İSTANBUL Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin temeli Cumhurbaşkanı Demirel tarafından bugün atılıyor. Aslında fakülte 1993 yılında kuruldu ve dekanı da aynı yıl atandı. Ama nedense bir türlü öğretime başlayamadı. Uzun yıllar kağıt üzerinde sanal bir fakülte olarak kaldı. Kaplumbağa hızındaki bu gelişim sürecinin gerekçesi bürokratik engeller miydi, yoksa medyatik dekanın üniversiteye ayıracak zamanının olmaması mıydı bu belli değil...
İrticai çevrelere karşı İslamın aydınlık yüzü olarak parlayan, bilgisi ve yorumlarıyla dikkatleri üzerinde toplayan Yaşar Nuri Öztürk Hoca, umarız bundan böyle asli görevi olan dekanlığa biraz daha fazla zaman ayırır da kendi gibi değerli din adamları yetiştirir.
1993'te kurulan ve dekanı atılan İÜ İlahiyat Fakültesi'nde halen sadece ve sadece 47 öğrenci var...
İlahiyat fakültelerinin kuruluş amacı yüksek düzeyde din adamı yetiştirmek. Eğer bu işlevlerini yerine getirmiş olsalardı, irticai faaliyetler bu kadar gelişmezdi...
8 yıllık kesintisiz eğitimden sonra köylerdeki on binlerce okul kapandı. Yani artık on binlerce köyde ne her sabah İstiklal Marşı söyleniyor, ne de resmi bayramlarda cumhuriyet coşkusu yaşanıyor. Köylerde artık öğretmen de yok. Devletin tek temsilcisi din adamları, yani imamlar. Bu yüzden din adamlarının her açıdan çok daha iyi yetiştirilmeleri gerekiyor...
Her ne kadar 24 ilahiyat fakültesi, 7 ilahiyat meslek yüksek okulu ve yüzlerce imam hatip bulunsa da, bu sorun hala çözülmüş değil. Din konusundaki tartışmalar da din adamlarımızı, Batılı din adamları standardında yetiştirmediğimiz sürece devam edecek. Diğer fakülteler bir yana bu konuda İstanbul Üniversitesi'nden çok büyük bir beklenti var ama onun da arkası gelmiyor. Umarız bundan sonraki süreç, bugüne kadarki gibi hızlı(!) olmaz.
Cumhuriyet'ten Deniz Som, dünkü yazısında bugünkü törenin davetiyesiyle ilgili olarak "Geriye dönüş mü?" başlığını kullanmış. Nedeni de rektör ve dekanın imzasını taşıyan davetiyedeki şu sözler:
"Ülkemizin ilk İlahiyat Fakültesi İstanbul Darülfünunu İlahiyat Fakültesi'nin temel atma töreninini Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel onurlandıracaktır. Katılmanızı saygılarımızla rica ederiz."
Som, özetle, Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra Darülfünun döneminin bittiğini sanıyorduk ama temeli atılacak ilahiyat fakültesi Darülfünun'un devamı olduğuna göre tekrar sil baştan geriye mi dönüyoruz acaba diye kaygılarını dile getiriyor.
Rektör Alemdaroğlu ve Dekan Öztürk'ün bu konuda nasıl mücadele verdikleri herkesin malumu. Sanıyorum Som'u rahatsız eden "darülfünun" kelimesi. Diğer ilahiyat fakültelerindeki gelişmeleri gördükçe, kaygılı olması da doğal.
Özetin özeti: Darülfünun dosyası açılacaksa bizim de söyleyecek çok sözümüz var. Malche, Omar Buyse, Kühne ve John Dewey'in raporları hala güncelliğini koruyor. O zamandan bu zaman pek çok şeyin değişmediğine maalesef hala şahit oluyoruz.
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr