Altı ay süren RP - ordu çekişmesi 28 Şubat'ta tarihi kararların alınmasıyla ivme kazanmış, kriz Refahyol'un yıkılmasıyla sona ermişti
Milli Güvenlik Kurulu'nun 28 Şubat 1997'de yapılan toplantısında tarihi nitelikteki kararların alınmasında, bu tarihten önceki altı ay içinde orduyla hükümetin RP kanadı arasında oluşan gergin
hava büyük ölçüde etkili oldu.
Kapatılan Refah Partisi'nin sözcülerinin 30 Ağustos 1996'da alınan kararlardan sonra Yüksek Askeri Şura kararlarının yargı denetimine alınması tartışmalarını başlatması, ordu içinde ilk rahatsızlığı yarattı. RP yöneticileriyle belediye başkanlarının sözlerinin yanısıra dönemin Başbakan'ı Necmettin Erbakan'ın resmi konutta tarikat liderlerine verdiği
yemek, gerilim döneminin önemli unsurlarını oluşturdu. Yaklaşık 6 ay süren ordu - RP gerginliğinin ardından 28 Şubat kararlarıyla yeni bir döneme geçildi.
Tayan'ın kriz takvimi
Refahyol'un gergin günlerinde, ordunun yönetim kademesinin nabzını en iyi tutan isimlerden biri dönemin DYP'li Milli Savunma Bakanı Turan Tayan'dı. Tayan, o dönemde, DYP'li yöneticilerle yaptığı değerlendirmede, MGK'nın askeri kanadının toplantıda gündeme getirdiği konularla kriz takvimini şu başlıklar altında özetledi:
* Ordudaki rahatsızlıkların başlangıç tarihi 30 Ağustos.
* Yüksek Askeri Şura kararlarından sonra RP'nin bu kararlara karşı yargı denetimi tartışmasını başlatması.
* İstanbul Sultanbeyli'deki heykel olayı.
* Necati Çelik'in generaller için 'omzu kalabalıklar' sözleri.
* Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karatepe'nin 10 Kasım törenleriyle ilgili konuşması.
* Erbakan'ın ramazan etkinlikleri.
* Başbakanlık konutunda tarikat liderlerine yemek verilmesi.
* Türban tartışmasının alevlenmesi
* Karayoluyla hac konusu
* RP sözcülerinin İstanbul'da Taksim'e, Ankara'da Çankaya'ya cami sözleri.
* Kurban derileri tartışması.
Tayan'ın o dönemde DYP yöneticilerine sıraladığı bu konuları, MGK'nın askeri kanadı tarihi toplantıya getirdi. Toplantıda, slayt gösterisiyle irtica anlatıldı. Dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya, tarikat liderlerine verilen yemeğin yasalara aykırı olduğunu Erbakan'ın yanında söyledi. Erkaya'nın dikkat çekici bir eleştirisi de, savcılara yönelik olanıydı.
Tayan, dün Milliyet'in 28 Şubat'la ilgili sorularını, "İlke kararı olarak hiç konuşmadım. Bundan sonra konuşmayacağım" biçiminde yanıtladı.
Bir ay sonra
28 Şubat'taki tarihi toplantıdan yaklaşık bir ay sonra marttaki MGK toplantısında, askerin rahatsızlığını ilettiği konular ise şu başlıklardan oluştu:
* RP'li İstanbul, Kayseri, Erzurum belediye başkanlarının konuşmaları
* RP yöneticileri Oğuzhan Asiltürk ve Hasan Hüseyin Ceylan'ın sözleri.
* Özellikle de, Erbakan'ın 'Cumhuriyeti sarıklılar kurdu' sözlerini, askerler, 28 Şubat'ta söyledikleri, 'Bu cumhuriyeti halk ve ordu kurdu' sözlerine yanıt olarak algıladılar.
Sadece iki karar yasalaştı
Hatice Gürel AnkaraTürkiye'nin önünde yeni bir dönem açan, süreci bitip bitmediği sık sık tartışılan 28 Şubat kararları sonrası oluşturulan Başbakanlık Takip Kurulu'nca, irticayla mücadele kapsamında hazırlanan yasa tasarılarının büyük bölümü Meclis'te hala bekliyor.
Meclis'e ilk kez 1997'de gelen tasarılardan ikisi, ANAP Lideri Mesut Yılmaz'ın Başbakan olduğu 55. Hükümet döneminde yasalaşabildi. Camileri Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlayan, vakıfları Devlet Denetleme Kurulu'nun denetimine alan tasarılar yasalaşırken, diğer tasarılar seçimlerle birlikte kadük oldu.
Başbakan Ecevit'in yenilenmesini istediği tasarılardan komisyonlarda bekleyenleri şöyle:
Memura disiplin
Yıkıcı veya bölücü; cumhuriyetin temel niteliklerinden herhangi birisini değiştirmeye ya da ortadan kaldırmaya yönelik eylem ve diğer faaliyetlerde bulunanlara devlet memurluğundan çıkarma cezası veriliyor. Bu cezayı alanların, kamu kurum ve kuruluşları, yerel yönetimlerle; bunların, sermayesinin
yüzde 50'sinden fazlasına sahip şirketlerde istihdam edilemeyeceğini öngörüyor.
Vali ve Kaymakama yetki
Anayasa ve kanunların açıkça suç saydığı devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne ve cumhuriyetin niteliklerinden herhangi birini değiştirmeye, ortadan kaldırmaya yönelik eylemlerde bulunan ve bu durumları ayrı ayrı iki müfettiş tarafından verilen raporlar ve farklı iki amirin gizli sicil raporları ile doğru çıkan dahiliye memurlarının hakkında cezai takibat yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın Vekalet İnzibat Komisyonu kararı ve bakanın onayı ile meslekten çıkarılmaları öngörülüyor
İşçilere özel düzenleme
Cumhuriyetin niteliklerinden herhangi birisini değiştirmeye, ortadan kaldırmaya yönelik eylem ve faaliyette bulunan kurumların huzuru ve çalışma düzenini bozan, boykot, işgal, engelleme, grev gibi eylemlere katılan KİT veya ortaklıklarda çalışan sözleşmeli personelin sözleşmesinin feshedilmesi, bu personelin bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, yerel yönetimler, sermayesinin yüzde 50'sinden fazlasına sahip olduğu kurum ve kuruluşlarda çalıştırılmaması öngörülüyor.
Sarık yasağı
Tekke ve zaviyelerle türbelerin seddine ve türbedarlık ile birtakım ünvanların men ve ilgasına dair kanunun birinci maddesiyle TCK'nın 526. maddesinin 2. fıkrasında geçen ceza miktarları arttırılmakta ve bazı kisvelerin giyilemeyeceğine dair kanunun koyduğu yasaklara ve yükümlülüklere aykırı hareket edenler de Şapka Kanunu'na atıfta bulunularak, TCK'nın 526. madde kapsamına alınıyor ve ağır ceza öngrülüyor.
Vakıflara gözaltı
Vakıflarla ilgili hükümler değiştiriliyor. Affa uğramış olsalar bile bazı suçlardan mahkum olanların vakıf kuramayacağı öngörülüyor. Mahkemeye vakfın amacı ve kurucularıyla ilgili olarak kamu düzeni, milli menfaatler gibi konularda ilgili kuruluşlardan ve Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden bilgi alarak vakfın tescili hakkında karar verme inisiyatifi tanınıyor. Bazı hallerde Vakıflar Genel Müdürlüğü, cumhuriyet savcısı veya mülki amirine, vakfı faaliyetten alıkoyma hükmü getiriliyor.
El - Ezher önlemi
Özellikle Orta Asya cumhuriyetlerindeki okullar ile Mısır'daki El - Ezher Üniversitesi gibi irticai faaliyetlerde bulunan okullara akımın önlenmesi hedefleniyor. Yurt dışında yüksek öğretim görmek isteyen öğrencilerin cumhuriyetin temel ilkeleriyle bağdaşan bir eğitimle yetişebilmeleri amacıyla bir "Değerlendirme Kurulu" oluşturuluyor. Kurulun içinde MİT temsilcisi de yer alıyor. Yurt dışına öğrenci gönderecek kurumların öğrencilerin ad ve kimliklerini Milli Eğitim Bakanlığı'na bildirmeleri isteniyor. Öğrencilik koşulunu kaybedenlerin diploma denkliğinin yapılamayacağı belirtiliyor.
Pompalılara yasak
Avda ve Sporda Kullanılan Tüfekler, Nişan Tabancaları ve Av Bıçaklarının Yapımı, Alımı, Satımı ve Bulundurulmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Tasarısı: Yivsiz tüfeklere, "yivsiz tüfek ruhsatnamesi" adı altında sadece bulundurma yetkisi veriliyor ve yivsiz tüfeklerin alınıp satılması, bulundurulması ve taşınması yeni kurallara bağlanıyor.
28 Şubat'ın mimarları
28 Şubat 1997'de Türkiye'yi değiştiren kararları alan dönemin Milli Güvenlik Kurulu (MGK) üyelerinden sadece Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel görevini sürdürüyor. Kurul üyelerinden çoğu emekli olurken; kendi aleyhine karara imza atan dönemin Başbakan Necmettin Erbakan şimdi siyasi yasaklı.
28 Şubat 1997'deki tarihi MGK toplantısına sivil ve askeri kanattan 11 kişi katılmıyştı
Süleyman DemirelCumhurbaşkanı olarak MGK'ya başkanlık yaptı. Kararların alınmasından sonra hükümetin düşürülmesinde önemli rol oynadı. Yeni hükümeti kurma görevini, ANAP'a verince hükümet düştü.
Necmettin ErbakanBaşbakan sıfatıyla MGK üyesiydi. 28 Şubat kararlarına imza attı. Ama hem Refahyol Hükümeti'nin yıkılması, hem de partisinin kapatılmasını engelleyemedi. Şimdi siyasi yasaklı.
Tansu ÇillerBaşbakan Yardımcısı olarak MGK'ydı. 28 Şubat'a imza attı. Başbakan olma hayaliyle, Erbakan'ı istifaya ikna etti. Ancak hükümet istifa ettiğiyle kaldı. Şimdi Meclis'in en küçük partisinin başında.
Turan TayanMilli Savunma Bakanı ve MGK üyesiydi. Hükümetin düşmesiyle bakanlığı bitti. 19 Nisan Seçimlerinde Çiller'e tepki göstererek partisinden ayrıldı ve ANAP'a transfer oldu. Şimdi ANAP Bursa Milletvekili.
Meral Akşenerİçişleri Bakanı sıfatıyla MGK üyesiydi. 19 Nisan seçimlerinde DYP'nin uğradığı hezimetin Çiller'den kaynaklandığını söyledi ve partideki görevinden istifa etti. ANAP'a geçeceği konuşuluyor.
İsmail Hakkı KaradayıGenel Kurmay Başkanı'ydı. 28 Şubat Kararları'nı Erbakan ve Çiller'in önüne koyarak onaylatan askerdi. 30 Ağustos 1998'de emekli oldu.
Hikmet KöksalDönemin Kara Kuvvetleri Komutanı'ydı. 30 Ağustos 1997'de emekli oldu.
Güven ErkayaDeniz Kuvvetleri Komutanı'ydı. 28 Şubat'ın mimarı olarak biliniyor. 30 Ağustos 1997'de emekli oldu. Şu anda Boğazlar'dan Sorumlu Başbakanlık Başdanışmanı.
Ahmet ÇörekçiDönemin Hava Kuvvetleri Komutanı. İslamcıların en çok kızdığı komutanlardan biriydi. Çörekçi de 30 Ağustos 1997'de emekli oldu.
Teoman KomanJandarma Genel Komutanı'ydı. İslamcı basının hedef aldığı isimlerden biriydi. Emekli olduktan sonra Cavit Çağlar'ın el konulan bankasında yönetim kurulu üyeliği yaptı.
İlhan Kılıç: MGK Genel Sekreteri'ydi. Kararları, Erbakan'ı beş günlük bizzat takip ederek imzalatan kişi oldu. Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na atandı. 1999'da emekli oldu.
Org. Kılıç o dönemi yazıyor
Utku Çakırözer AnkaraDönemin Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreteri emekli Hava Orgeneral İlhan Kılıç, 28 Şubat'ın dördüncü yılına, yoğun bir çalışma içinde giriyor. Günlerini, İstanbul Fenerbahçe'deki komutan lojmanlarında geçiren Kılıç, "28 Şubat" kitabı yazıyor.
Kılıç, çalışması tamamladığında, tarihi toplantıya katılanlar arasında süreci kitap haline getiren ilk asker olacak. Kılıç, kitap yazması nedeniyle, 28 Şubat'ın yıldönümünde herhangi bir değerlendirmede bulunmayacağını söyledi.
MGK Genel Sekreterliği görevini yürüttüğü sırada Kılıç, 28 Şubat tarihli toplantının ekindeki kararları imzalamamak için beş gün direnen Başbakan Necmettin Erbakan ile o süre içinde birkaç kez bir araya geldi.
MGK Genel Sekreterliği görevinden sonra iki yıl da Hava Kuvvetleri Komutanlığı görevi yapan Kılıç, 30 Ağustos 1999'da emekliye ayrıldı. Kitap projesine ancak aktif askerlikten ayrıldıktan sonra fırsat yaratabilen Kılıç'ın, kitabında merakla beklenen bölümler şunlar:
* Toplantıda Erbakan neler söyledi?
* 18 maddelik önlemler listesinin imzalanması kaç gün gecikti?
* Erbakan o beş gün içinde hangi bahaneleri ileri sürdü, sonunda imzalama noktasına nasıl geldi?
Tansu Çiller ders çıkardı
Aydın Hasan AnkaraRafah Partisi ile koalisyon kurması ve Necmettin Erbakan'ı başbakanlık koltuğuna taşıması, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller için politik hayatında "acı bir ders" oldu. Çiller, 28 Şubat kararlarından sonra sarsıntı içine giren Refahyol hükümetinin sona ermesinden sonra bir sohbette, "Erbakan ile bir daha hükümet kurmam" değerlendirmesinde bulundu.
Refahyol hükümetinin biterek, Anasol - D hükümetinin kurulduğu günlerde, Çiller, bazı DYP muhabirlerine, Celal Bayar Köşkü'nde bir mini kokteyl verdi. Çiller, bu kokteyl sırasında yaptığımız sohbette şu değerlendirmede bulundu:
"Erbakan ile yeniden kuracağımı nereden çıkarıyorsunuz. Erbakan ile bir daha kurmam. Asker darbe yapmaz. İhtilal falan olmaz Türkiye'de. Bu 28 Şubat ile başlamadı. Asıl haziranda oldu. Bu zamanda parlamento refleks gösteremedi. Gösterebilseydi bambaşka olurdu. Bu durum erken seçimle düzelirdi."
Daha iyi bir noktadayız
Utku Çakırözer Ankara Deniz Kuvvetleri eski Komutanı, emekli Oramiral Salim Dervişoğlu, MGK'nın asker kanadının Anayasa'nın 69. maddesinde yapılması düşünülen değişikliği "irticaya taviz" olarak algılaması halinde konunun MGK gündeminde tartışılmasını isteyebileceğini söyledi. Dervişoğlu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın Anayasa Mahkemesi'ne FP hakkında yaptığı suç duyurusuna ilişkin dava görüşülürken, yapılacak bir Anayasa değişikliğinin de "yargıya müdahale" anlamı taşıdığını vurguladı.
MGK'nin 28 Şubat Kararları'nı aldığı dönemde Donanma Komutanı ve Yüksek Askeri Şura üyesi olan, daha sonra 1997 - 99 yılları arasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı da yapan emekli Oramiral Dervişoğlu, Milliyet'in parti kapatmayı düzenleyen Anayasa'nın 69. maddesinin değiştirilmesi ve 28 Şubat'a ilişkin sorularına şu yanıtları verdi:
* 69. Madde: Yargıya intikal etmiş bir olayda, o olayın neticelendirilmesindeki kriteri değiştiriyorsunuz. Sizin koyduğunuz hukuk kuralları belirli bir yargıya intikal etmiş olayın sonuçlandırılmasında kullanılacak olan aletlerdir. Siz o hukuk kurallarını değiştirecek olursanız, ona göre yargı şekillenir. Ama eğer siz belli bir partinin kapatılmasını zorlaştıralım diye yola çıkarsanız; yeni kurallar kapatılması mevzubahis olan, savcı tarafından suç duyurusu yapılmış olan bir partiye uygulanacaksa o zaman o olaya göre kanun çıkaracaksınız anlamına gelir. O zaman o hukuk olmaz.
Hukuk devletinde olaylar kanunlara göre yorumlanır, idare ona göre karar verir. Burada tam tersi gerçekleşiyor.
Yasalar değişmez değil. Hiç ortada böyle bir şey yokken, bir kapatma davası yokken "siyasi partilerin kapatılması demokratik sisteme aykırıdır, bunu zorlaştıralım" deyip bu yönde kanun çıkartılabilir. Buna kimse bir şey demez. Ama şimdi bu şartlar altında çeşitli yorumlar, tahliller ortaya çıkar. Bunların da bir kısmı da gerçektir.
* İlginç şeyler oluyor: Anayasa değişikliği için hoş olmayan bir zaman seçimi yapılmıştır. Türkiye'de çok ilginç şeyler oluyor. Bir taraftan Hizbulah olayı Türkiye'yi sarsıp, fanatik dinciliğin ne olduğunu gözler önüne sürerken, öte taraftan Fethullah Gülen'in katkısından bahsediliyor. Bir taraftan devletin savcısı devlet adına FP hakkında suç duyurusunda bulunuyor, öte yandan o parti kapatılmasın diye Anayasa değişikliği yapılıyor. Bunlar pek iyi şeyler değil tabiki.
* Gülen unutulmadı: Cumhurbaşkanlığı seçimi, FP'nin kapatılmasının zorlaştırılması ve Fethullah Gülen'i savunan tarzdaki düşüncelerin ortaya konması çok ilginç bir zamanlama örneği. Gülen'in bir tane kaset olayı vardır ki, unutulması mümkün değildir. Şimdi birden bire halkın bunu unuttuğunu farzedip bu adamın kültürel katkılarından bahsetmenin ne kadar zamanlaması uygundur?
* Askerin bakışı: MGK'nın asker üyeleri kesinlikle irtica konusunda son derece hassastır. Onu teşvik edici her şeyden rahatsız olurlar, bunları ülkenin güvenliğine karşı bir tehdit olarak değerlendirirler. Bu anayasa değişikliğinin de ülke güvenliğini menfi yönde etkileyecek bir yönü olduğunu düşünürlerse, bunu Türkiye'nin temel esaslarını değiştirici faaliyetlere verilen bir taviz olarak değerlendirirlerse o zaman konu kurulun sorumululuk alanı içine girer. Ve görüşlerini dile getirirler. Ama bugün için öyle bir endişe görmez, "Kanun var, hakimler, savcılar var gereğini yapacaklardır" diye düşünüp gündeme getirmeyebilirler de...
* 28 Şubat: Üç yıl öncesine göre çok daha iyi bir noktadayız. Böyle hareketlerin iktidardaki bir partinin şemsiyesi altında durması artık mümkün değil. O partinin içinden neler çıktı gördük. O zaman devlete sızanların, Hizbullah içinde yer aldıklarını gördük. O günkü tehlikeyle bugünkü tehlike aynı noktada değildir.