Bilim toplumu olmadan dünyada söz sahibi olmamız mümkün değil!
Peki, bilim toplumu olma ihtimalimiz var mı?
Olmaması için hiçbir neden yok ama bugünkü bakış açısıyla sanki bu mümkün değil!
Çünkü bilim toplumu ve bilimsel üretkenlik lafla olmaz ve bugünden yarına gerçekleşmez!
Sabah, biz bugün bilim toplumu olacağız diye uyanıp, akşama bilim toplumu olunmaz!
Bunu, en iyi bilmesi gereken YÖK ve üniversiteler ama en uzağında onlar var!..
Şipşak unvanlar
Batılı bir ülkede, en az 30 yıllık akademik bir süreci, başarıyla tamamlamayan bir üniversitenin doktora izni alması mümkün değil. Ama bizde daha mezun bile vermeyen üniversiteler, doktoraya öğrenci alabiliyor! Kopyala-yapıştır tezlerle de unvan veriyor!
Sonrası daha da vahim! Elini kolunu sallayarak, önce yardımcı doçent, ilerleyen yıllarda da doçent ve profesör olunabiliyor!..
Üniversitelerdeki öğrenci sayımız 7.5 milyona çıkmış! Hayret ki hayret!
Rakamları şişirmekte üzerimize yok.
Mastır ve doktora öğrencisi sayısında da patlama var.
Peki, oranları yükseltmenin ötesinde, değişen ne oldu?
Sadece ve sadece, diploma ve kalite erozyonu yaşanıyor, hepsi o kadar!
Uludağ Üniversitesi?
Uludağ Üniversitesi (UÜ), Bursa’daki doktoralı kişi sayısını artırmak için 1000 lojmanlı Akademik Yaşam Merkezi kurmuş!
Tüm onayları alınan merkezde, doktora öğrencilerinin, aileleriyle kalabileceği, 1000 lojman yer alacakmış!
UÜ Rektörü Prof. Dr. Yusuf Ulcay, 3 yıl önce göreve geldiklerinde yaklaşık 3 bin yüksek lisans ve doktora öğrencisinin olduğunu belirterek şu an bu sayının 9 bine yükseldiğini söylemiş!
Ulcay, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin önceden yılda bir kez alındığını vurgulayarak, “Şimdi yılda 3 kez öğrenci alıyoruz. Bundan dolayı öğrenci sayımız 3 yılda 3 kat arttı. Yaklaşık 2 bin doktora, 7 bin de yüksek lisans öğrencimiz var. Hedefimiz 10 binin altına düşmemek” demiş.
Türkiye’de 7.5 milyon üniversite öğrencisi içinde 400 bin yüksek lisans, 100 bin doktora öğrencisinin bulunduğuna işaret eden Ulcay, şöyle konuşmuş:
“7.5 milyonun içinde 100 bin rakamı çok az. Türkiye’de yıllık doktora mezunu sayısı 2 bin 500. Bu rakam Almanya’da 28 bin, ABD’de 57 bin, Çin’de 75 bin. Bin kişilik nüfusa karşılık Çin’de 2.2 doktoralı var. ABD’de 1.7, AB’de 1.5, Japonya ve Güney Kore’de 1.1, Türkiye’de ise 0.4. Dolayısıyla, bu rakamlar bizim araştırmada ne kadar eksik olduğumuzun göstergesidir. İşte biz de bu nedenle yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin üniversitede daha çok zaman geçirmeleri ve laboratuvarlarımızı daha çok kullanmaları için lojman yapma kararı verdik.”
Neden zor?
Bir üniversitede, üç yıl içerisinde doktora yapan öğrenci sayısı üç kat artıyorsa oturup düşünmek gerekir.
Kaldı ki bilimin gelişmesi için en elzem kriter, lojman değil, özgürlüktür!
Ve bunun Uludağ Üniversitesi’nde olduğunu söylemek abartılı olur!
Kaldı ki doktoralı öğrenci sayısını üç kat artırmakla övünen Sayın Rektör, patent ve patentlerinin ürüne dönüşümü konusunda yüzde kaçlık başarı elde etti, ne kadarını katma değere dönüştürdü, ona bakmak gerek!..
Özetin özeti: Lafla peynir gemisi yürümüyor!