Heyecanlı bir milletiz. Duygularımızla hareket etmeyi severiz. Kurallar bizi boğar. Yasaklara isyan eder, ödülü tercih ederiz...
Zekiyiz. Yanlışta değil, doğruda ısrarcıyız.
En büyük zaafımız, sabırsız oluşumuz. Ne olacaksa bir an önce olsun isteriz, uzayınca da çok çabuk sıkılırız.
İşte bu yüzden, sabrın sonu selamet olmalı ki, “Çektiğimiz sıkıntıya değdi” denilmeli. İpin ucu bir kaçarsa, toparlamak güç olur.
Kademeli geçiş işte bu yüzden önemli. Birdenbire saldıracak ortamlar yaratılmamalı. Örneğin, ucuzluk kampanyalarının şu ara hiç sırası değil!..
Önemli hafta!
Avrupa’da pek çok okul kademeli olarak kapılarını açmaya başladı.
Daha önce açanlar da olmuştu ama bu hafta sanki ilerisi için bir dönüm noktası. Alınacak her karar, ortaya çıkacak her durum, bizi de yakından ilgilendiriyor.
En azından ona göre strateji oluştururuz.
Bizdeki en kritik süreç sınavlar, onları atlatırsak, her şey gidişata göre zamana yayılabilir!.. Korona nedeniyle ölüm oranları Amerika ve Rusya gibi bazı ülkelerde normalin çok üzerinde. Avrupa’da ise tedirginlik hafifledi diyebiliriz. Bizde ise her şey kontrol altında ve ölüm sayısı 50’nin altına indi. Tüm temennimiz, bugüne kadar başarıyla yönettiğimiz bu zor süreci bundan sonra da aynı titizlikle yönetmemiz.
Turizm sezonunun açılması, sınavlar, kurslar ve karantina süreçlerinin kademeli olarak gevşetilmesi zor kararlar ama gerekli de.
Elbette hiçbir şey sağlığımızdan daha önemli değil ancak çarkların da dönmesi gerekiyor.
Bu noktada hepimize önemli görevler düşüyor.
Örneğin eğitimi ele alalım. Devletin bu yükün altından tek başına kalkması mümkün değil. Herkesin taşın altına elini koyması gerekiyor ama MEB’in de her türlü fikre, yardıma ve desteğe açık olması gerekir.
“Biz her şeyi düşündük, her türlü tedbiri aldık, gereken ne ise o yapılacaktır” deyip, sonra bu yükün altından kalkamayıp, destek istenirse, iş işten geçmiş olur. En azından samimiyet sınavından sınıfta kalınır.
Yeni dönemde eğitimde çok şey değişecek ama en çok da oturma düzeni.
Bu da 20 milyon öğrenciye 20 milyon sıra, on binlerce yeni derslik, binlerce yeni öğretmen, binlerce yeni tuvalet, on binlerce dezenfekte aleti ve yine on binlerce temizlik görevlisi ve sağlık personeli demek.
Bunlar pat diye olacak şeyler değil. Benim diyen ülkeler bile bir anda yapamaz.
Hadi parayı ve elemanı buldunuz, zamana ihtiyaç var!..
Çocukların evde ya da sokakta hastalanmasıyla, okulda hastalanmasının boyutları ve yaratacağı etki çok farklı olur. İşte bu yüzden, çok dikkatli olunması gerekiyor! MEB eminiz ki tüm bu ayrıntıları da titizlikle dikkate alıyordur!..
Sınavlar?..
Önümüzde, başta LGS ve YKS olmak üzere onlarca sınav var.
Bu sınavlara 14-15 yaşındaki öğrencilerden 30-35 yaşındakilere kadar her kesimden aday giriyor.
İstatistikler ve yetkililer bu konuda ne diyor bilmiyorum ama bu adaylar içerisinde testleri pozitif çıkan ya da taşıyıcı durumda olan ihtimali var mı, varsa, onlar için özel sınav merkezleri ya da sınıflar oluşturuldu mu?
Sınav merkezlerine girişlerde tıpkı otellere ve uçaklara binerken olduğu gibi ateş ölçümleri yapılacak mı?
Bilim Kurulu bu konuda ne diyor, hangi önlemleri öneriyor?..
Umarız, her şey son dakikaya kalmaz!..
LGS, YKS, KPSS ve benzeri sınavlar gençlerin geleceğine yön verdiği için çok önemli yani okula devam gibi keyfe keder değil, hemen herkes girmek zorunda.
Hele LGS gibi bir daha tekrarı olmayan sınavlar var ki bu çok daha önemli! Yani sadece MEB değil veli, öğrenci ve öğretmenler de çok dikkatli olmalı.
MEB’in de, öğretmen idarecilerimizin de, bu konuda elinden geleni yapacaklarından kimsenin kuşkusu olmasın.
Tıpkı sağlık ordusu gibi eğitim ordusu da üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirecektir. Kendilerine sonsuz başarılar diliyoruz.
Destan yazma sırası şimdi eğitimcilerde!..
Özetin özeti: Başaracağız, başaracağız, başaracağız... Öyle ya da böyle başaracağız. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.