20 milyon öğrenci, 30 milyon veli olunca, hangi kararı alırsanız alın, yüzde 50 memnuniyeti bile zor yakalıyorsunuz. Hele bir de sürekli birbiriyle çelişen kararlara imza atarsanız, tedirginliğin, kızgınlığın, güven erozyonunun önüne geçmek mümkün olmuyor!
Kesinlikle değişmeyecek denilen sınav tarihlerini değiştirir, ötelediğiniz sınavları tekrar geriye çeker ve ileride derin sancılar yaratacak “avantajlı” kararlar alırsanız, eğitimde sular asla durulmaz!
MEB, YÖK ve ÖSYM aldığı ya da alacağı her kararı, her türlü olasılığı göz önünde bulundurarak, bir değil, on defa gözden geçirmek zorunda...
YÖK ne yapıyor?
YÖK, “Bu yılki sınav, avantajlı sınav olarak formüle edildi” açıklaması yaptı.
Evet, zor bir süreçten geçiyoruz ama adaylar arasında hoşnutsuzluk yaratacak her şeyden kaçmak gerekiyor! Yoksa, biri için avantaj olan bir düzenleme, bir diğeri için dezavantaja dönüşebiliyor!
Peki gece yarısı 00.38’de açıklanan “öğrencilerimizi sevindirecek” kararlar arasında neler var?
- Puan barajı düştü, sınav süresi uzadı, 2. yarıyıldan soru yok!
Bunlar, bir avantaj mı yoksa kalite erozyonu mu?
YKS başarı değil, sıralama sınavı! Bu haklar herkes için geçerli olduğuna göre, avantaj bunun neresinde?
- 112 bin öğrenci daha lisans programına girecek!
İddialı bir söylem!
Peki kontenjan mı arttı, yoksa benim gireceğim yere, siz mi gireceksiniz?
Ve çok önemli bir ayrıntı, TYT, 2 yıl geçerli olduğuna göre, KPSS’de olduğu gibi gelecek yıl, katsayı sorunu yaşanmaz mı?
Kendilerini Yeni YÖK olarak tanıtan ve “kaliteden” asla taviz vermeyeceğini açıklayan bugünkü YÖK yönetimi, eksik bilgi ve kolay sınavla, öğrencileri üniversiteli yaparken, rektörler nerede? Avantajlı olarak, üniversiteye giren bu öğrenciler, akademik süreçte zorlanmazlar mı?
Ve çok önemli bir soru daha: Değişen ne oldu ki sınav tarihiyle bu kadar oynandı?..
Okullar açılacak mı?
Bakan Selçuk’un bu konudaki son açıklaması şöyle:
“1 Haziran için birden fazla planımız var. İnşallah her şey yolunda gider. 1 Haziran’da okulları açarız. Ya da kısmi bir açılmaya gidebiliriz. Şartlara ve ilgili kuruluşlara bakacağız ve değerlendireceğiz...”
Sanki bu sözleri kendisi hiç söylememiş gibi 8-10 saat sonra 1 Haziran da nereden çıktı yönünde bir başka açıklama yaptı.
Bakan Bey’in, bu 1 Haziran merakını bir türlü anlayabilmiş değiliz. Okullar birkaç yüz öğrenciyle açılsa ne olacak, açılmasa ne olacak!
100 öğrenciden 70’i okula gelmezse, bu bir güvensizlik sendromu yaratmayacak mı?.. MEB, haziran yerine eylüle odaklanmalı. Tüm enerjisini bu yönde harcamalı.
35-40 kişilik sınıflar sosyal mesafe kapsamında 15-20 kişiye inerse, ortaya çıkacak binlerce derslik açığı nasıl kapatılacak?
Atama bekleyen yüz binlerce öğretmen var, tamam, bu konuda sıkıntı yaşanmaz ama okullar öyle üç beş haftada yapılamaz.
Bakan Selçuk, keşke, krizi fırsata dönüştürüp, sınıf mevcutlarını 24 kişiye indirecek ve tam gün eğitim yapacak okul projelerine yönelse.
6 haftada okul yapılmaz ama 6 ayda, binlerce yeni okul yapılabilir ve eğitim altyapımız, deprem ve virüs de dahil, her türlü kötü senaryoya karşı çağdaş standartlara kavuşur! Ama gel de anlat bunu! Günü kurtarmaya çalışmaktan, bir türlü büyük resmi göremiyoruz...
Sınav kuralları
LGS ve YKS ile ilgili kurallar açıklandı!
Liselere Giriş Sınavı’nda, öğrenciler, kendi okullarında sınava girecek. Üniversite sınavlarında da maske zorunluluğu var. ÖSYM, her adaya kalem ve silginin yanı sıra maske de vereceğini açıkladı.
Bu noktada en önemli tedirginlik, sınav süresinin uzun olması nedeniyle, maskelerin öğrencilerin konsantrasyonunu bozacağı yönünde. Hele ki kronik hastalığı olanların!..
Maskesiz elbette olmaz ama bu konuya ve sınav güvenliğine fazlasıyla kafa yormakta yarar var!
Özetin özeti: Elbette, şu an için sağlık her şeyden çok daha önemli ama bunun bir de sonrası var!..