Hem genç hem de öğrenci olmak her zaman zordu ama sanki pandemi ve ilgili kurumların “şaşkınlığı” nedeniyle son yıllarda çok daha zor hale geldi!
Karar alma süreçleri bazen gecikiyor bazen de zikzaklar çiziyor. Bu da hayatlarının belki de en keyifli dönemi olacak olan öğrencilik yıllarını ya da mezuniyet sonrasını “zehir” etmeye yetiyor da artıyor.
İşte size birkaç örnek:
“Pedagojik formasyon 15 ay önce kaldırıldı. Öğretmenlik Meslek Bilgisi Tezsiz Yüksek Lisans programlarının açılacağı duyuruldu. Ama bu programı açmayı beceremedikleri için eski sistem Pedagojik Formasyon Programı’nın yeniden başlayacağı duyuruldu. Lakin bizleri 15 aydır ha bugün ha yarın açılacak diye oyalıyorlar. Bizi duymazdan gelip, yok sayıyorlar. Binlerce kişi mağdur durumdayız lütfen bu konuda sesimizi duyurur musunuz? Buna çok ihtiyacımız var.”
Haksızlar mı?
Öğretmen yetiştirme ve atama sistemi, liyakate dayalı bir şekilde, sil baştan yeniden ele alınmalıdır. Bu o kadar zor mu?
Barınma kâbusu!
Barınma konusunda her zaman sorun vardı ama sanki bu yıl çok daha yoğun yaşanıyor.
Pandemi nedeniyle evlerini, yurtlarını boşaltan öğrencilerin yanı sıra bu yıl üniversiteyi kazananlar da üniversitelerin bulunduğu kentlere akın edince, sadece ev ve yurt kiraları artmakla kalmadı, barınacak ev bulmak da bir o kadar güç hale geldi.
Yurt ya da ev bulamadığı için kaydını dondurup evine dönen öğrenci sayısında da bir patlama olursa hiç şaşırmayın.
Peki, YURTKUR ve üniversiteler bu konuda ne yapıyor? Keşke bir şeyler yapıyor olsalardı!
Hemen her gün yüzlerce öğrenci ya da ailesinden yurt feryadı geliyor. Özellikle de kız öğrencilere yönelik. İlgili kurumlar bu konuda hem yeni kapasiteler yaratmalı hem de adil olmalı.
Ailesinin bulunduğu ilde okuyanlardan ve gelirini bir şekilde gizleyenlerden önce, gerçekten zor durumda olan ve yurtta kalmak dışında hiçbir seçeneği olmayanlara fırsat tanınmalıdır.
Bizim gibi yılda yüz binlerce konut üreten bir ülke için yılda birkaç yüz yurt ve okul yapmak o kadar zor olmamalı ama bunu bir türlü başaramadık.
Yurt dışında, üniversite kentlerinde ailelerin pek çoğu yuvadan uçan çocuklarının odasını öğrencilere kiralıyor ve bu hem öğrenciler hem de aileler için farklı avantajları da beraberinde getiriyor. YURTKUR ya da üniversitelerin koordinatörlüğünde bizde de gerçekleşemez mi? Ya da yerel yönetimler bu konuda yeni olanaklar sunamaz mı?
İlgili tüm kurumlar barınma konusunda çok daha ciddi bir şekilde kafa yormak zorundalar.
Avantaj mı, yoksa?
Üniversitelerin adaylara sundukları fırsat bombardımanları kafa karıştırmakla kalmıyor, heyecan da yaratıyor. Peki, sunulan bu olanakların ne kadarı gerçekçi ve ne kadarı iddia edildiği gibi öğrenciye farklı avantajlar yaratıyor?
Çift anadal, yandal, yatay ve dikey geçiş olanakları ile yüzde 100’e varan burslar dünden bugüne hep vardı. Yeni olan, dört kontenjandan birinin boş kalması!
Özellikle de vakıf üniversiteleri bütçe açıklarını kapatabilmek için öğrenciye cazip gelebilecek her türlü olanağı sunuyor. Bakalım ne kadar etkili olacak?
Bu noktada asıl sorgulanması gereken, önceki yıllarda söz konusu üniversitelere ya da fakülteye ve bölümlere giren öğrencilerden yüzde kaçının bu olanaklardan yararlandığı?
Eğer aklınızdan böyle bir avantajdan yararlanmak geçiyorsa, bu ayrıntıya mutlaka dikkat etmelisiniz.
Geçenlerde Türkiye Barolar Birliği, “Farklı fakültelere girip, sonra da hukukta çift anadal yaparsınız yönündeki bilgilere inanmayın” diye açıklama yaptı ve YÖK’ü uyardı!
İlgili fakülte barajını aşamayanların yandal ve çift anadal konusunda YÖK nezdinde araştırma yapmadan, teyit almadan karar vermemeleri gerekir ki ileride başları ağrımasın!
Dikey ve yatay geçişlerde de çok dikkatli olmakta yarar var. Taban puanın yanı sıra özellikle Yurt dışı üniversiteler konusunda denklikleri var mı yok mu çok iyi sorgulamaları gerekir!
Burslara gelince: Her türlü ayrıntıyı enine boyuna sorgulayın. Bu yönde sıkıntı çeken öğrenci sayısının çok fazla olduğunu özellikle hatırlatmak isteriz.
Uzak durun demiyoruz, tam aksine, sunulan olanaklardan sonuna kadar yararlanın ama iyi sorgulayın.
Onunla da yetinmeyip ERASMUS ve FARABİ benzeri değişim programlarını da mutlaka gündeminize alın ve gerçekleştirmeden mezun olmayın.
Özetin özeti: Gençleri kazanan, geleceği de kazanır.