Burs müjdesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan geldi.
Erdoğan, burs ücretlerinin, lisans öğrencileri için 850 liradan 1250 liraya, yüksek lisans öğrencileri için 1700 liradan 2500 liraya, doktora öğrencileri için 2550 liradan 3750 liraya yükseltildiğini açıkladı.
Artış oranı fena değil ama eğer ailelerinden ya da başka bir kurumdan ek bir gelirleri yoksa öğrencilerin bu parayla özellikle büyük kentlerde yaşamlarını sürdürmeleri mümkün değil. Keşke Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük ve pahalı kentler için burs oranları yüzde 50 zamlı olsa. İşte o zaman bir nebze daha rahatlatıcı olurdu.
Burs miktarı 2000’li yılların başında 50 lira civarındaydı. Şimdi 1250 liraya yükseldi. Nereden nereye diyeceğiz ama önemli olan alım gücü.
Öğrenci o zaman, o parayla neler alıyordu, şimdi neler alabiliyor?
Kıyaslamalar yapıldığında dünü arayanların sayısı hiç de az değil!..
Neden çok önemli?
Karnı ve beyni doymayan öğrenci mutlu değildir.
Yeterince mutlu olmadığı için de ne derslerine odaklanabiliyor ne de geleceğe. İşte bu yüzden çocuklarımızın ve ülkemizin geleceği açısından bu konuya çok daha fazla önem vermeliyiz.
Neden mi?
İçimizden herhangi bir genç, iyi bir eğitim alırsa, sadece kendisinin ve ailesinin değil, ülkenin ve dünyanın kaderini de değiştirebilir.
Hayat pahalılığı, yaşadığı kent, ailesinin ekonomik durumu ya da diğer hiçbir gerekçe, akademik anlamda, gidebilecekleri yere kadar gitme konusunda, onları yollarından alıkoymamalı! İyi bir eğitimin maliyeti hep yüksekti şimdi çok daha yüksek!
Yetenek ve başarılarınızla bir yere kadar ilerliyor, sonra tıkanabiliyorsunuz. Örneğin, ailenizin bulunduğu kentten bir başka kente gittiğinizde ya da üniversiteyi bitirip yurt dışına açıldığınızda, dünyanın en iyi üniversitelerinden öğrenim bursu alsanız bile eğer cebinizde yaşam giderlerinizi karşılayacak kadar harçlığınız yoksa hayallerinize veda etmek zorunda kalabiliyorsunuz.
Hemen her yıl, böylesi yüzlerce örnekle karşılaşıyor ve elimizden geldiğince kendilerine yol gösterici olmaya çalışıyoruz ama seçeneklerimiz çok sınırlı, çünkü ülke olarak burs verme alışkanlığımız henüz istenilen kıvama gelmedi.
Devletin katkısı, hemen her yıl katlanarak artıyor ama yine de yeterli değil! Tıpkı asgari ücret gibi bursların belirlenme süreci de her zaman için sancılı olmuştur. Ne kadar artırılırsa artırılsın hep yetersiz kalmıştır.
Hayırseverler, keşke devletten daha eli açık olsa da öğrencilerin en azından bir bölümünün yüzü gülse.
Ülkemizin sahip olduğu olanaklar ve geleneksel hayırsever yapımız, şu anda verilen bursların rahatlıkla 100 katına çıkmasına olanak sağlayabilir ama nedense bu alışkanlığı bir türlü oturtamadık.
Bırakın bu konunun çok uzağındakileri, en zor zamanlarında, burs desteği alıp parlak bir gelecek yakalayanlar bile, kıt kanaat da olsa başkalarına burs vermiyor!
Aidiyet duygusu
Yüz binlerce öğrenciye burs veren vakıf ve derneklere, bırakın başkalarını, burs alanların geri dönüşleri bile ne yazık ki yüzde 1 değil!
Demek ki yeterince aidiyet hissi yaratamıyoruz.
Burs bulmak her zaman için çok zordu, artan hayat koşulları nedeniyle çok daha zor hale geldi. Öğrencilerin pek çoğu, part-time çalışarak ya da aldığı birkaç bursla ancak ayakta durabiliyordu. Şimdi kurum ya da kişilerin bursları ya azaldı ya da ötelendi! Oysa hayat devam ediyor!
Umarız artan burslar öğrencilerin yüzünü biraz olsun tebessüm ettirmeye yeter de artar. Daha güzel bir geleceğin temelleri ülkenin geleceğine inanan gençlerle atılır. Ama bazen onları öylesine hoyratça kırıp, döküyoruz ki tüm değerleri yerle bir oluyor.
Hemen her alanda aidiyet duygularını pekiştirmenin en iyi yollarından biri de burslar. En çok ihtiyaçları olduğu bir dönemde ne olur onları unutmayalım ki yarın onlar da bizi unutmasın!.. Bu konuda bugüne kadar yüzlerce yazı yazdık, yazmaya da devam edeceğiz. Ve sizler de ne olur bu konudaki duyarlılığınızı asla kaybetmeyin ve gücünüz yettiğince çevrenizdeki öğrencilere bir şekilde destek çıkın.
Özetin özeti: Siz onların yüzünü güldürün, onlar da ülkenin yüzünü güldürsün...