta mezun olduklarında mutlular mı?

Peki ya yeni mezun öğretmen, mühendis, mimar, avukat, ekonomist ve diğer diploma sahiplerinin ne kadarı mutlu?

İktidarıyla, muhalefetiyle, siyasetçisiyle, dünden bugüne kadar mutlu olanını gördünüz mü?

En büyüğünden en küçüğüne, esnafından holding sahibine, işçisinden işverenine de bir kulak verin, günü kurtardım diye sevinenin dışında Allah’a şükür diyen kaç kişi çıkar?

Köylü köylülüğünden, kentli kentliliğinden memnun mu?

Köydekiler şehre, şehirdekiler de daha sakin yerlere kaçmanın hayalini kurarken, mutluluğu, hep uzaklarda aramıyorlar mı?

Onu, bunu, şunu bırakıp, her şeye sahip olanlara bakalım. Sahip olduklarının ne kadar farkındalar?

Elindekiler için değil, kaçırdıkları için mutsuzlar!

Sağlığını, işini, huzurunu, en yakınlarını kaybetmeden kaçımız, en büyük mutluluk kaynağının onlar olduğunun farkındayız?

Her şey bir yana, kaybettiklerimize, kaçırdıklarımıza, sahip olamadıklarımıza üzüldüğümüz, kızdığımız kadar, kazanımlarımız olduğunda da aynı oranda sevinip, mutlu olabiliyor muyuz?

Kalanlar mutsuz da yurt dışına gidenler mutlu mu?

Haberin Devamı

Genetik kodlar!

İnsanlık olarak genetik kodlarımız artan oranda negatifleşiyor.

Sokağa çıktığınızda, toplu taşıma araçlarına bindiğinizde, AVM’ye, sinemaya, tiyatroya, konsere ya da maça gittiğinizde, trafiğe çıktığınızda, çevrenize bir göz atın! Kaçının yüzünde gülücük var, kaçı yorgun, öfkeli ve patlamaya hazır bomba misali, çatacak yer arıyor?

Yurt dışına gidenleriniz varsa kısa bir süreliğine de olsa onları da izleyin.

Gazete manşetlerine, televizyon haberlerine, televizyon programlarına bir de bu gözle bakın!

Kaçı mutlu, kaçı iç karartıcı, kaçı var olan mutluluk kırıntılarını bile çok görüp, onları da alıp götürüyor?

Şu anda, senin yaptığın ne, sen de keyif kaçırmanın ötesinde ne işe yarıyor, ne yapmaya çalışıyorsun diyenleriniz mutlaka çıkacaktır!

Oysa, benimkisi sadece bir durum tespiti.

Sorunu doğru teşhis etmeden, doğru tedavi uygulamak mümkün değil!

Bunu yaparken de empatiden asla vazgeçmeyin. Çünkü başkasını mutsuz ederken ya da başkaları mutsuzken, sizin mutlu olmanız mümkün değil!

Haberin Devamı

Mutlu edin ki mutlu olun!..

Huzur neden önemli?

Huzur olmadan diğer konulara sıra gelmez.

Kafanız rahat olmalı ki odaklandığınız diğer konularda verimli olasınız.

Hep başkalarının moralimizi bozduğundan, huzurumuzu kaçırdığından şikâyetçi oluruz ama aynı şeyi kendimizin de yaptığımızın hiç farkına varmayız.

Bırakın bireysel didişmeleri, uluslararası ilişkilerde durum daha da vahim.

Ortak paydada buluşmak adeta imkânsız hale geldi.

BM gibi bu amaçla kurulan kurumlar bile yetersiz kalıyor.

Hep birlikte bir yerlerde bir hata yapıyoruz ama nerede?

Bu sorunun cevabını bulduğumuzda gerisi gelecektir.

Özetin özeti: Huzursuzluğun kazananı olmaz!..