Üniversiteler ülkelerin lokomotifidir. Onlar ne kadar güçlü ise ülkeler de o kadar güçlüdür. Bugün ABD’yi, Çin’i, Almanya’yı, Fransa’yı, İngiltere’yi, Hollanda’yı, İsviçre’yi güçlü kılan unsurların en başında da ilk 100’e, 300’e, 500’e giren üniversiteleri gelir.
Hemen her alanda topyekûn bölgesel kalkınmanın lokomotifi de yine üniversitelerdir. Proje üretme rekortmeni bir ülke olarak elbette bu konuda da projeler ürettik, büyük laflar ettik. 2020’de beş üniversiteyle başlayan “Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma” kervanı, kısa sürede 22 üniversiteye yükseldi ve bu üniversitelerin rektörleri, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ın ev sahipliğinde, önceki gün Kastamonu’da bir araya geldi. Yine büyük laflar edildi, yine bol bol ‘cek, cak’ ile cümleler kuruldu.
Projeyi önceki Başkan Yekta Hoca başlatmıştı, çöpe atılan diğer pek çok projenin aksine yeni Başkan Erol Hoca da devam ettiriyor.
Gelin önce bu projede hangi üniversiteler yer alıyor ve kalkınma hedefleri neler önce ona bir göz atalım sonra da gelinen noktaya ve söylenenlere kulak verelim…
İhtisas Üniversiteleri
Bingöl Üniversitesi (Tarım ve Havza Bazlı Kalkınma), Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (Tarım ve Hayvancılıkta Farklılaşarak Bütünleşik Kalkınma Modeli), Düzce Üniversitesi (Çevre ve Sağlık), Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi (Tarım ve Jeotermal), Uşak Üniversitesi (Deri, Tekstil ve Seramik), Aksaray Üniversitesi (Spor ve Sağlık), Kastamonu Üniversitesi (Ormancılık ve Tabiat Turizmi), Muş Alpaslan Üniversitesi (Hayvancılık), Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (Çay), Siirt Üniversitesi (Tarım ve Hayvancılık), Artvin Çoruh Üniversitesi (Tıbbi-Aromatik Bitkiler), Bartın Üniversitesi (Akıllı Lojistik ve Bütünleşik Bölge Uygulamaları), Hitit Üniversitesi (Makine Ve İmalat Teknolojileri), Kırklareli Üniversitesi (Gıda), Yozgat Bozok Üniversitesi (Endüstriyel Kenevir Alanında İhtisaslaşma), Giresun Üniversitesi (Fındık), Iğdır Üniversitesi (Katma Değeri Yüksek Tarımsal Ürünler), Munzur Üniversitesi (Stratejik Hammaddeler ve İleri Teknoloji Uygulamaları), Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (Doğal ve Kültürel Miras Turizmi), Batman Üniversitesi (Enerji), Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi (Hassas Tarım ve Yenilikçi İşletme Teknolojileri), Gümüşhane Üniversitesi (Madencilik)
Hedefler büyük ama!
Sürdürülebilir bölgesel kalkınmanın itici gücü olarak yerel dinamiklerin ön plana çıkması öngörülen bu sistemde ortak akıl ve güç birliği çok önemli.
Peki, bugüne kadar bunu gerçekleştirebildik mi?
Evet demek çok zor ki hâlâ cek, cak’lı cümleler kuruluyor.
Söz konusu toplantıda devlet, üniversite ve sanayi iş birliğinin önemine değinen Özvar, bakın neler söyledi:
“Bir adım öteye götürerek bu sürece toplumu da entegre etmeniz çok önemlidir. Bu üçlü mekanizmaya toplumu da dâhil ettiğinizde kuracağınız dörtlü mekanizma, sağlıklı iş birliği gerçekleştirmeniz için kolaylaştırıcı olacaktır. Bu sayede yükseköğretim kurumlarınız, devlet ve özel sektör kuruluşları, iş dünyası ve toplumla bütünleşik mekanizmayı oluşturabileceklerdir. Bu mekanizma ve süreçlerin düzgün şekilde işlemesi neticesinde üniversitelerimiz, devlet ve özel sektör kuruluşlarıyla uyumlu, iş dünyasının bilgi ve insan kaynağı ihtiyaçlarına hızlı cevap verebilen, toplum beklentilerini karşılayan ve bu sayede bölgesel ve dolayısıyla ulusal kalkınmanın önünü açan kuruluşlar haline gelebilecektir.”
Söylem ve hedefler harika ve YÖK kurulduğundan beri dile getiriliyor. Acı olan, hâlâ Devlet/Üniversite/Sanayi ve Toplum iş birliğinin yeterince sağlanamamış olması. Bölgesel kalkınmaya etkisinin, öğrenciler üzerinden elde edilen kazançla sınırlı kalması bunun en önemli göstergesi.
Oysa asıl hedef sosyal, ekonomik, kültürel kalkınmaydı. Üniversitelerimiz sayesinde bunu başaran kentlerimiz yok mu, elbette var ama sayıları o kadar az ki!..
Özetin özeti: Bilim toplumu olmadan hemen her alanda kalkınmak mümkün değil. Bunun yolu da üniversitelerden geçiyor ama buna önce kendilerinin inanması gerekiyor.