28.12.2021 - 15:00 | Son Güncellenme:
Fatma G. Kabasakallı
Tüm dünya pandemi sebebiyle belirsiz ve zor zamanlar geçirirken, yaşanan sıkıntılar enerji sektörü üzerinde de gölge gibi durmaya devam ediyor. Geçtiğimiz yıl Kovid-19 pandemisi sebebiyle enerji talebinde ve fiyatlarında yaşanan düşüş, aşının bulunması ve kısıtlamaların hafiflemesinin ardından 2021 yılında toparlanmaya başladı. Ancak bu kez iklim değişikliğinin yarattığı sorunlar zaten pandemi baskısı altındaki ülke ekonomilerini sıkıştırırken, enerji sektörü toparlanmayla gelen talebe hazırlıksız yakalandı. Bu açıdan farklı dinamiklere sahip, eksik yatırımların yüzümüze çarptığı, daha kompleks bir arz-talep sorunu tarihte yaşandı.
Bu kez petrolle sınırlı kalmadı
2021 yılında dünya ve küresel enerji sektörü önemli bir çıkmazın içine düştü. Bir yanda enerji talebinde yaşanan düşüşün küresel ısınmaya karşı temiz enerji umutlarını yükseltmesi, diğer yanda ise, güçlü bir şekilde geri dönen ekonomik faaliyetlerin, bir başka deyişle çalışmaya başlayan “makinanın” ihtiyaç duyduğu yakıtın yüksek fiyatlara yükselmesi. Üstelik bu çıkmaz, sadece ekonominin üzerinde değil, çevre ve güvenlik açılarından da riskleri ortaya çıkardı. 2021 yılında enerji fiyatlarındaki artışın tarihte daha önce yaşanan arz-talep sorunlarından en büyük farkı ise, bu kez sadece petrolle sınırlı kalmaması oldu. 2021 yılı “krizi” içine LNG de dahil gaz piyasalarını vurdu. Avrupa’daki soğuk kış, Rusya’nın Avrupa gaz stoklarını önceki yıl kadar bile doldurmaması, yatırımların askıya alınması gibi sebeplerle artan gaz talebinin ortasında, Avrupa ve Asya’nın LNG rekabetine şahit olduk. Elbette bu rekabet Avrupa kadar olmasa da ABD piyasalarına da yansıdı. Söz konusu çıkmazın diğer tarafında ise, iklim değişikliği sebebiyle kömürden uzaklaşan ülkeler doğal gaza yüklenmişti, ancak bu kriz Almanya dahil kömür tüketimini de artırdı. Avrupa elektrik kesintileri ve tedarik zinciri sorunlarıyla uğraşmaya devam ederken, Çin’de meydana gelebilecek bir resesyonun korkusu ise enerji piyasalarının üzerindeki gölgenin en önemli parçası durumunda.
Volatilite ve belirsizlik devam ediyor
Kimileri, dünyanın bir enerji krizinin zirvesinde olduğunu öne sürerken, kimileri ise, henüz krizin ilk aşamalarında olduğumuzu belirtiyor. 2021 yılındaki tüm bu gelişmeler, enerji güvenliği konusunda karşımıza yeni riskleri ve yeni dinamikleri çıkardı. Bununla birlikte tüm dünyada hızla artan yenilenebilir enerjinin de yeterli olmadığı ve temiz enerji konusunda yeni teknolojilere hala ihtiyaç olduğu da ispatlanmış oldu. Bununla birlikte, görünen o ki, enerji piyasaları bu kadar volatilken ve belirsizlik kıskacı altındayken, fosil yakıtlar daha uzun süre enerji denkleminden çıkarılamayacak.
Sakarya gazının keşfi önemliydi
Her koşulda 2021, Türkiye dahil tüm dünyanın farklı düzeylerde enerji odaklı sorunlarını ve etkilerini yaşadıkları bir yıl oldu. Türkiye’de ise, 2021 yılının en olumlu haberi Karadeniz’deki Sakarya doğal gaz sahasındaki çalışmaların ivme kazanması oldu. Türkiye’nin Rusya ve Azerbaycan başta olmak üzere uzun dönemli doğal gaz kontratları için müzakereleri de enerji sektörünün ana gündeminde yer aldı, ancak henüz bu noktada bir gelişme yaşanmadı.
Talepte ve fiyattaki artışlar
2020 yılı durgunluğunun ardından hareket kazanan Türkiye enerji sektöründe bu yıl Eylül ayına kadar doğal gaz talebi üçte bir artış gösterirken, petrol talebi de benzer şekilde yükseldi. Elbette fiyatlar da küresel dinamiklerin etkisinin yanı sıra kur ve enflasyonun da etkisiyle Türkiye enerji arz tarafındaki yetersizlikler kendini daha sert bir şekilde gösterdi. BOTAŞ’ın boru hattından ithal ettiği doğal gaz fiyatının dolar cinsinden yüzde 60 oranında artış göstermesi de Türkiye gaz piyasasını zorladı ve nihayetinde son kullanıcının faturaların da yansıdı. Konutlara yüzde 15’lerin üzerinde artış yansırken, sanayi ve santrallere yüzde 100’ün üzerinde artışla bir yük oluşmaya başladı. Nitekim bazı doğal gaz santrallerin fiyatlar sebebiyle tam performans çalışmadığı kulislerde konuşulan önemli bir konu oldu. Kuralık sebebiyle hidroelektrik santrallerinin de eksik kalması, Türkiye’de elektrik talebinin rekor kırdığı yaz aylarında ciddi bir arz sorunu olarak yaşandı. Ancak kamu ve ilgili kurumların müdahaleleri sayesinde bu sorun yaygın bir elektrik kesintisi yaşanmasının önüne geçildi. Ülkeler için refahın bir sembolü olarak kabul edilen elektrik sektörüne, bu yıl Türkiye’de yenilenebilir enerji damga vurdu. Tüm dünyada sanayinin olabildiğince elektrik üretimine dayanması trendi Türkiye’de de görüldü, talep kısmında da bu trend kendini göstermeye başladı. Ancak elektrik talebinin yanı sıra fiyatlarda da kayda değer bir artış görüldü. Fiyatların son kullanıcının günlük hayatında zorluk yaratacak seviyelere yükselmesi engellenemedi. Bununla birlikte, Avrupa’daki elektrik fiyatlarıyla kıyaslandığında Türkiye’nin sektörün yapısı sebebiyle hala Avrupa ortalamalarının altında elektrik fiyatını tutturduğunu da eklemek gerekir. Öte yandan elektrik piyasalarında fiyat riskine karşı bir adım olarak, öngörülebilirliğin artmasının hedeflendiği Vadeli Elektrik Piyasası’nın (VEP) EPİAŞ bünyesinde hayata geçirildi. Elektrik piyasalarının kurumsallaşması adına önemli bir adım olarak görülen VEP, yeni yatırımlar için güven ortamı sağlamaya dönük olumlu bulundu.
Paris Anlaşması onaylandı
Türkiye enerji politikaları, yenilenebilir enerjiyle birlikte enerji karmasındaki dengenin bulunmasına odaklanması uzun dönemli başarının önemli adımlarından birini oluşturuyor. Bu yıl Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı onaylamasıyla artık küresel temiz enerji gündeminin karar alıcıları arasına yerleşmesinin de yolu açıldı. Bununla birlikte, arz kaygısı, Türkiye’nin fosil yakıtlara teşvikin de önünü açtı ve kömür dahil doğalgaz çevrimiçi santrallerine teşviklerin kapsamı genişletildi.
2021 yeni risklerin yılı oldu, 2022 yeni dinamiklerle geliyor...
Önümüzdeki yıl küresel enerji sahnesinde yaşanacaklar, 2021 yılının bir yansıması olacak gibi görünüyor. Bununla birlikte 2022 yılında, bu yıl yüzleştiğimiz enerji sorunlarının çözüm arayışlarına odaklanılacaktır. Kısa vadede çözüm bulunur mu bulunmaz mı bilinmez ama hükümet politikalarındaki değişiklik, yatırımcıların belirsizliklere karşı uygulamayı tercih edecekleri stratejiler ve tüketicilerin yüksek faturalara karşı vereceği tepkinin gündemin üst sıralarında yer alması beklenebilir.
Cin şişeden çıktı
Bununla birlikte, Kovid-19 pandemisinde Omicron varyantı sebebiyle ülkelerin kısıtlamalara ve kapanmalara tekrar dönmesi, arz sorununa çare olur beklentisi içinde olanlar da var. Ama volatilitenin bu kadar geniş bir coğrafyada bu kadar birbirine bağlı şekilde etki gösterdiği enerji sektöründe “cin bir kere şişeden çıktı”.
İklim politikaları sorgulanacak mı?
Uzmanlar, küresel ısınmanın sonuçlarını önümüzdeki yıl yine doğal afetler şeklinde kendini göstermeye devam edeceği konusunda uyarılara devam ediyor. Bununla birlikte, önümüzdeki yıl küresel ısınmaya karşı AB’nin başını çektiği politikaların tekrar sorgulanmaya başlayacağı da olası görünüyor. Artan talebi petrol ve doğal gazın, hatta kömürün karşılaması zorunluluğu, ülke ekonomilerinin hala ciddi düzeyde pandemi baskısı altında olması gibi nedenlerle, yeşil politikalarda yumuşama meydana gelebilir.
Enerji güvenliğinde yeni dönem
Pandemi bir nevi artık mevcut enerji güvenliği politikalarının değişmesi gerektiğini hatırlatan bir gelişme oldu. Piyasaların artık birbirine daha bağlı oluşu, küresel ısınmanın güvenlik tehdidi haline gelişi ve enerjinin ekonomi içindeki yerinin tekrar tasarlanması ihtiyacı önümüzdeki yılın gerçekleri olarak ön plana çıkıyor. Türkiye enerji sektörünün de özellikle enerji talebinin büyük çoğunluğu ithalata bağlı olduğu için küresel gelişmelerden doğrudan etkilenmesi bekleniyor. Enflasyon ve kurun etkisinin de piyasalardaki volatilite ve belirsizliği katmerlemesi ise kaçınılmaz görünüyor. Bununla birlikte, sektörün ve sanayinin, hükümetten krizlere karşı dayanıklılığını güçlendirecek yeni formüller beklemesi çok doğal. 2022 yılında özellikle Türk enerji yatırımcıları, hangi yönde hareket edeceklerine karar verirken, hükümetin başta yenilenebilir enerji olmak üzere yeni mevzuat düzenlemeleri yol gösterici olacaktır. Türkiye dahil tüm dünya, enerji politikalarında yeni oyuncuların ortaya çıktığı, yeni stratejilerin geliştirilmeye çalışıldığı, yeni teknolojilerin peşinde koşulduğu “yeni bir dönemin” çanları çalıyor. 2022’de krizlere hazırlıklı olmak kadar uzun vadede yeni fırsatları da iyi görebilmek, “hayatta kalma” gayretinin ötesine geçerek, “gerçek başarının” anahtarı olacaktır.