Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       ÜNİVERSİTEYİ kazandığı halde öğrenimini sürdürmekte güçlük çeken gençler için başlattığımız burs kampanyasına ilgi büyük. Şimdilik ağırlık burs almak isteyenlerden yana olsa da, önümüzdeki günlerde vermek isteyenlerin sayısının da hızla artacağından eminim. Çünkü önemli sinyaller var...
Ankara her ne kadar gençleri unutmuş gözükse de, rektörler, dekanlar varoluşlarının en önemli gerekçesi olan öğrencilerinin sorunlarıyla ilgilenmese de, Aydınlık Türkiye için duyarlılıklarını kaybetmeyen hala pek çok insanımız var.
İşte bu örneklerden biri:
"Halen Türk Telekom'da başmüfettiş olarak görev yapmaktayım. Mart ayında 24 arkadaşımla birlikte Dostlar Kulübü diye adlandırdığımız bir arkadaş topluluğu kurduk. Grubumuz mülkiyeli, tıp, hukuk, ODTÜ, İTÜ, iktisat mezunu kişilerden oluşuyor. Amacımız zaman zaman bir araya gelerek sohbet edip bazı değerleri paylaşmak. Fakir ama başarılı öğrencilere burs vermek de yapmak istediğimiz işlerden biri..."
Yukarıdaki satırların sahibi Mehmet Akyürek, kampanyaya olan duyarlılığı artırmak için ünlü Denizanası öyküsünü yayınlamamızı ısrarla istiyor. Muhtemelen daha önce okumuş ya da duymuşsunuzdur. Ama eminim bir kez daha okurken tat alacak, düşünce okyanusunda rotanızı burs kampanyamıza yönelteceksiniz...
Öykü şöyle:
"Bir yazar yazılarını yazmak için okyanus kıyısındaki evine gider. Her sabah erken saatlerde kalkıp yürüyüş yaparmış. Yine bir sabah yürüyüş yaparken, sahilde bir kişinin yere eğilerek bir şey alıp denize fırlattığını görmüş. Koşarak yanına varmış. Genç bir adam olduğunu görmüş ve genç adama siz ne yapıyorsunuz demiş. Ben sahile vurmuş denizanalarını denize atıyorum demiş. Yazar, genç adama niçin atıyorsun dediğinde, güneş yükseliyor deniz bu nedenle çekiliyor. Eğer denize atmazsam birkaç saat sonra ölecekler demiş. Yazar genç adama, ama kilometrelerce uzunluğunda sahil var. Burada on binlerce denizanası bulunuyor. Siz birkaç tanesini denize atsanız ne fark eder demiş. Genç adam yere eğilmiş bir denizanasını daha denize fırlatmış ve denize fırlattığı denizanasını gösterip senin ve benim için hiçbir şey fark etmedi. Ancak onun için çok fark etti demiş. Yazar genç adamdan ayrılıp evine gelmiş. Genç adamın davranışını düşünmüş. Sonunda genç adamın sadece olup biteni gözlemek yerine fark yaratmaya çalıştığını, gözleme dayalı bir yaşam biçimi yerine eyleme dayalı bir davranış biçimi seçtiğine karar vermiş. Bir sonraki sabah erkenden klkıp sahile giderek genç adamla birlikte denizanası atmaya başlamış..."
Akyürek bu öyküden yola çıkarak, "Bizler de yıllarca yoksul öğrencilerin eğitimlerini tamamlayamadan dönmelerini hep seyrettik. Ama bu gözleme dayalı yaşam biçiminin, hallerine üzüldüğümüz öğrencilere hiçbir faydası olmadığını gördük. Bu yüzden birkaç öğrenciye de olsa yardım ederek genç adam rolü almaya, fark yaratmaya karar verdik" diyor ve sizleri de beraber olmaya çağırıyor...
Evet artık seyir ve laf değil, icraat dönemi. Tıpkı genç adamın yaptığı gibi...



Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr