Bergama’yı çok geç keşfettim ama müthiş etkilendim.
Çok kısa kaldım ama her dakikasını değerlendirdim.
Gitmeden önce ve döndükten sonra okudum, okudum, okudum, hâlâ okuyorum. Çünkü öylesine muhteşem bir tarihi ve öylesine inanılmaz hikâyeler var ki öğrenme isteğiniz asla tatmin olmuyor.
Her yeni anekdot sizi daha fazlasına götürüyor...
Bergama, en az 2500 yıllık kesintisiz süren yaşamı ve tarihe vurduğu damgalarla, kent olmayı fazlasıyla hak ediyor.
Niye mi?
İşte onlardan bazıları:
- Onlar bir krallık kurmuşlar, başkentlik yapmışlar, muhteşem eserler vermişler, medeniyetin beşiği olmuşlar.
- Bugün için internet ne ise o gün için o olan parşömeni bulmuşlar. Parşömenin icadı, bilginin çoğalması ve ulaşılabilir olması açısından, en az matbaa ve internetin bulunması kadar önemli!
- Spartaküs’ten 60 yıl önce demokrasi, hak, hukuk eşitlik mücadelesi vermişler.
- Eczacılığın, modern tıbbın, modern tedavinin ve hastanelerin öncüsü olmuşlar.
- Dünyanın en büyük ikinci kütüphanesini kurmuşlar.
- 2200 yıl önce, kent yaşamı üzerine kurallar koyup, suyu, doğayı, tarımsal alanları, sokakları kirletenlere, komşularını rahatsız edenlere, kenti küçük düşürenlere müeyyide getirmişler!
- O bir tanrılar, tanrıçalar, tanrısal kahramanlar ülkesi. Eros’tan Hera’ya, Zeus’tan Athena’ya, Dionysos’tan Hermes’e, Demeter’den Hades’e, Herkül’den Nike’ye, Apollon’dan Serapis ve Asklepos’a hepsi orada iz bırakmış.
- Tek tanrılı dinler öncesinde ve sonrasında, dönemin en büyük medeniyetlerine, dinlerine, en görkemli mabetlerine ev sahipliği yapmış, birlikte yaşama kültürünü ve hoşgörüyü baş tacı etmişler. Kentin en görkemli kalıntılarından biri olan Kızıl Avlu’da bunu hâlâ yaşatıyorlar!
- Bölgede, hatta Akdeniz’e kadar uzanan havzada, İzmir dışında bugünkü kentlerin hiçbiri yokken o vardı.
- Mimaride ve heykelde yeni çığır açmışlar ve hâlâ onları geçen yok gibi!
- UNESCO Dünya Miras Listesi’nde başköşede.
- 2300 yıl önce, 55 kilometre uzaktan, su kemerleriyle, bileşik kaplar teorisiyle zirveye su getirmişler.
- Helenistik Çağ’ın en yenilikçi, yaratıcı, girişimci medeniyeti olmuşlar.
- 1937’de Atatürk’ün kenti ziyareti sonrasında başlayan kermes hiç kesintisiz devam ediyor.
O kadar çok anekdot var ki hangi birini sayayım? Öyle çeşmeler var ki suyu 2300 yıldır hiç kesilmemiş; öyle yapılar var ki binlerce yıldır hâlâ dimdik ayakta; öyle caddeler var ki hepsi Arnavut kaldırımı ve öyle güzel gelenekleri var ki hâlâ yaşıyor!
Örneğin, herhangi bir kentimizde olsa, burası kesin AVM diyeceğiniz lükste otopark yapmışlar. Kültür merkezi söz konusu olduğunda da sıradanı bize yakışmaz deyip Emre Arolat’ın kapısını çalmışlar ve o da uygarlığın beşiğine, hiç ücret almadan en görkemli eserlerinden birini yapmış!
Gelin şimdi bu kenti dar kalıplar içerisine hapsedin!
Her ne kadar İzmir’in bir ilçesi olsa da kimileri onu Balıkesir’e, kimi Manisa’ya, kimileri de Çanakkale’ye bağlı sanıyor.
İzmir Bergama için, Bergama da İzmir için olmazsa olmaz değil! Ama eğer Bergama il olursa, 20 yıl içerisinde, ilk 20 il arasına girmesi hiç şaşırtıcı olmaz.
Niye mi? Onlar zaten zirveye çıkmışlar ve tarih boyunca hep yeniliklerin öncüsü olmuşlar...
Özetin özeti: Hemen her alanda hak eden ve iddialı olanların önünü açmak gerek! Bu sadece onlar için değil ülkemiz için de şart!